|
Maskesiz balo

Türkiye ekonomik, jeopolitik ve sportif gelişmeler ekseninde yine yoğun bir gündemi iliklerine kadar yaşıyor. Bir yanda Temmuz enflasyonu, bir yanda Suriye ile normalleşme çabaları, bir yanda Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısı ve bir yanda içimizdeki Avusturyalılar. Arda Güler’in Avusturya maçında manşetlere taşınan markaj altındaki görüntüsü gibi Türkiye’de bu hafta inanılmaz baskı ve markaj altında. Arda Güler’in sahip olduğu esneklik ve kıvraklık damarlarındaki asil kanda mevcut olduğuna göre, ülke olarak bu cendereden çıkma kapasitesine ve liderline sahip olduğumuzu da aşırı hissediyoruz.


ŞANGHAY İŞ BİRLİĞİ ÖRGÜTÜ NEDEN OLMASIN
1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan tarafında Şangay beşlisi olarak kurulan ve 2001 yılında Özbekistan ile genişleyen işbirliği örgütü bugün geniş bir coğrafyada güvenlik ve ekonomik entegrasyonu teşvik ediyor. Örgütün
sahip olduğu ticaret ve yatırım imkanları, enerji güvenliği, alt yapı ve ulaştırma projeleri, turizm, politik ve güvenlik iş birlikleri başta olmak üzere pek çok alan Türkiye ekonomisi için stratejik ve ekonomik hedeflere ulaşmada önemli bir fırsat olarak karşımızda duruyor.
Enerji zengini ülkeler ile enerji kullanıcısı ülkeler arasındaki işbirliği hem enerji güvenliği hem de güvenlik temelli iş birliklerinin önünü açıyor.
Örgüte üye olan ülkeler olan işbirliğimizin artması durumunda yatırım ve teknoloji transferinin önünün açılması, ulaşım ve lojistik açısından sahip olduğumuz üstünlüğün stratejik ağırlığının artması ve özellikle sahip olduğumuz turizm destinasyonları sayesinde turist sayısının ve gelirlerinin artma potansiyeli gibi olası gelişmeler güzel günlere işaret ediyor.
Rusya ile ticaret hacmini karşılıklı olarak artırma çabaları hem ekonomik hem de jeopolitik anlamda stratejik hedef ve projelerin önünü açmaya katkı sunuyor.
Dış ticaretimizin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine yapılıyor olması dikkate alındığında Asya ve Avrasya bölgesi siyasi ve ekonomik işbirliği açısından güçlü bir alternatif olarak gözümüzün içine bakıyor. Sınır bölgemizdeki güvenlik ve istikrar için de kritik öneme sahip Şanghay İşbirliği Örgütü’ne orta ve uzun vadede üye olmak Türkiye açısından stratejik bir konumu temsil ediyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken
Suriye ile normalleşme çabaları karşısında sınırımızdaki terör devleti kurma rüyası görenlerin sahneledikleri maskesiz balonun Viyana kapılarına kadar dayandığını net bir şekilde görüyoruz.
Sınır içindeki ve ötesindeki figüranları sayesinde Türkiye’nin stratejik adımları karşısında engel oluşturma çaresizliklerini sadece ekonomik ve jeopolitik arenada değil sportif arenada da göstermekten geri durmuyorlar.

MEŞİN ÇARESİZLİK
Türkiye’nin UEFA Avrupa Futbol Şampiyonasında Avusturya’yı elemesi ev sahibi ülke başta olmak üzere organizasyonda yer alan pek çok “stratejik ortağımızda” bir hazımsızlık sorununu da beraberinde getirmişe benziyor.
Yeşil sahada kalmayan maskesiz balonun ülkemizdeki sadık davetlileri Merih Demiral’ın Türk kimliği ile özdeşleşen bozkurt işaretinden rahatsızlıklarını dile getirmekten geri durmuyorlar.
Ülkenin ortak duygusunu, sevincini, gurbette yaşayan milyonlarca vatandaşımızın milli kimlik sembolü de olan bozkurt işaretinin anlam derinliğinde boğulmayı tercih ediyorlar.
Aşağılık kompleksi içerisinde milli kimlik ve kültür sembollerinden duydukları rahatsızlıklarını dile getirmekten, sahiplerinin dış sesi olmaktan utanmıyorlar.
Gazetecisinden eski vekiline, şarkıcısından oyuncusuna, sporcusundan lobicisine aparat olarak kullanılmaya müsait onlarcasını her defasında hazır kıta ülke aleyhine propaganda yapmaya hazırken yakalıyoruz.
Milli benliklerinden utananların karakter ortaya koymasını bekleme iyimserliğini bir kez daha kenara bırakmamız gerektiği gerçeği ile karşılaşıyoruz. Öyle ki ana muhalefet temsilcilerini dahi meseleyi zafer işaretine indirgeme çaresizliğine, terör sevicilerini meşrulaştırma acziyetine kadar düştüklerine şahitlik ediyoruz.

Bugün Merih Demiral üzerinden Avrupa’daki Türklere mesaj vermeye çalışan, yeşil sahadaki başarımızı hazmedemeyen, her platformda güçlü bir Türkiye görme alerjisi olan uluslararası basın her alanda topyekün saldırmaktan vazgeçmiyor. Milli kimlik ve benliğini kaybetmeyen, kutsallarına ve sembollerine bağlı millet evlatlarının ülkeleri söz konusu olunca geri adım dahi atmayacağının bilincinde olan “stratejik ortaklarımız”ın söz konusu Türkiye olunca göstermiş oldukları hassasiyet gerçekten gözlerimizi yaşartıyor. Hollanda maçı öncesinde psikolojik bir baskı oluşturmaya çalışan dahili ve harici dekor oyuncuları korkmasınlar Orange-Nassau Hanedanı’nın mirasını ellerinden almaya gitmiyoruz.

Bizde “Her şeyin bir zamanı var; beklemesini bilene.”
#Ekonomi
#Türkiye
#Şangay İşbirliği Örgütü
#ticaret
2 ay önce
Maskesiz balo
Esir Şehirlerin eserleri
Bu mel’un amacı nasıl engelleriz
İki dağ arasında
Enflasyonun sosyolojisi
Demokrasi mi piyasaları bozuyor, piyasalar mı demokrasiyi?