Teknolojiyle iç içe büyüyen, sosyal medyada nefes alıp veren ve dijitalleşmenin her alanına entegre olmayı başaran Z kuşağının çalışma hayatına dair beklentileri ve öncelikleri diğer kuşaklardan net bir şekilde ayrılıyor. Çalışma prensibi esneklik, anlam arayışı ve dijital uyum çerçevesinde şekillenen Z kuşağı için “çalışmak” yalnızca geçim kaynağı sağlamanın çok ötesinde mana taşıyor. Çalıştıkları işin bir anlam ifade etmesi bir yana toplumsal bir değeri simgelemeli ve kişisel gelişime katkıda
Teknolojiyle iç içe büyüyen, sosyal medyada nefes alıp veren ve dijitalleşmenin her alanına entegre olmayı başaran Z kuşağının çalışma hayatına dair beklentileri ve öncelikleri diğer kuşaklardan net bir şekilde ayrılıyor. Çalışma prensibi esneklik, anlam arayışı ve dijital uyum çerçevesinde şekillenen Z kuşağı için “çalışmak” yalnızca geçim kaynağı sağlamanın çok ötesinde mana taşıyor. Çalıştıkları işin bir anlam ifade etmesi bir yana toplumsal bir değeri simgelemeli ve kişisel gelişime katkıda bulunmalı. Uluslararası İşletme Okulları Birliği’nin (CEMS)
“Geleceğe Yönelik İş Gücü”
raporu, bu kuşağın iş hayatına dair beklentilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Z KUŞAĞI: OFİSTEKİ YENİ TÜR
Araştırmaya göre, Z Kuşağı çalışanlarının yalnızca %6’sı bir iş yerinde beş yıldan fazla çalışmayı planlıyor. Çoğunluk (%60) ise bir işte üç ila beş yıl arasında kalmayı tercih ediyor. Bu durum, iş hayatında uzun vadeli sadakat beklentisinin, anlam arayışı ve değişim talebiyle yer değiştirdiğini gösteriyor. Z Kuşağı, uluslararası çalışmaya ve farklı kültürlerle etkileşime açık. Ayrıca, iş ve yaşam arasındaki dengeyi korumak, bu kuşak için en önemli önceliklerden biri. Bu kuşak, iklim değişikliği ve ekonomik istikrarsızlık gibi küresel sorunlar karşısında endişelense de, yapay zekâ gibi yeni teknolojilere uyum sağlama konusunda kendilerine güveniyor.
Z Kuşağı, sadece maaş için bir şirkette çalışmak istemiyor; liderlerinden ilham almak, onların değerlerine saygı duymak istiyor. CEMS araştırması, liderlerin şeffaflık ve dürüstlük temelinde hareket eden bir liderlik anlayışı geliştirmelerinin bu kuşağın bağlılığını artıracağını vurguluyor.
Kendilerini sürekli geliştirmek isteyen bu kuşak, iş yerinde eğitim ve kariyer fırsatlarına büyük değer veriyor. Online eğitim platformları, kişisel gelişim programları ve mentorluk uygulamaları Z Kuşağı’nın ilgisini çekiyor.
Z Kuşağı, aynı şirkette 5 yıldan fazla çalışmayı pek düşünmüyor. Bunun yerine, sürekli gelişim sağlayacak yeni fırsatlar arıyorlar. Öyle ki, “Çalışırım ama aynı işte emekli olmam” mottosu, onların bir yaşam biçimi.
Z Kuşağı, çeşitliliğe ve kapsayıcılığa büyük önem veriyor. Bir iş yerinde farklı kültürlere, etnik kökenlere ve cinsiyetlere saygı gösterilmesi, bu kuşağın bağlılığını artırıyor. CEMS raporu, bu değerlerin göz ardı edilmesinin işverenlere ciddi kayıplar yaşatabileceğini gösteriyor. Bu kuşağın hayatı özetle şu şekilde: “Ben çalışırım ama değer görmezsem istifa ederim. Ücret iyi ama toplantılar uzun mu? Hadi bana eyvallah. Şirket çevre dostu değilse, iş teklifi kabul edilmez. Hatta kahve makinelerinde filtre kahve yerine granül kahve varsa, yine kabul edilmez.”
Eski kuşakların gözünden Z Kuşağı çalışanları, kahvaltıda avokado tost yedikten sonra bilgisayar başına geçen “prens ve prensesler” gibi görünebilir. Ama bu kuşağın esnek çalışma talebi, tembellik değil, aslında iş-yaşam dengesine verdikleri önemin bir göstergesi.
Onlar için uzaktan çalışmak, ofisin dört duvarı arasında sıkışmaktan çok daha verimli. Eğer çalışırken pijamalarıyla oturabiliyorlarsa, verimlilik tavan yapıyor.
Hibrit çalışma modeli, Z Kuşağı için yalnızca bir çalışma şekli değil, modern iş dünyasının doğal seleksiyonudur. Eğer bir şirket bu modele ayak uyduramazsa, Z Kuşağı için “nesli tükenmiş” kategorisine giriyor
.
“Hibrit model yoksa ben de yokum”, “Dokuzdan altıya mı? O hangi yıldaydı?” “Filler toplantısına hayır, kısa ve öz konuşun” mottoları Z’leri ayakta tutuyor.
TEKNOLOJİYLE DANS EDEN BİR KUŞAK
Z Kuşağı, teknolojiye “oyuncak” gözüyle değil, hayatlarının vazgeçilmez bir parçası olarak bakıyor. CEMS raporu da bu noktayı doğruluyor: Bu kuşağın bireyleri, teknolojiyle senkronize çalışmayan bir iş yerinde adeta “ara kablo” gibi hissediyor. Teknoloji onlar için yalnızca iş süreçlerini hızlandıran bir araç değil, aynı zamanda bireysel üstünlüklerini sergiledikleri bir platform. Z Kuşağı, iş yerlerinde yapay zekâ tabanlı çözümlerin daha yaygın kullanılmasını destekliyor. Slack, Trello ve Zoom gibi dijital araçlar, Z Kuşağı için bir iş yerinde olmazsa olmaz. Sosyal medyayı yalnızca bir iletişim aracı olarak değil, aynı zamanda iş fırsatlarını ve network oluşturmayı kolaylaştıran bir platform olarak görüyorlar.
Z Kuşağı, iş dünyasında bir değişim rüzgarı estiriyor. Esneklik, anlam ve dijitalleşme talepleri, şirketlerin iş yapış biçimlerini yeniden düşünmelerini zorunlu kılıyor. Bu kuşağın beklentilerini anlayan ve onlara uygun bir çalışma ortamı sunan şirketler, gelecekte rekabet avantajını ellerinde tutacağa benziyor. Unutulmamalı ki Z Kuşağı yalnızca bir çalışan değil, aynı zamanda bir değişim elçisi. Onlar, iş dünyasını daha kapsayıcı, daha esnek ve daha anlamlı bir yer haline getirme potansiyeline sahip. Bu potansiyeli doğru değerlendiren şirketler, yalnızca bugünü değil, yarını da kazanan taraf olacaklar. Z ile çalışmak, bir Wi-Fi şifresini doğru girmek gibi; doğru anahtarı girerseniz bağlantınız kusursuz olur. Aksi halde, bağlantınız sürekli kopar ve “ağ bulunamadı” mesajıyla karşılaşmanız an meselesi olur.
Bizde iş sadece para değil aynı zamanda bir mana arayışıdır.
#Ekonomi
#teknoloji
#Özgür Bayram Soylu