Dünya barut fıçısında

04:0022/01/2025, Çarşamba
G: 22/01/2025, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Dünya Ekonomik Forumu 2025 Küresel Risk Raporu önümüzdeki süreçte dünyayı “sanki terkedilmiş bir viraneyim” dizelerini mırıldanırken bulabileceğimize işaret ediyor. Raporda uluslararası toplumun parçalanma ve istikrarsız bir yapıya bürünme riski karşısında daha fazla işbirliği ve çözüm odaklı yaklaşımların gerekliliğine vurgu yapılıyor. Önce kaos çıkarıp sonra işbirliğine zorbalayan muazzam bir stratejik öngörüde bulunuyor. Kısa vadede devletler arası çatışma, aşırı hava olayları, jeoekonomik çatışma,

Dünya Ekonomik Forumu 2025 Küresel Risk Raporu önümüzdeki süreçte dünyayı “sanki terkedilmiş bir viraneyim” dizelerini mırıldanırken bulabileceğimize işaret ediyor. Raporda uluslararası toplumun parçalanma ve istikrarsız bir yapıya bürünme riski karşısında daha fazla işbirliği ve çözüm odaklı yaklaşımların gerekliliğine vurgu yapılıyor. Önce kaos çıkarıp sonra işbirliğine zorbalayan muazzam bir stratejik öngörüde bulunuyor. Kısa vadede devletler arası çatışma, aşırı hava olayları, jeoekonomik çatışma, dezenformasyon ve toplumsal kutuplaşma riskine dikkat çeken rapor, uluslararası işbirliğinin azalacağına, ulusal güvenliğin öncelikli konuma geleceğine ve insani krizlerin derinleşeceğine vurgu yapıyor.

PANDORA’NIN KUTUSU

Raporda devletlerarası silahlı çatışma en büyük risk olarak ilk sırada geliyor. Bir kere açıldığında tüm dünyaya kötülük saçma riski taşıyan pandoranın kutusu güç müdahaleleri, bölgesel çatışmalar, göç krizleri, enerji güvenliği gibi pek çok felaketi bünyesinde barındırıyor. Çatışmaların sıcak savaşın ötesinde ekonomik yaptırımları, diplomatik krizleri ve teknolojik saldırıları beraberinde getirme riski meseleye farklı bir boyut kazandırıyor. Gıda ve enerji fiyatlarının fırlamasıyla yağmalanan marketler mi dersiniz, nükleer savaş tehdidinden tüm insanlığın nasibini alması mı bilinmez ama küçük bir kıvılcımın tüm dünyayı ateşe verebileceği bir senaryo masadaki yerini koruyor. Bugün ABD-Çin gerilimi, Rusya-NATO çatışması, Ortadoğu’da yeni bir bölgesel savaş, Hindistan ile Pakistan arasındaki Keşmir sorunu, Afrika’daki kaynak savaşları, Kuzey Kore’nin mutat provokasyonları, Latin Amerika’daki sosyal çatışmaların sıcak savaşa dönme ihtimali… Küresel güç dengesinin hassas bir çizgide ilerlediği gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. Herhangi bir savaş bölgesel bir sorun olmanın ötesinde küresel tedarik zincirlerini, enerji fiyatlarını, gıda arzını ve toplumsal barışı tehdit ediyor. Göreve yeni başlayan yaramaz çocuk Trump’ın bu ateşleri büyütüp büyütmeyeceğinin belirsizliğinin gölgesinde şeytan ayrıntıda gizli kalmaya devam ediyor.

ATEŞTE DANS EDEN KAR TANELERİ
2025 Küresel Risk Raporunda yüzyılın ürün yerleştirmesi iklim değişikliğine dayalı aşırı hava olayları ikinci sırada yer alıyor. Cem Karaca'nın “sevda kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın, ökse ile sapanla, vurursun da saramazsın” mısralarındaki kırılganlığına sahip doğa ile vahşi kapitalin mücadelesi sürerken yıkıcı kasırgalar, sel olayları ve kontrolde çıkan orman yangınları çevresel kıyametin öncülleri olarak insanlığa mesaj veriyor. Gıda krizlerinden kaynak savaşlarına pek çok krizin öncü göstergesi olan çevresel etkiler dünyanın dengesini ateş çemberine doğru kaydırıyor.
Su savaşlarının Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyayı boğma riski, iklim mültecilerinin Avrupa kapılarına dayanarak kitlesel göç ihtimali, insanların kırsal bölgelere göç etme arzuları, iklim değişikliği geleceğin bir sorunu olmaktan öte bugünün en büyük meydan okumalarından biri haline getiriyor.
GÖRÜNMEYEN SAVAŞ ALANLARI

