Doç.Dr. Özgür Bayram SOYLU, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalında doktora derecesini aldı. Halen Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İktisat Bölümü öğretim üyesidir. Benim Markam, Kuşakların Markası, Gençlik Araştırması, E-Ticaret Tüketici Davranışları Araştırması, Tatil Alışkanlıkları Araştırması, Sektörel Beklenti Araştırması ve Türkiye’de Ailenin Değişen yapısı projelerinde yürütücülük ve koordinatörlük yapmıştır. “Türkiye’de Pandemi Dönemi Tüketici Davranışları: Covid-19”, Türkiye’de Finansal Okuryazarlık”, “ÇALIŞAN KADIN” başlıklı araştırma kitapları bulunmaktadır. Yenilenebilir enerji tüketimi,ticari açıklık, rekabetçilik, turizm, işsizliik, cari açığın finansmanı, metaverse: Tarımın dönüşmü ve geleceği konuları başta olmak üzere çok sayıda makroekonomik araştırma alanında makale ve kitap bölümü bulunmaktadır.
Türkiye haritasına baktığımızda doğu illeri hâlâ çocuk cıvıltısıyla dolu görünüyor. Şanlıurfa, Mardin, Ağrı gibi illerde çocuk oranı %40’ların üzerinde kendisini gösteriyor. Ama batıya geldikçe o cıvıltı yerini sessizliğe bırakıyor. İstanbul'da saklambaç oynayan çocuk bulmak artık şehir efsanesine dönüşüyor. Bu tablo biri hâlâ kalabalık sofralarda büyüyen çocuklarla dolu, diğeri kalabalık AVM’lerde çocuk sesine hasret bir Türkiye fotoğrafına neden oluyor. Bir yanda beş kardeşle bir odada büyüyen çocuklar diğer yanda tek çocuklu ailelerin 60 metrekarelik apartman dairesinde sessiz büyüyen çocukları gerçeğimiz oluyor.
Çocukluğun dahi artık sınıfsal ve bölgesel bir ayrıcalığa yuvarlandığı bir döneme doğru ilerliyoruz. Doğu’da geleneksel aile yapısının baskınlığı, kadınların ev içi rolünün yoğun olması, kırsal yaşamın aktif olduğu bölgelerde çocuk sahibi olmanın hem sosyo-kültürel hem de ekonomik bir değer taşıması bu bölgede çocuk sayısını yüksek seviyelerde tutuyor. Batı illerinde baskın olan modern yaşam tarzı, kentli kadınların evlenme yaşlarının ve çocuk doğurma yaşlarının yükseliyor olması, yüksek yaşam maliyetleri, mekânsal ve kültürel kısıtlar çocuk sayısını giderek düşürüyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Madem azalan nüfus ülkenin beka sorunu 3 çocuklu ev kadınlarına devlet asgari üçret kadar aylık bağlamalıdır.
Emekli olunca kesilen çocuk yardımı
2000'lerin olayı 'kızlarımız okusun, iş sahibi olsun' iken şimdi 'hanımlar anne olsun, tek çocukla da kalmasın' a dönüştü. İş hayatının cazibesinden, cenderesinden çıkıp anneliğe odaklanmak kolay değil. Fakat fıtri olan, kadına iyi gelen evinde çocuklarıyla ilgilenmek. Bunun yanında yarı zamanlı çalışabilir, fakat şartlar uygun hale gelmeli, ve beyefendiler de bilinçlenmeli. Ayrıca aileler için uygun sosyal alanlar oluşturulmalı ki ebeveynler için çocuk yetiştirmek daha keyifli hale gelsin. Selam ve dua ile...
Kıymetli hocam yazınızda, konuyu enine boyuna ele alıp sebep sonuç ilişkisi bağlamında istifade edilecek güzel bilgilere yer vermişsiniz. Kalemşnşze sağlık. Naçizane bu güzel bilgilere şunu da eklemek isterim. Kadınların çalıştırılması teşvik edildiği sürece bu sorun devam eder diye düşünüyorum. Seküler sistemlerde İslam'ın aksine aile geçimini annenin de omuzlarına bindirme zorunluluğu olması başlı başına bir sorundur. Çocuk sahibi olmanın en fazla yükünü anneler çekmektedir. Hamilelik süreçlerinden doğum sonrası bebeklik ve ilkokula başlayıncaya kadar geçen çocukluk sürecinin tüm sıkıntılarını en fazla anne çekmektedir. Çalışan bir bayan için bu, haklı olarak elde edilen konforun bozulması demektir. Buna bir de manevi değer eksikliği eklenirse fazla çocuk sahibi olmanın motivasyonu kalmamış oluyor. Çalışan bayan, işi olmayan bir erkekle evlenmediğini göz önüne aldığımızda da bir ailede çalışan iki kişi ile bir erkeğin iş bulamadığı işsiz iki kişinin evliliği ayrı bir sorun kaynağı. Haliyle karı kocanın çalıştığı bir ailenin çocuk sahibi olmakla bozulacak konforlu hayat endişesi diğer taraftan işsiz bir kocanın geçim gailesinden kaynaklı korku sebebiyle çocuk sahibi olmak istememeleri gerçeğiyle karşı karşıya kalırız. Şu durumda erkek ve kadın rollerinin birbirine karıştırıldığı şu dünya düzeninde çocuk sayısının arttırılmasına yönelik alınacak hiçbir tetbir bu tehlikeyi önleyemez diye düşünüyorum.
Düşüncelerime tercüman olmuş bir yorum.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.