Önceki gün yapılan Hazine bonosunun vadesi 58 gün olarak gerçekleşti. Hazine 2 ay vadeli borç bulmakta dahi zorlanmaktadır.
İç borç stokunun döndürülebilmesi için ortalama vadenin uzatılması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Kemal Derviş imzalı programın uygulanmaya başlamasından bu yana vadenin uzatılması sağlanamadığı gibi tam tersine vade gittikçe kısalmaktadır.
Vadenin kısalması, iç borç ödeme rakamlarını yoğunlaştırmakta ve itfa edilecek miktar kadar borç temin edilmesini imkansız hale getirmektedir.
Diğer taraftan, vade kısaldıkça 2001 yılı bütçesinde faiz için ayrılan ödeneğin aşılması ihtimali ortaya çıkmaktadır. Zira, 2001 yılı bütçesinde faiz ödemesine tahsis edilen 41.5 katrilyon liralık ödenek, vadenin daha uzun olacağı varsayımına göre hesaplanmıştı.
Son tahvil ihalesinde vade örneğin, 5 ay olarak tahakkuk etseydi, bu ihaleyle ilgili faiz ödemeleri 2001 yılı bütçesine değil 2002 yılı bütçesine gider olarak yazılacaktı. Hazine, Temmuz ayından sonraki ihalelerin faizlerinin 2002 yılı bütçesine dahil edileceğini tahmin ediyordu. Bu tahmin gerçekleşmedi ve 58 gün vadeli ihalenin faizleri 2001 yılı bütçesinden ödenecektir.
Bu durumda, 2001 yılı bütçesinde faiz ödemeleri için ayrılan 41.5 katrilyon liralık ödenek kafi gelmeyecektir. Bir başka ifade ile faiz ödemelerinde kullanılmak üzere ilave kaynağa ihtiyaç olacaktır.
Ne kadar ek ödenek gerekeceği, büyük oranda bundan sonraki ihalelerde ortaya çıkacak vade ve dövize endeksli borçlanmaya olan talebin yoğunluğu tarafından belirlenecektir.
Borçlanma vadesi gittikçe küçülen bir trend izlemektedir. Bu trendin tersine döneceğine dair herhangi bir işaret bulunmamaktadır. Buradan yola çıkarak önümüzdeki günlerde Hazine'nin borçlanma vadesinin kısalacağını söylemek yanlış bir tahmin olmayacaktır. Dolayısıyla 2001 bütçesinin faiz yükü daha da artacaktır.
Öngörülen gelir hedeflerine ulaşılsa dahi, borçlanma vadesinin kısalması nedeniyle faiz gideri artacak ve sonuçta bütçe açığında hedefin üzerine çıkılacaktır. Tahmin edilen 25 katrilyon liralık bütçe açığının 30 ya da 35 katrilyon liraya yükselmesi imkan dahiline girmiştir.
İhalelerde gerçekleşen faiz oranlarını da hesaba kattığımızda açığın bu rakamları da aşabileceğini söyleyebiliriz. İhalelerde ortaya çıkan faiz oranları bütçenin revizyonunda düşünülen faiz oranının bir hayli üzerinde seyretmektedir. Önümüzdeki günlerde faiz oranının ineceğine dair hiçbir işaret ve beklenti mevcut değildir.
Vadelerin kısalmasındaki kuşkusuz en belirleyici faktör Kemal Derviş ve ekibine olan güvenin tamamen kaybolmasıdır. Piyasalar Kemal Derviş'in programına inanmamaktadırlar. Vade bu nedenle kısalmaktadır ve kısalmaya devam edecektir.
Kemal Derviş'in bu işi kıvıramayacağı anlaşılmıştır.. Şu ana kadar hiçbir tahmini tutmamıştır. Doların fiyatı ve enflasyon oranlarıyla ilgili tahminlerinde çok ciddi sapmalar meydana geldiğini biliyoruz. Piyasaların ve kamuoyunun Kemal Derviş ve programına güvenmesi için bir neden bulunmamaktadır.
İç borcun döndürülmesi her geçen gün zorlaşmaktadır. Ekonomiyi yönetenlerin pes etmelerine fazla zaman kalmadı. O günden sonra olacaklar konusunda Allah bu millete yardım etsin.