Yeni Şafak

Biri dünya, diğeri adaylık masasında: Menü’de ne var?

01:0012/02/2025, Çarşamba
G: 12/02/2025, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Bir yanda savunma sanayiinde yeni projeler, çok kutuplu dünya düzeninde söz sahibi olma çabası, deprem bölgesini kalkındırma hamleleri, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde etkin rol oynama arzusu, yeni bir ticaret rotası için Asya-Pasifik açılımı masası. Diğer yanda ise altılı masa hikayelerinden kalma, cumhurbaşkanlığı yardımcılığı orta oyunundan esinlenme bir akşam yemeği masası. Terörden savunma sanayiine, uluslararası iş birliklerinden enflasyonla mücadeleye kadar geniş bir menü karşısında şefin

Bir yanda savunma sanayiinde yeni projeler, çok kutuplu dünya düzeninde söz sahibi olma çabası, deprem bölgesini kalkındırma hamleleri, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde etkin rol oynama arzusu, yeni bir ticaret rotası için Asya-Pasifik açılımı masası. Diğer yanda ise altılı masa hikayelerinden kalma, cumhurbaşkanlığı yardımcılığı orta oyunundan esinlenme bir akşam yemeği masası.

Terörden savunma sanayiine, uluslararası iş birliklerinden enflasyonla mücadeleye kadar geniş bir menü karşısında şefin spesiyali “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?”. Ön seçim mi uzlaşı mı derken güçlü bir lider portresi karşısında beliren kaotik muhalefet görüntüsü. Masaya oturan herkesin menüde olmayan yemeği tercih ediyor olması, “hiç mi yok” çaresizliği, boş tabaklar, kaybolan iştahlar. Türkiye’nin makus muhalefet cephesinde kimin aşçı olacağı tartışmasının gölgesinde aç kalan çaresiz seçmenler. “Ölüm, ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben senin için yaşamayı göze almışım” dizelerine hasret epik altılı masalları.
İster sabah kahvaltısı ister akşam yemeği olsun iktidar ve muhalefetin menüleri arasındaki derin uçurum, iki tarafın strateji üretme biçimi ve hangisinin kapsamlı ve çok boyutlu bir politika setine sahip olduğu konusunda bir tat veriyor. Terör örgütüne silah bıraktırma, ABD ile yeni döneme dair uluslararası stratejik işbirlikleri, enflasyonla mücadele, nüfus artış hızının yavaşlaması gibi temel konulara dahi iç görü geliştiremeyen muhalefet cephesinde menemenin soğanlı mı yoksa soğansız mı olduğu tartışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde siyasal iktidar hem iç politikada hem de uluslararası alanda belirleyici bir aktör olarak kendisini konumlandırıyor. Muhalefet ise dar ve sınırlı çerçevede bu bütüncül politika karşısında parti içi liderlik ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesini aşabilmişe ve bir sürede aşabileceği benzemiyor. Kaşığı çok ama kazanı boş muhalefet yahnisi kısır döngüden kısır gününe doğru tam gaz ilerliyor.

TÜRKİYE’NİN ASYA AÇILIMI: YENİ BİR TİCARET ROTASI MI?

Tüm bunlar yaşanırken Türkiye, Asya bölgesiyle olan ticari ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmek için yeni bir adım atıyor. Malezya, Endonezya ve Pakistan ile artan temaslar ve düzenlenen iş forumları, bu bölgeye yönelik stratejik bir açılımın işaretleri olarak dikkat çekiyor. Şu anki ticaret hacmine baktığımızda, Türkiye’nin Malezya ile 5 milyar dolar, Endonezya ile 2 milyar dolar ve Pakistan ile 1 milyar doların üzerinde bir ticari ilişkisi bulunuyor. Ancak bu rakamlar, Asya bölgesinin dev ekonomileriyle kıyaslandığında henüz yeterli seviyeyi temsil etmiyor. Türkiye’nin hedefi, bu ülkelerle olan ekonomik bağları güçlendirerek hem ihracatını artırmak hem de karşılıklı yatırımları teşvik etmek olarak öne çıkıyor. Peki, Türkiye neden özellikle bu üç ülkeye odaklanıyor? Özellikle, Malezya ve Endonezya, Güneydoğu Asya’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden ikisi olarak dikkatleri üzerine topluyor. Bugün dijital ekonomi, altyapı ve yeşil enerji alanlarında büyük yatırımlar yapılıyor. Türkiye, bu üç ülke ile ticaretini artırarak sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir etki alanı da oluşturmayı hedefliyor.


