Son nefes: Baba mesleği

04:0021/08/2024, Çarşamba
G: 21/08/2024, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Bir zamanlar gururla babadan oğula geçen, bazen aileyi bazen tüm mahalleyi ayakta tutan kuşaklar arası aktarım mekanizmasının en değerli mirası baba mesleği. Marangozluk, demircilik, duvar ustalığı, terzilik daha nicesini sayabileceğimiz meslekler yok olma tehlikesi ile karşıya. Bir zamanların yaşam biçimini temsil eden zanaat gerektiren bu işler insanoğlunun modern dünyanın değişen dinamiklerine boyun eğmesi ile gözden düşmüş durumda. Zahmetsiz rahmet motivasyonunun yerini her başarı terle kazanılmaz


Bir zamanlar gururla babadan oğula geçen, bazen aileyi bazen tüm mahalleyi ayakta tutan kuşaklar arası aktarım mekanizmasının en değerli mirası baba mesleği. Marangozluk, demircilik, duvar ustalığı, terzilik daha nicesini sayabileceğimiz meslekler yok olma tehlikesi ile karşıya. Bir zamanların yaşam biçimini temsil eden zanaat gerektiren bu işler insanoğlunun modern dünyanın değişen dinamiklerine boyun eğmesi ile gözden düşmüş durumda. Zahmetsiz rahmet motivasyonunun yerini her başarı terle kazanılmaz ilkesine bırakmış olması köklü mesleklerin yaban ellere düşmesine yol açmışa benziyor. Her şehre üniversite misyonunun beklenilen etkiyi ortaya koyamamış olması, mesleki eğitimin bir türlü arzu edilen etkinlik seviyesine ulaşamamış olması çıraklıkla başlayıp ustalıkla biten yolculukların sonunu getirme tehlikesini taşıyor.


MAVİ YAKALI ENFLASYON

Enflasyonla mücadelenin beraberinde işsizliği getirme potansiyelinin belirmesiyle işgücü piyasasının dinamikleri yeniden gündeme geliyor. Hizmetler sektörünün istihdam piyasasını sırtladığı bir dönemde dar ve sabit gelirli üzerinde oluşacak her türlü baskı unsuru sektörün kambur olmasına yol açma riskini de beraberinde getiriyor. Enflasyonun kaynağını yalnızca vatandaşın tüketim harcamasına bağlayıp onu soğutma çabaları, ücret iyileştirmesinin beklenen enflasyona göre şekilleneceği iddiaları ve telkinleri enflasyonla mücadele politikasını riske sokuyor. Merkezin, reel sektörün ve hane halkının beklentilerinin henüz buluşamadığı bir evrende daha fazla ücret-enflasyon baskısını gündemde tutmak sokağın nabzını hisseden hiçbir karar verici için rasyonel bir davranış gibi durmuyor. İzlenen ekonomi politikalarının dar ve sabit gelirli kesim üzerinde baskı oluşturması ve zor durumdaki reel sektörün enflasyon muhasebesiyle mücadele etmesi, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu yapısal düzenlemelerin sürekli ertelenmesine yol açıyor. Bu durum, ekonomik dengesizlikleri derinleştirerek, sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratma hedeflerini olumsuz etkiliyor. Ekonomik politikaların bu çerçevede gözden geçirilmesi ve daha dengeli bir yaklaşım benimsenmesi gerekliliği kaçınılmaz hale geliyor.


GEÇMİŞİN İZİNDE

Enflasyon ürün yerleştirmesinden sonra ana konumuza geri dönelim. Teknolojinin getirmiş olduğu hız ve modern yaşamın bize dayattığı bizim de boşluğumuza gelen tüketim çılgınlığı baba mesleklerinin ömrünü kısaltıyor. Eskiden mobilyacı mobilyacı dolaştığımız sokaklar bugün ıssız, siparişlere yetişemeyen ustalar ise okeye dördüncü arıyor. Bırakın dolap yapmayı internetten aldığınız bir ürünü dahi montaj yapacak usta sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Suçu sadece modernleşmenin üzerine yıkmak, gerçeği basite indirgemekten başka bir anlama gelmiyor.

Bugün nasıl ki oy verme davranışında kuşaklar arasındaki aktarım mekanizması giderek zayıflıyor aynı durum meslek aktarımında da yaşanıyor. Yeni nesil modellerin baba mesleklerini sürdürmek istememeleri, sürekli dışarıda bir arayış içerisinde olmaları günün sonunda bu meslekleri icra edecek birilerine olan ihtiyacı giderek artırıyor. İnşaat sektöründe de hafif ve ağır sanayinde de otomotiv sektörünün yan dallarında da kalifiye işçi bulmak giderek zorlaşıyor. En somut örneği Adana’da aylık 70 ila 150 bin liraya çalışacak işçi bulamayan müteahhitlerden geliyor.
Geldiğimiz noktada babaların hayal bile edemeyeceği rakamların bu meslekleri canlandırmaya yetmiyor olması bu mesleklerde paranın cazibesini gelecek nesiller için yitirdiğine işaret ediyor. Mesele sadece yüksek maaşlar karşılığında bile çalışacak eleman bulunamaması meselesinin ötesine, bu mesleklerin yok oluşunun önlenemez hale gelmesine kapı aralıyor.
Çuvaldızı biraz da kendimize batıralım, bugün babalar, çocuklarının zanaatkâr olmasından gurur duyacakları yerde, onları ısrarla akademik kariyerlere yönlendirmeye odaklanmış durumdalar.
Çocuklar da ellerine çekiç almak yerine, bilgisayar ekranlarının başında, tabletlerin dipsiz kuyularında “daha iyi” bir gelecek arıyorlar. İş çıkışında şartlı tahliye olmuş gibi hissetme oranı arttıkça baba mesleklerden uzaklaşma motivasyonu da o denli artıyor.

İNSAN KAYNAĞI AZALIYOR
Baba mesleklerinin devamını sağlayacak insan kaynağının azalması beraberinde yabancı işçi önerisini, cari durumda bu meslekleri icra eden göçmenlerin ülkede kalmaya devam etmesi gerektiği motivasyonunu gündemde tutuyor. Kısa vadede bir çözüm aracı olarak görülen bu durum uzun vadede daha fazla yapısal sorun olmaya aday. Kültürel ve mesleki mirasın ötesinde işgücü piyasasının yapısını ve genç işsizlik sorununu daha da derinleştirecek bir durumdan bahsediyoruz bir bakıma.
Enerjimizi eşit ağırlık puan türünde 526. olan ile 983 bininci olanı iktisat bölümüne yerleştirmeye, sayısal puan türünde 1030. olan ile 898 bininci olanı mühendislik programlarına yerleştirmeye harcadığımız sürece daha çok enflasyon daha çok işsizlik daha çok cari açık sorununa çözüm ararken buluruz kendimizi. Diş ağrısı için diş hekimine gitmek yerine acile iğne vurdurmaya giden hasta misali daha çok iş ağrısı çekeriz bu gidişle.
Unutulmamalıdır ki, baba mesleği sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir kültürel mirastır. Bu mirası korumak, eğitim sistemimizin omuzlarındaki en büyük sorumluluklardan biri olarak bir köşede varlığını koruyor.
Bizde insanın kazandığı paradan değil paranın kazandığı insandan korkulur.
#Enflasyon
#Ekonomi
#Özgür Bayram Soylu