Raporda üçüncü sırayı alan jeoekonomik çatışma görünenin altındaki görünmez savaş alanını temsil ediyor. Ekonomik yaptırımlar, tedarik zincir sorunları, moda deyimiyle ticaret savaşları, stratejik kaynakların kontrolü konularında yaşanacak mücadelelere dair önemli ipuçları veriyor. Olası jeoekonomik çatışmanın ortaya çıkaracağı işsizlik, gıda ve enerji fiyat patlamaları ve ekonomik gerilimler yeni bir “Büyük Buhran”ı çağrıştırıyor. Küresel ekonomik durgunluk, bölgesel dengesizliklerin artışı, teknolojik bölünme, jeoekonomik dinamiklerin küresel istikrar için kritik bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor. ABD-Çin Rekabeti, Rusya-Ukrayna Savaşı, AB-Brexit Süreci, ABD-İran Yaptırımları görünmeyen savaş alanlarının görünen yüzü olarak modern dünyanın ekonomik, siyasi ve teknolojik dengelerini yeniden şekillendiren önemli risk unsurları olarak tarihteki yerlerini koruyorlar.

KUMDAN KALE
2025 Küresel Risk Raporunda yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon, toplumsal kutuplaşma, ekonomik düşüş, ekonomik fırsat eksikliği veya işsizlik, dünya sistemlerinde kritik değişiklikler, insan hakları ve sivil özgürlüklerin erozyonu, eşitsizlik gibi riskler çözülmesi gereken diğer temel problemler olarak yer alıyor. Dijital platformlar, dezenformasyonun savaş alanı haline gelmiş olması, resesyon riskleri ve iş kayıpları, siber saldırılar ve teknolojik altyapılardaki kırılganlıklar, insan haklarının hiçe sayıldığı otoriter rejimlerin hız kazanıyor olması küresel çöküşün nasıl bir domino etkisi ortaya çıkarabileceğini gösteriyor.
Dijital dumanlar ile dünyaya yayılan dezenformasyon riski, insanlar arasına örülen görünmez duvarlar ile inşa edilen toplumsal kutuplaşmalar, en ufak bir dalga ile yerle bir edilme riski ile karşı karşıya kumdan ekonomik kaleler dünyanın diken üstünde dengede olduğuna işaret ediyor.
Kırılgan bir gelecek ile karşı karşıya olan yeni dünya teknolojik tetikçilere karşı hazırlıklı mı ya da herhangi bir proaktif adım planı var mı orası bilinmiyor.
YIKIM MI, YENİDEN DOĞUŞ MU?
Dünya Ekonomik Forumu 2025 Küresel Risk Raporu önümüzdeki yılı karanlık bir tünel gibi gösteriyor.
Küresel eşitsizlikleri elitler arasında tartışan, somut çözümler üretmektense daha çok laf kalabalığı yapan, büyük şirketlerin gölgesinde tarafsızlık vaat eden, eylem ve söylemleri arasında çelişki yumağı oluşan, kurumsal çıkarların baskınlığı ve kapsayıcılık eksikliği bulunan bir Forum’un dile getirdikleri öngörü mü temenni mi tartışılır.
Ancak raporda yer alan riskler, yalnızca olasılık değil, aynı zamanda birer uyarı niteliği de taşıyor. Şeytanın ayrıntıda gizlendiğini unutmayarak, bu tehditlerin önünü kesmek için şimdiden harekete geçmek gerekiyor. Dünya, bu şeytanla yüzleşmeye hazır mı? Yoksa bu ayrıntılar, tüm insanlığı yutacak kadar derinleşecek mi? Eğer insanlık bu sorunları çözemezse, gelecekte bizi bekleyen tek şey, kendi ellerimizle yarattığımız kaostan başkası olmayacağa benziyor.
Bizde
“iyi sandığınız insanların çoğu eline imkân geçmemiş kötülerdir.”
#Dünya
#Ekonomi
#Su krizi
#Özgür Bayram Soylu