Kötülük

04:0017/05/2019, Cuma
G: 17/05/2019, Cuma
Özlem Albayrak

Ramazan ayındayız, ne içinde bulunduğumuz huzur iklimini bozacak bir olumsuz gelişmeye ihtiyacımız var, ne de daha fazla kötü habere. Oysa her bir gün, kan donduracak türden haberler, ekranlardan, sayfalardan, telefonlardan akmaya devam ediyor.Daha önceki gün anne ve babasını siyanürlü sıvı içirerek öldüren, kardeşlerini de öldürmeye teşebbüs eden 21 yaşındaki üniversite öğrencisinin vahşet haberiyle sarsıldı tüm Türkiye. Sözgelimi 2019 yılının bir Ramazan Mayıs’ında, sosyal medyada hayvanlara baltayla

Ramazan ayındayız, ne içinde bulunduğumuz huzur iklimini bozacak bir olumsuz gelişmeye ihtiyacımız var, ne de daha fazla kötü habere. Oysa her bir gün, kan donduracak türden haberler, ekranlardan, sayfalardan, telefonlardan akmaya devam ediyor.

Daha önceki gün anne ve babasını siyanürlü sıvı içirerek öldüren, kardeşlerini de öldürmeye teşebbüs eden 21 yaşındaki üniversite öğrencisinin vahşet haberiyle sarsıldı tüm Türkiye. Sözgelimi 2019 yılının bir Ramazan Mayıs’ında, sosyal medyada hayvanlara baltayla saldıran insan görünümlü yaratıklar aramızda yaşayabiliyor hala. Küçücük bebeklerin kaybolma haberleri de hiç eksik olmuyor ekrandan.

Bunlar toplumsal değer kaybı nedeniyle ortaya çıkan bozulma/düzensizleşme/çürüme göstergeleri. Kimisi buna “anomi” der, kimisi durumu “dünyanın büyüsünün bozulması” ve “demir kafes” sözleriyle açıklar, bir başkası için mevcut hali anlatan kavram “yabancılaşma”dır; bir diğeri toplumun içinde bulunduğu hali mahremiyet yitimine bağlar, öteki bireyselleşme ve belirsizliğin insanları bu duruma sürüklediğini savlar. Sonuçta toplumsal dönüşümler, kavramsal açıklamalarla da, sosyolojik tespitlerle anlaşılıyor.

Bir de nefret potansiyelini büyütmede, kötülük performansını çeşitlendirmede ideolojisinden ivme alanlar, yenilmiş grup psikolojisiyle ne yapacağını şaşıranlar var.

Sözgelimi, Bayburt’la Trabzon arasında bir dağdaki yol açma çalışmalarını takip ederken uçurumdan düşen ve aradan beş gün geçmesine rağmen hala bulunamayan Anadolu Ajansı muhabiri Abdülkadir Nişancı hakkında sahiden iğrenç temennilerle karşılaştık medyada. Anadolu Ajansı’nda çalışıyor olması, muhaliflerin gözünde bu talihsiz insanın her türlü empatiden yoksun kılınmasını gerektiriyormuş, anladık. Anadolu Ajansı’nda çalışıyormuş ya bir kere, muhalifler nazarında en ufak bir insanlık kırıntısı bile büyük ihtimalle hayatını kaybetmiş bu gazeteci için fazla oluyormuş, gördük.

Geçtiğimiz günlerde, bir kan dondurucu kötülük göstergesi de muhaliflerin, yıllardır en hassas olduklarını iddia ettikleri yerden, çocuk istismarından geldi. Cinsel istismara uğramış 4 yaşındaki bir çocuk için korkunç bir paylaşımda bulunan bir kadın sosyal medya kullanıcısı, “
Yok artık bu kadarı da olmaz. Demek ki, çocuklara yönelik cinsel istismar bile sizin için kendi çıkarlarınız öyle gerektirdiğinde suç haline geliyormuş. İdeoloji namına bu suçu bile kategorize edebilir, bu kabahati bile tasnifleyebilirmişsiniz. Herşeyiniz yalan, her sözünüz sahte, bütün tepkileriniz ikiyüzlü
” dedirtti.
Sözü edilen şaşkınlık dolu siteme sebebiyet veren paylaşımda kendisini Yaşam Koçu olarak olarak tanıtan Çolpan I.T isimli kadın, 4 yaşındaki bir kız çocuğuna yapılan cinsel istismar haberine, “
…Bize kötü gibi görünen durumlar, belki de bizi daha kötüsünden korumak için öyledir. Yılanın başı küçükken ezilmelidir. O çocuğun ailesi AK Parti’nin yemlediklerinden ise ve bir gün ortalıkta gezinip bilinçsizce AK Parti’yi destekleyenlerden olacaksa, bugün bunu yaşaması daha iyidir. Değmez bu insanların çocukları için bile olsa…
” şeklinde akıllara ziyan, insanlığa ihanet bir yorum yazmıştı. Nefret söylemi bizde hep cezasız kaldığından, kadın bu yaptığının bedelini de büyük ihtimalle ödemeden karakoldan elini kolunu sallayarak çıkıp gitti.

Benzer özelliklere sahip insanların muhafazakar kesimde de bulunduğunu bilmiyor değilim. Komplo ve ispatsız söylentilere haber diye inanmaya dünden teşne; sosyal medyada gördüğü her şeyi gerçek olarak kabul ederek çoğaltmaya meyilli; kendi ideolojisinin hilafına dünyanın en doğru bilgisine bile sırt dönebilirken, ideolojisinin yalanına kutsal metin muamelesi yapabilecek denli sığlaşabilenler… Her partinin seçmeninde, her takımın holiganları arasında, her türden vatansever arasında böyle insanlar vardır

Ama muhalifler arasında bu gruptan insanların çok fazla sayıda olduğunu düşünmek için elimizde yeterli done var. CHP seçmeni her türlü komploya gözükapalı inanacak denli mitolojik bir dil oluşturdu ve uzun süredir o dil tarafından ifade edilen her bir cümleye kutsal metin muamelesi yapıyor. Bakınız, binlerce insanın Cumhurbaşkanlığı seçimleri gecesi Muharrem İnce’nin kaçırılmış olduğuna ciddi ciddi inanabilmesi… Öte yandan aynı kitlenin 31 Mart seçim gecesi 30 binlerde olan oy farkının 14 binin altına nasıl düştüğünü hiç umursamayıp, seçimlerin yenilenme kararıyla Ekrem İmamoğlu’nun “mağdur” olduğu algısı için çabalamaya başlaması…

Bütün bunları yazıyor olmam, muhalif kesimleri suçlama ya da kategorize etme amacı taşımıyor. AK Parti içinde de tepkilerinde aşırı, komplo teorisi meraklısı, çarpıtmaya dünden gönüllü; yalanda, iftirada, riyada, kibirde level atlamış olan belki binlerce destekçi bulunuyor. Ancak CHP kitlesi kendi partisiyle, sadece ideoloji bağlılığıyla açıklanması yeterli olmayacak derecede yoğun bir ortak aksiyon/duygulanım içinde. Bu insanları birbirine bu kadar kenetleyenin, AK Parti nefreti mi, yoksa CHP sevgisi mi olduğu ise çok su götürür. Umalım da her şey daha kötüye gitmesin.

#Ramazan
#Nefret
#Sosyal Medya