ASYA’DA REKABET İÇİN YENİ BİR STRATEJİ ŞART

Ancak, bu hedefe ulaşmanın önünde bazı ciddi zorluklarımız da yok değil. Öncelikle, Türkiye’nin Asya ülkeleriyle olan ticaret dengesi genellikle aleyhine işliyor. Yani, bu ülkelerden yüksek katma değerli ürünler ithal ederken, ihracatta daha çok tekstil, gıda ve inşaat malzemeleri gibi sektörlere odaklanıyor. Türkiye, teknoloji ve inovasyon temelli ürünlerle bu pazarlarda yer edinmek için vizyon ve misyon belirlemeye ihtiyaç duyuyor. Bir diğer önemli zorluk ise lojistik maliyetleri olarak öne çıkıyor. Türkiye ile Asya arasındaki coğrafi uzaklık, taşımacılık ve lojistik maliyetlerini artırıyor. Türkiye’nin Çin ve Avrupa arasında bir ticaret köprüsü olma iddiası var; ancak bu iddianın gerçeğe dönüşmesi için ulaşım altyapısının daha da güçlendirilmesi gerekiyor. Orta Koridor girişimi bu noktada kritik bir rol oynuyor. Demiryolu ve deniz taşımacılığı projeleri, Türkiye’nin lojistik avantajlarını artırarak, bölgeyle daha etkin bir ticaret ilişkisi kurmasını sağlama potansiyeli taşıyor.


TİCARETİN ÖTESİNDE: TÜRKİYE’NİN STRATEJİK AÇILIMI

Türkiye’nin savunma sanayii, havacılık, müteahhitlik ve inşaat sektörleri bu pazarlarda büyük ilgi görüyor. Özellikle Türk müteahhitlik firmaları, Malezya ve Endonezya’da dev altyapı projelerine katılmayı deniyor, Türkiye’nin savunma sanayii alanında geliştirdiği İHA ve SİHA teknolojileri, bu ülkelerin ilgisini çekiyor.

Peki, Türkiye bu ilişkileri daha ileriye taşıyabilir mi? Bunun için Malezya ile mevcut Serbest Ticaret Anlaşması’nı (STA) daha kapsamlı hale getirmek ve Endonezya ile Pakistan’la yeni STA’lar imzalamak gerekiyor. Ayrıca, finans ve dijital ekonomi alanında işbirliği artırılması önem taşıyor. Asya-Pasifik bölgesindeki FinTech ve blokzincir teknolojilerine Türkiye’nin entegre olması, uzun vadede önemli bir avantaj sağlama fırsatı sunuyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin Asya açılımı, yalnızca ticaret hacmini artırmaktan çok daha büyük bir stratejik hamleyi ifade ediyor. Bu bölgeyle olan ilişkiler sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi, kültürel ve teknolojik bir dönüşümün de parçası olma özelliği taşıyor. Ancak, bu sürecin başarılı olabilmesi için planlı, dengeli ve uzun vadeli politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Eğer doğru adımlar atılırsa, Türkiye için Asya-Pasifik bölgesi yalnızca yeni bir pazar değil, küresel ticaretteki yerini güçlendirecek stratejik bir ortak haline gelme potansiyeli ile öne çıkıyor.
Bizde çok konuşan az iş yapar, az konuşan çok iş yapar.
#Ekonomi
#savunma sanayi
#Özgür Bayram Soylu
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.