Oyun şifresi: Türkiye

04:001/01/2025, Çarşamba
G: 3/01/2025, Cuma
Özgür Bayram Soylu

Yeni güç dengelerinin kendini gösterdiği, dünya düzeninin yeniden şekillendiği kimileri için fırsat kimileri için ızdırap dolu büyük değişim dönemini yaşıyoruz. Batı merkezli bir güç dengesine dayanan bu düzen son yıllarda işlevselliğini yitirmişe benziyor. Geleneksel uluslararası kurumlar olan BM, Dünya Bankası ve IMF yeni dünya düzeninin sorunlarına çözüm üretmekte yetersiz kalıyor. Çok kutuplu dünya düzenine geçiş sürecinde kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye sahip olduğu coğrafi konum, tarihi

Yeni güç dengelerinin kendini gösterdiği, dünya düzeninin yeniden şekillendiği kimileri için fırsat kimileri için ızdırap dolu büyük değişim dönemini yaşıyoruz. Batı merkezli bir güç dengesine dayanan bu düzen son yıllarda işlevselliğini yitirmişe benziyor. Geleneksel uluslararası kurumlar olan BM, Dünya Bankası ve IMF yeni dünya düzeninin sorunlarına çözüm üretmekte yetersiz kalıyor. Çok kutuplu dünya düzenine geçiş sürecinde kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye sahip olduğu coğrafi konum, tarihi miras ve artan stratejik önemi ile kritik bir aktör olarak sahnedeki varlığını koruyor.


ESKİ DÜZENİN ÇÖKÜŞÜ: YENİ OYUN SAHASI

İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik ve siyasi mimarinin çöküş sinyalleri uzun süredir hissediliyor. Batı liderliğinde şekillenen küresel uyum hayalinin pek çok coğrafyada kabusa dönüşmüş olması büyük bir işlevsizliğin öncüsü olarak kendine yer buluyor. Örneğin BM’nin büyük insanlık dramları karşısında işlevsiz kalışı, adaleti temin etme bir yana barışı sağlamakta dahi yetersizliği, Suriye, Yemen ve Ukrayna gibi krizlerde, BM Güvenlik Konseyi veto mekanizmasının işlevsizliği nedeniyle çözüm üretememesi yalnızca BM’nin değil, uluslararası hukukun bütüncül olarak sorgulanmasına neden oluyor. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu gelişmeler tüm insanlığın radarına girdiği gibi Türk halkının da radarına giriyor. Areda Survey’in Ağustos 2024’te Uluslararası Kuruluşlara ilişkin yaptığı algı araştırması da BM gibi kuruluşlara olan güvenin ciddi bir şekilde zayıfladığına işaret ediyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu (%85’ın üzerinde), dünya barışını ve adaletini sağlamak için BM dışında yeni bir yapıya ihtiyaç olduğu görüşünde birleşiyor. Bu sonuç yalnızca Türkiye’de değil küresel ölçekte, uluslararası sistemin meşruiyet krizine işaret ediyor. Bu kriz, aynı zamanda alternatif arayışlarını beraberinde getiriyor. Batı merkezli düzenin sorgulandığı bu dönemde, yeni güç merkezleri olarak Çin, Rusya, Hindistan ve diğer yükselen ekonomiler dikkat çekiyor. Ayrıca, siyasi eğilimlere göre farklılıklar gözlense de genel bir mutabakat, Türkiye’nin yeni bir küresel düzende aktif rol alması gerektiği yönünde dikkat çekiyor. Türkiye’nin bu yeni güç merkezleri arasında bir denge unsuru olabilecek benzersiz bir konuma sahip olması ise bizi avantajlı kılıyor.


