Biraz da komplo teorisi

04:0027/11/2024, Çarşamba
G: 27/11/2024, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Kırmızı, siyah ve beyazın keskin tonlarıyla hazırlanmış olan The Economist dergisinin 2025 kapağı belirsizlikler, karmaşa ve derin ihtimalleri içeriyor. Derginin 2024 kapağında resmetmiş olduğu Zelenskiy-Putin siluetleri, ABD seçimlerine dair işaretler, Çin-ABD ilişkilerine dair vurguların gerçekleşmiş olması 2025 kapağının dikkat çekiciliğini iki kat daha artırıyor. 2025 kapağında yer alan dünya liderlerinin yüzleri, teknolojik simgeler, finansal işaretler ve uzay çağını çağrıştıran imgeler… Distopik

Kırmızı, siyah ve beyazın keskin tonlarıyla hazırlanmış olan The Economist dergisinin 2025 kapağı belirsizlikler, karmaşa ve derin ihtimalleri içeriyor. Derginin 2024 kapağında resmetmiş olduğu Zelenskiy-Putin siluetleri, ABD seçimlerine dair işaretler, Çin-ABD ilişkilerine dair vurguların gerçekleşmiş olması 2025 kapağının dikkat çekiciliğini iki kat daha artırıyor. 2025 kapağında yer alan dünya liderlerinin yüzleri, teknolojik simgeler, finansal işaretler ve uzay çağını çağrıştıran imgeler… Distopik bir dünya tablosu sunan kapağın her detayında insanoğlunun yaşamış olduğu ilerlemelerin yanı sıra çöküşün kıyısında olduğu izleri de tüyleri diken diken edecek bir 2025 yolculuğunu çağrıştırıyor. Bu kapak karşısında kimileri için ilerlemenin zirvesi kimileri için ise sistematik bir çöküşün başlangıcı olması beklenen 2025’e dair konuşurken biraz gerçeklik biraz da komplo teorileri arasında gidip gelmemek elde değil gibi duruyor.


KÜRESEL LİDERLİK SATRANCI

Dünya liderlerinin suretlerinin ekonomik simgeler ile aynı fotoğraf karesinde yer alması güç dengesi mi yoksa kaos mu sorusunu sorduruyor. ABD, Çin ve Rusya gibi güç merkezleri arasında var olan çekişmelerin artık arka kapılar yerine gün yüzünde yaşanıyor olması Soğuk Savaş aşamasının Hibrit Savaş aşamasına doğru geçiş yaptığına işaret ediyor. Biraz da komplo teorisi yapacak olursak, liderlerin arkasındaki görünmez ellerin küresel politikaları farklı bir zemine taşıdıkları gerçeği karşımıza çıkıyor. Dünya liderlerinin iplerinin elitist “Illuminati”, “Bilderberg Grubu” ya da “33. Derece Masonlar”… gibi isimleri değişen ama motivasyonları aynı olan grupların elinde olduğu düşüncesi yeni bir dünya düzeninin tasarlandığını fısıldıyor. Ulus devletlerin egemenliğini ortadan kaldıran, tek bir merkezi otoritenin kontrolüne sunulan Elon Musk, Jeff Bezos ve diğer teknoloji milyarderleri üzerinden “Mars kolonisi” fikri dünya kaynaklarının tükenmekte olduğunun sessiz bir itirafı niteliği taşıyor. Peki ya geri kalanlar? Belki de elitistlere göre atmosferde bırakılan bir “çöplük” olarak dünyada yaşamaya devam ediyor olacak.


UZAY YARIŞI MI, KAÇIŞ PLANI MI?

Roketler, gezegenler ve bilimsel imgeler teknolojinin sınır tanımayan hızını hatırlatıyor. 2025 itibarıyla yapay zekanın bir araçtan öte bağımsız bir karar mekanizması olabileceğinin işaret fişeği atılıyor. İnsanlığı kontrol altına almak üzere tasarlanarak dünyayı terk etme planının bir parçası olan yapay zeka yarın insanlık için en mantıklı çözümün “kendini yok etmek” olduğunu dile getirirse teknolojik dönüşüm insanlığın sonunu mu getirmiş olacak. İklim değişikliği, küresel pandemi ve salgınlar, doğal kaynakların giderek azalması, artan nüfus sonunda yaşanmaz hale gelecek dünyadan Mars kolonisi ve Ay üssü projeleri sayesinde sadece elit grupların kurtuluşu mu planlanıyor.


FİNANSAL KIYAMET: DİJİTALİN KARANLIK YÜZÜ

Kapak görselinde yer alan para birimleri ve finansal semboller ekonomik sistemin geleceğine dair soru işaretlerini beraberinde getiriyor. 2025 yılında Bitcoin başta olmak üzere kripto para birimleri özgürlüğün mü yoksa esaretin zincirinin mi müjdeleyicisi göreceğiz. Her ne kadar geleneksel bankacılık sistemine bir meydan okuma olsa da kripto para birimlerinin yükselişinin sadece bir yanılsama olduğunu düşünenlerin oranı da az değil. Bireylerin harcamalarını kontrol etmek, dijital kimlik ve sosyal kredi sistemi gibi terimlerle bireysel özgürlüklerin aza indiği, fazla karbon tüketenlere bir takım tüketim sınırlandırmalarının getirilebileceği bir tür dijital kölelikle karşılaşmamız an meselesi.


İNSANLIĞIN DNA’SI YENİDEN YAZILIYOR

Görseldeki aşı şişesi ve DNA sembolleri yeni bir pandemi ve biyoteknolojinin 2025’e damga vurup vurmayacağı sorusunu sorduruyor. DNA manipülasyonunu tüm insanlık için insan türünü bir “üst-insan” seviyesine çıkarmanın bir parçası olarak mı değerlendirmeli yoksa elit grubun kendini “ayrıcalıklı bir tür” haline getirme girişimi olarak mı? Genetik düzenlemeler ve ileri gen teknolojileri artık sadece hastalıkları iyileştirmek için değil insan türünü geliştirmek için de de kullanılmayı bekliyor.

Dahası, bu teknolojilerin askeri amaçlarla kullanılacağı iddiaları da korkutucu. Genetik olarak güçlendirilmiş süper askerler, insanlık tarihindeki savaşların dinamiklerini tamamen değiştirebilir. Kim bilir, belki de 2025’te biyolojik modifikasyonlar, sadece bilimkurgu filmlerinde değil, savaş meydanlarında karşımıza çıkar. Bu haliyle 2025, sadece gerçeklerin değil, teknoloji, genetik, uzay, finans ve ekoloji gibi alanlardaki gelişmelerin ve komplo teorilerinin de damgasını vurduğu bir yıl olabilir.

Bizde her büyük yalan, inanılır bir ayrıntıyla başlar.
#gündem
#ekonomi
#Özgür Bayram Soylu