Yeni Şafak

EKO-101

01:0022/03/2025, Cumartesi
G: 22/03/2025, Cumartesi
Özgür Bayram Soylu

Ekonomi, herkesin her şeyi bildiği, hiç kimsenin bir şey bilmediği ama nedense herkesin “Ben demiştim” dediği bir oyun alanı. İmamoğlu meselesiyle birlikte bu oyun alanı bir kez daha “Buradayım be, buradayım” diyor. Günlük yaşamda pazardaki teyzenin patlıcan fiyatını görünce yüzünde beliren ifade, küçük esnafın “Müşteri kalmadı be abi” serzenişi, gençlerin “Çalışıyoruz ama ev ya da araba alamıyoruz” diyerek dile getirdiği hayal kırıklığı; hepsi ekonominin toplum üzerindeki etkisinin farklı yansımaları.

Ekonomi, herkesin her şeyi bildiği, hiç kimsenin bir şey bilmediği ama nedense herkesin “Ben demiştim” dediği bir oyun alanı. İmamoğlu meselesiyle birlikte bu oyun alanı bir kez daha “Buradayım be, buradayım” diyor. Günlük yaşamda pazardaki teyzenin patlıcan fiyatını görünce yüzünde beliren ifade, küçük esnafın “Müşteri kalmadı be abi” serzenişi, gençlerin “Çalışıyoruz ama ev ya da araba alamıyoruz” diyerek dile getirdiği hayal kırıklığı; hepsi ekonominin toplum üzerindeki etkisinin farklı yansımaları. Bugün Türkiye ekonomisi, yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek kur ve dalgalı borsa hareketleriyle şekillenen bir tabloyu yansıtıyor. Son yirmi iki ayda ortalama politika faizi %42,5, ortalama dolar kuru (son hareketlilik hariç) 30,6 TL, tüketici kredi faizleri %54,32, konut kredi faizleri %34 (krediyi alabilene ve ödeyebilene aşk olsun), ticari kredi faizleri %40,2, mazot litre fiyatı ise 39,08 TL, enflasyon ise %56,1 düzeyinde. İşte bu ortalama göstergeler, Financial Times’ın İmamoğlu üzerinden yaptığı yorumda yer alan “Şimşek’in ekonomik kazanımları tehdit altında” ifadesinin temelini oluşturuyor. Ancak bu göstergeler bir yandan da toplumun farklı kesimlerinde hissedilen ekonomik baskının somut yansımaları olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan diyelim ki Almanya’daki bir yatırımcı, %2 faizle borçlanarak Türkiye’ye geliyor, parasını %45 faizle değerlendiriyor. Ne üretim yapıyor, ne güneş altında çalışıyor, ne de reel bir risk alıyor. Bu tabloya kalkınmaya katkı mı denir, yoksa “carry trade dansı” mı?

Peki ya bu gül yüzlü yatırımcılar bir gün “artık gidiyoruz” derse? Geriye sadece Organize İşler filmindeki repliğin tınısı kalıyor: “Bir yıldız gibi kayar giderim hayatından, yapacağın tek şey dilek tutmak olur benim arkamdan.”

Bu noktada akıllara şu soru geliyor: Yabancı basında ve sosyal medyada oluşturulan söylemler, yapılan haberler ve yayılan bilgiler gerçekten Türkiye’nin kalkınmasına duyulan samimi bir ilginin ürünü mü? Yoksa bunlar, Türkiye’nin iç işleyişine yön verme çabası mı? “Ekonomik kazanımlar tehlikede” manşetleri acaba ülkenin refahı için endişelenen bir dış gözlem mi yoksa yüksek faiz ortamında pastadan daha fazla pay almak isteyen küresel sermayenin medya üzerindeki yansıması mı? Bu sorular, cevabı en çok merak edilen meselelerden biri hâline geliyor.

