Yeni güç dengelerinin kendini gösterdiği, dünya düzeninin yeniden şekillendiği kimileri için fırsat kimileri için ızdırap dolu büyük değişim dönemini yaşıyoruz. Batı merkezli bir güç dengesine dayanan bu düzen son yıllarda işlevselliğini yitirmişe benziyor. Geleneksel uluslararası kurumlar olan BM, Dünya Bankası ve IMF yeni dünya düzeninin sorunlarına çözüm üretmekte yetersiz kalıyor. Çok kutuplu dünya düzenine geçiş sürecinde kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye sahip olduğu coğrafi konum, tarihi miras ve artan stratejik önemi ile kritik bir aktör olarak sahnedeki varlığını koruyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik ve siyasi mimarinin çöküş sinyalleri uzun süredir hissediliyor. Batı liderliğinde şekillenen küresel uyum hayalinin pek çok coğrafyada kabusa dönüşmüş olması büyük bir işlevsizliğin öncüsü olarak kendine yer buluyor. Örneğin BM’nin büyük insanlık dramları karşısında işlevsiz kalışı, adaleti temin etme bir yana barışı sağlamakta dahi yetersizliği, Suriye, Yemen ve Ukrayna gibi krizlerde, BM Güvenlik Konseyi veto mekanizmasının işlevsizliği nedeniyle çözüm üretememesi yalnızca BM’nin değil, uluslararası hukukun bütüncül olarak sorgulanmasına neden oluyor. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu gelişmeler tüm insanlığın radarına girdiği gibi Türk halkının da radarına giriyor. Areda Survey’in Ağustos 2024’te Uluslararası Kuruluşlara ilişkin yaptığı algı araştırması da BM gibi kuruluşlara olan güvenin ciddi bir şekilde zayıfladığına işaret ediyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu (%85’ın üzerinde), dünya barışını ve adaletini sağlamak için BM dışında yeni bir yapıya ihtiyaç olduğu görüşünde birleşiyor. Bu sonuç yalnızca Türkiye’de değil küresel ölçekte, uluslararası sistemin meşruiyet krizine işaret ediyor. Bu kriz, aynı zamanda alternatif arayışlarını beraberinde getiriyor. Batı merkezli düzenin sorgulandığı bu dönemde, yeni güç merkezleri olarak Çin, Rusya, Hindistan ve diğer yükselen ekonomiler dikkat çekiyor. Ayrıca, siyasi eğilimlere göre farklılıklar gözlense de genel bir mutabakat, Türkiye’nin yeni bir küresel düzende aktif rol alması gerektiği yönünde dikkat çekiyor. Türkiye’nin bu yeni güç merkezleri arasında bir denge unsuru olabilecek benzersiz bir konuma sahip olması ise bizi avantajlı kılıyor.
Jeopolitik rekabet, enerji kaynaklarına erişim ve teknolojik üstünlük yeni dünya düzenin şekillenmesinde öne çıkan ana eksenler olarak dikkat çekiyor. Stratejik konumu, tarihi bağları ve enerji geçiş yollarındaki rolü sayesinde Türkiye, yalnızca bir bölgesel aktör değil, aynı zamanda küresel ölçekte bir güç merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Üç kıtanın kesişim noktasında yer alan Türkiye sahip olduğu stratejik konum ile sadece enerji ve ticaret koridorlarının merkezine değil aynı zamanda ticaret ve güvenlik stratejilerini kalbine yerleşiyor. Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile Asya ve Avrupa arasında kritik bir köprü olan Türkiye, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan coğrafyasıyla enerji geçiş noktalarındaki stratejik rolünü bölgesel ve küresel enerji denkleminde pekiştiriyor. Türkiye’nin uluslararası kuruluşlarla artan işbirlikleri sayesinde özellikle ticaret ve enerji alanlarında önemli aşamalar kat ettiği görülüyor. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve Asya-Pasifik bölgesiyle artan ticari bağlar, bu süreçte önemli fırsatlar sunuyor. Öte yandan Türkiye’nin savunma sanayii ve dijital teknolojilerdeki yatırımları, onu “oyun kurucu” bir aktör olma yolunda ilerletiyor. Bayraktar SİHA’lar, Türkiye’nin küresel arenadaki rolünü yalnızca askeri değil, aynı zamanda diplomatik olarak da güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor. Bağımsızlık timsali teknolojik üstünlük yalnızca bir savunma meselesi değil, aynı zamanda diplomasi ve prestij meselesi olarak varlığını güçlü bir şekilde hissettiriyor.
Türkiye’nin bu yeni düzenin kesişim noktası olma potansiyeli, aynı zamanda büyük zorlukları da beraberinde getiriyor. Uluslararası sistemdeki eşitsizlikler, ekonomik yaptırım ve finansal zorluk tehditleri her ne kadar Türkiye’nin küresel sahnedeki etkinliğini sınırlandırma tehdidini barındırsa stratejik hamle yapma esnekliği Türkiye’yi bu cendereden kurtarma potansiyeli taşıyor. Türkiye’nin alternatif iş birliği platformlarına yönelmesi, ekonomik bağımsızlığın ve dış ticaretin çeşitlendirilmesinin öncelenmesi yeni düzende daha güçlü bir pozisyon almak için kritik bir önemi temsil ediyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.