KARTLAR YENİDEN KARILIYOR

Jeopolitik rekabet, enerji kaynaklarına erişim ve teknolojik üstünlük yeni dünya düzenin şekillenmesinde öne çıkan ana eksenler olarak dikkat çekiyor. Stratejik konumu, tarihi bağları ve enerji geçiş yollarındaki rolü sayesinde Türkiye, yalnızca bir bölgesel aktör değil, aynı zamanda küresel ölçekte bir güç merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Üç kıtanın kesişim noktasında yer alan Türkiye sahip olduğu stratejik konum ile sadece enerji ve ticaret koridorlarının merkezine değil aynı zamanda ticaret ve güvenlik stratejilerini kalbine yerleşiyor. Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile Asya ve Avrupa arasında kritik bir köprü olan Türkiye, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan coğrafyasıyla enerji geçiş noktalarındaki stratejik rolünü bölgesel ve küresel enerji denkleminde pekiştiriyor. Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarla artan işbirlikleri sayesinde özellikle ticaret ve enerji alanlarında önemli aşamalar kat ettiği görülüyor. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve Asya-Pasifik bölgesiyle artan ticari bağlar, bu süreçte önemli fırsatlar sunuyor. Öte yandan Türkiye’nin savunma sanayii ve dijital teknolojilerdeki yatırımları, onu “oyun kurucu” bir aktör olma yolunda ilerletiyor. Bayraktar SİHA’lar, Türkiye’nin küresel arenadaki rolünü yalnızca askeri değil, aynı zamanda diplomatik olarak da güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor. Bağımsızlık timsali teknolojik üstünlük yalnızca bir savunma meselesi değil, aynı zamanda diplomasi ve prestij meselesi olarak varlığını güçlü bir şekilde hissettiriyor.

Türkiye’nin bu yeni düzenin kesişim noktası olma potansiyeli, aynı zamanda büyük zorlukları da beraberinde getiriyor. Uluslararası sistemdeki eşitsizlikler, ekonomik yaptırım ve finansal zorluk tehditleri her ne kadar Türkiye’nin küresel sahnedeki etkinliğini sınırlandırma tehdidini barındırsa stratejik hamle yapma esnekliği Türkiye’yi bu cendereden kurtarma potansiyeli taşıyor. Türkiye’nin alternatif iş birliği platformlarına yönelmesi, ekonomik bağımsızlığın ve dış ticaretin çeşitlendirilmesinin öncelenmesi yeni düzende daha güçlü bir pozisyon almak için kritik bir önemi temsil ediyor.


YENİ DÜZEN İÇİN TÜRKİYE’NİN YOL HARİTASI
Dünya düzeni yeniden şekillenirken, Türkiye’nin stratejik hedeflerini net bir şekilde belirlemesi gerekiyor. Türkiye, yalnızca NATO ve Avrupa Birliği gibi Batı merkezli yapılarla değil, aynı zamanda Şangay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi alternatif bloklarla da dengeli ilişkiler geliştirme çabası çok taraflı diplomasi çabalarının olduğunu gösteriyor. Alternatif diplomatik yolların keşfi, Türkiye’nin küresel ölçekteki stratejik önemini artırma potansiyelini taşıyor. Türkiye’nin enerji geçiş süreçlerindeki rolü, onu hem Doğu hem Batı için vazgeçilmez bir partner olma özelliğini ön plana çıkarıyor. Doğal gaz ve petrol geçiş hatlarının yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlarını artırması, Türkiye’nin küresel sahnedeki prestijini artırıyor. Ayrıca yeşil enerji dönüşümüne odaklanmak, Türkiye’nin gelecekteki enerji denklemindeki yerini güçlendirme potansiyelini temsil ediyor. Türkiye, yalnızca jeopolitik değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik diplomasiyi de etkin bir şekilde kullanmalıdır. Özellikle Türk dizilerinin ve gastronomisinin dünya çapındaki popülaritesi, “soft power” anlamında Türkiye’ye benzersiz fırsatlar sunuyor. Yeni dünya düzeni fırsatlar kadar tehditleri de beraberinde getiriyor. Türkiye bu süreçte yalnızca bir izleyici değil aynı zamanda şekillendirici bir aktör olmasının gerektiğinin bilincini taşıyor. Tarih boyunca kriz dönemlerinde küresel sahnede kritik roller oynamış bir ülke olarak güçlü bir ekonomi ve etkin bir diplomasi kritik bir önem taşıyor. Türkiye sahip olduğu jeopolitik avantajlara ilaveten stratejik akıl ve sabır ile uluslararası arenada kalıcı bir başarıyı yakalamak istiyor. Dünya, yeni kartlar kararken oyuna hazır.
Şifre: Türkiye.
Bizde “İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım.”
#dünya
#Batı
#güç
#Türkiye