TRUMP 2.0: Adam kazandı

04:009/11/2024, Cumartesi
G: 9/11/2024, Cumartesi
Özgür Bayram Soylu

2024 ABD Başkanlık seçimlerinin sonucu, yalnızca Amerikan halkını değil, dünyada nefes alıp veren her canlıyı yakından ilgilendiriyor. 78 yaşındaki Trump’ın zaferi, “tarihi bir dönüş” olarak nitelendiriliyor ve iki dönem arasında ara vererek yeniden başkanlık koltuğuna oturan ilk başkan olarak, Grover Cleveland’dan bu yana bir ilke imza atıyor. İlk dönemindeki renkli kişiliği ve fütursuz ticaret ve dış politika yaklaşımları, Trump 2.0 döneminde ekonomi, göç, ticaret ve dış politikada dünyayı nelerin

2024 ABD Başkanlık seçimlerinin sonucu, yalnızca Amerikan halkını değil, dünyada nefes alıp veren her canlıyı yakından ilgilendiriyor. 78 yaşındaki Trump’ın zaferi, “tarihi bir dönüş” olarak nitelendiriliyor ve iki dönem arasında ara vererek yeniden başkanlık koltuğuna oturan ilk başkan olarak, Grover Cleveland’dan bu yana bir ilke imza atıyor. İlk dönemindeki renkli kişiliği ve fütursuz ticaret ve dış politika yaklaşımları, Trump 2.0 döneminde ekonomi, göç, ticaret ve dış politikada dünyayı nelerin beklediğini daha da merak uyandırıcı hale getiriyor. Kendine has tarzı ve “iş bitirici” tavırları, Amerikan siyasetinin alışılmış kalıplarının bir kez daha değişebileceğine işaret ediyor. Bu kez daha deneyimli, daha yaşlı ve belki de daha inatçı olarak sahneye dönen Trump’ın ikinci dönemi başlıyor; ancak bu sezonun dünya ekonomisi için neler getireceğini tahmin etmek kolay değil. Oval Ofis’e gelen bu yeni rengin dünyaya hangi tonla yansıyacağını görmek heyecan verici olacağa benziyor.


YÜKSEK DUVARLAR
Seçim döneminde enerji bağımsızlığı, vergi indirimleri, yerli üretimi teşvik etme, enflasyonla mücadele ve özellikle dar gelirli haneler için ülke ekonomisini “uygun fiyatlı” bir yaşama alanına dönüştürme vaatleri beklenenden fazlasıyla karşılık bulmuşa benziyor. Daha korumacı, milliyetçi ve yerli üretimi önceleyen bu yaklaşım, tek sezonluk bir diziden ziyade her bölümü ayrı bir sürprizle dolu, birkaç sezon sürecek bir gerçeklik programının sahne ışıklarını açıyor. Trump’ın 2017 yılında yürürlüğe giren ve bireysel vergi gelirlerini düşürmeyi amaçlayan vergi reformlarının kısa vadede tüketimi canlandırarak büyümeyi desteklemesi bekleniyor. Bireyler ve şirketler için vergi indirimleri vaadi, cazip bir ziyafet sunarken, bu yüksek kalori bombardımanının uzun vadede ABD kamu borcuna ağır bir yük getirme riski de mevcut. ‘Önce Amerika’ vaadiyle seçim rüzgarlarını arkasına alan Trump, göçmen politikasına kaldığı yerden devam edeceğe benziyor. Sınır duvarlarını yükselterek Amerika’yı bir malikane gibi koruma çabalarına ek olarak, ‘Bu kapı yalnızca seçilmişlere açık’ politikasıyla sesini yükseltiyor.
Trump’ın bahçesinde sadece kendi seçtiği güllerin açmasını istemesi işgücü piyasaları açısından risk oluştururken, koruyucu politikaları sürdürme motivasyonunun Meksika sınırına inşa edilen duvarlardan bile yüksek olduğu görülüyor.

YENİ BİR SAYFA MI, ATEŞE VERİLEN BİR DÜNYA MI?
Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında her ne kadar sıcak bir dil ve iyi bir kişisel ilişki olduğu görünse de, ABD’nin kurumsal politikaları ile Türkiye arasında dikenli tellerin varlığını artık hepimiz fark ediyoruz. İlk görev süresinde yaşanan ekonomik yaptırım girişimleri, Suriye politikasındaki belirsizlikler ve S-400 savunma sistemi nedeniyle ortaya çıkan gerginlikler hâlâ masada duruyor.
Yeni bir sayfa açma çabası ve iyi niyet sinyalleri olsa da, yalnızca kendi çıkarları için hareket eden, tüm dünyayı ateşe verme eğiliminde bir liderlik anlayışı karşısında dengeli ve temkinli bir ilişki yürütmenin faydalı olacağı izlenimi güçleniyor. Türk Dünyası ve BRICS ekseninde süren yakın siyasi ve ticari ilişkiler nedeniyle olası yaptırım risklerini ya da ABD’ye ihracat yapan firmalarımız için yeni gümrük vergileri ve tarifelerin uygulanıp uygulanmayacağını öngörmenin zor olduğu bir döneme giriyoruz.
Trump’ın başkanlığa geri dönüşü, dünya ekonomisi için adeta yeni bir sezonun başlangıcı anlamına geliyor. Herkes onun ekonomi ve politika sahnesinde atacağı adımları merakla bekliyor. Trump’ın izlediği ekonomik politikalar, bir yandan riskli, bir yandan da kışkırtıcı; adeta tüm izleyicileri baş döndüren bir gösteriye davet ediyor. Bu dönüşün dünya ekonomisine maliyeti ne olacak? Türkiye açısından ise bu dönemde her adımı dikkatle atmak ve Trump’ın ‘Önce Amerika’ yaklaşımına uygun hamlelerle kendi çıkarlarını koruyacak stratejiler geliştirmek büyük önem taşıyor. Trump’ın korumacı politikaları, Türkiye’nin ABD ile olan ticaret ilişkilerini etkileyebilir; bu yüzden alternatif pazarlar ve iş birlikleri üzerinde durmak önemli hale geliyor. Ayrıca, Trump’ın göçmenlik ve enerji politikaları da küresel ekonomiyi etkileyecek unsurlar arasında yer alıyor.

TRUMP 2.0: KÜRESEL EKONOMİDE YENİ BİR BELİRSİZLİK DALGASI
Yeni Trump döneminde dünya ekonomisi bir rollercoaster gibi dalgalanırken, Türkiye de bu iniş çıkışlara uyum sağlamak için en iyi pozisyonu almaya çalışacak. Ancak Trump’ın dünyası hızlı ve beklenmedik; bu yüzden dünya kemerlerini sıkı bağlamalı.
Trump 2.0 yeniden zirvede, fakat gösterinin nasıl sonuçlanacağını kimse tam olarak öngöremiyor. Türkiye, bu değişken ortamda esnek ve proaktif politikalar izleyerek olası riskleri minimize etmeli ve fırsatları değerlendirmelidir. Sonuç olarak, Trump’ın ikinci başkanlık dönemi dünya ekonomisi için belirsizlikler barındırsa da, Türkiye’nin stratejik hamlelerle bu süreçten güçlenerek çıkma potansiyeli bulunuyor. Bizde “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın...”
#abd
#trump
#Özgür Bayram Soylu