560 MİLYAR LİRACIK
İBB eski başkanı İmamoğlu’nun terör ve yolsuzluk suçlamaları ile gözaltına alınması nedeniyle piyasaların alabora olduğunu hep birlikte seyrediyoruz. İç hukuk işleyişiyle ilgili bir gelişme borsa ve döviz piyasalarını neden etkiliyor? Küresel finans piyasaları ve bazı gruplar yaşanan hukuki süreçleri her zamanki gibi siyasi ve ekonomik bir krize mi dönüştürmeye çalışıyor? Bu süreçte ekonomide toparlanma eğilimi gösteren güven ortamının sarsılması, sokakların harekete geçirilmesi, üniversite kampüslerinde korku iklimi yaratılarak gençlerin kutuplaştırılması gibi girişimler gerçekten de “hukukun üstünlüğü” ve “özgürlük” motivasyonuyla mı yapılıyor. Bu tür yolsuzluk iddialarının hemen ardından ortaya çıkan kriz senaryoları ve ekonomik tehdit söylemleri, çoğu zaman “kontrollü kaos” ortamı girişimleriyle örtüşüyor. Bu gibi dönemlerde özellikle gençlerin duygusal reflekslerini harekete geçiren “diktatörlük geliyor”, “ekonomi batıyor”, “yarın diplomanı da kaybedebilirsin” gibi söylemler; spekülatif çevrelerin ve küresel finans oyun kurucularının elini güçlendirecek zemini oluşturuyor. Özgür Özel’in bu süreçte, diğer birçok konuda olduğu gibi, stratejik ve duyarlı bir plan ortaya koyamaması da bu kırılgan ortamı derinleştiriyor. Demokratik düzen içerisinde elbette gösteriler düzenlenir ancak yıkıcı sokak olayları, kamu binalarının işgali gibi manipülatif protestolar demokrasinin içinden geçmeye yönelik eylemlerden başkasını temsil etmiyor.
YAPAY ZEKAYA SORDUM

İBB eski başkanı hakkındaki yolsuzluk ve terör soruşturması hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna Türk kamuoyu nasıl bakıyor. Yapay zekanın NUTS-2 (bilenler bilir, bilmeyenler de bilsin) bölgesinde 1067 kişi ile gerçekleştirerek tahmin ettiği sonuçları paylaşıyorum.

* Siyasi baskıdır, haksız uygulama: % 45,2.

* Hukuki bir süreçtir, sonucu beklemeliyiz: %21,9.

* Suçluysa cezasını çekmeli, hak yerini bulmalı: %15,1.

* Gerçekleri görmek için daha fazla bilgiye ihtiyacım var: %9,6.

* Bu konuda herhangi bir fikrim yok: % 8,2.

Kamuoyunda “Soruşturma mı, seçim mühendisliği mi?” sorusuna halkın %45’i doğrudan “mühendislik” yanıtını verirken, %55’lik kesimin hâlâ bekleme ve değerlendirme sürecinde olduğu görülüyor. Bu tablo, toplumda oluşan kutuplaşmanın, sistemin işleyişine yönelik kısmi inancın ve sessiz çoğunluğun sessizliğine bürünmüş bir Türkiye gerçeğini yansıtıyor. Ekonomik beklentiler, güvenlik kaygıları ve siyasal istikrarsızlıktan duyulan endişe nedeniyle “bekle-gör” stratejisini benimseyen geniş bir kesim, bu süreçte geçmişte olduğu gibi yine sağduyulu bir duruş sergiliyor. Bugün Türkiye, hem iç hukuk mekanizmalarının sağlıklı ve şeffaf şekilde işlemesi hem de ekonomik bağımsızlığını pekiştirmesi açısından kritik bir dönemeçten geçiyor. Borsa, döviz ve faiz hareketliliği yalnızca iç ekonomik dinamiklerin değil; aynı zamanda dış müdahale çabalarının da etkisiyle şekillenmeye devam ediyor. Ekonomik göstergeleri okurken, sadece sayılara değil, bu sayıları etkileyen siyasi ve küresel faktörlere de dikkatle bakmak gerekiyor. Çünkü EKO-101, ekonomiyi yalnızca rakamlarla değil; arka plandaki gerçeklerle, stratejilerle ve toplumsal reflekslerle birlikte okumayı gerektiriyor.
Bizde “yol planladığın yere değil, yazıldığı yere gider.”
#Ekrem İmamoğlu
#Yolsuzluk
#Özgür Bayram Soylu
#İBB
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://firebasestorage.googleapis.com/v0/b/earnest-radio-636.appspot.com/o/profiles%2F5hpylR9ntoZNuO8ReciFvtKEVA33.png?alt=media&token=60617df3-3a7e-4847-9d54-1bec81e8df03
yamtar

Ekrem üçüncü bin yılın hırsızları arasına girdi.

1 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/AGNmyxb7oegFOf-NRB3JajWYH71bgjB7QZljz9eciEUq=s96-c
halil431668881

teşekkürler... çok da detay içeren ve rakamlar a dayanan bir yazı... evet tahminen yüzde 55 civarı sessiz çoğunluk mevcut... görelim mevlam neyler...

1 a önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocIJkLDvVhtf8XHSr_jXhbipbZwJkYFg0UmGIKHz2Y5GIHFhwqE=s96-c
mehmetemirb645
@halil431668881 

Çok dua edelim İnşallah insan tedirgin oluyor. Rabbim bu süreçten chp'yi rezil olmuş vaziyette çıkartsın.

1 a önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.