Siz bu satırları okurken hepsi olmuş-bitmiş olacak ama yazılırken hiçbiri başlamamıştı bile...Salı gecesi 22:00’de TSK “pause” tuşunu devre-dışı bırakmış ve artıklar temizlenmeye başlanmış olabilir... Keza, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in Soçi buluşması da bitmiş olacak...Pek kabaca ahval şu; Suriye’de ABD ile işler bir noktaya-zor yoluyla da olsa-getirildi. Şimdi kalanın Rusya’nın bağlanması gerekiyor. Moskova’nın zorluk çıkarması durumunda işler ekşileşebilir.İç politikada
Siz bu satırları okurken hepsi olmuş-bitmiş olacak ama yazılırken hiçbiri başlamamıştı bile...
Salı gecesi 22:00’de TSK “pause” tuşunu devre-dışı bırakmış ve artıklar temizlenmeye başlanmış olabilir... Keza, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in Soçi buluşması da bitmiş olacak...
Pek kabaca ahval şu; Suriye’de ABD ile işler bir noktaya-zor yoluyla da olsa-getirildi. Şimdi kalanın Rusya’nın bağlanması gerekiyor. Moskova’nın zorluk çıkarması durumunda işler ekşileşebilir.
İç politikada ikbal arayışlarını Amerika’ya bağlayanların dahi Kremlin önüne yatak serdiği günlerden geçiyoruz. Ankara hükümeti zora düşsün de rüzgar ister doğudan ister batıdan essin fark etmiyor...
Amerika’nın bölgeye yönelik terör koridoru/GDO’lu ülke inşası aklının ne olduğu, hangi ülkelerden/dengelerden beslendiği çoktan deşifre oldu.
Peki Amerika’nın “çekilmesi” ile Rusya-Türkiye ilişkilerine nasıl bir miras bıraktığını kavrayabiliyor muyuz? Evet. Çerçevesi belli. O halde, Ankara-Moskova bağışıklığının buna ne yanıt vereceğini de kestirebilmeliyiz? İş orada...
***
Amerikan mayını haylidir orada; “Astana’nın fişi” planı, Rusya-Türkiye’nin “baş başa” kalması durumunda aralarındaki elektriğin tarafları çarpabileceği aklına yaslanıyordu.
Aynen devam ediyor. Çünkü Amerika, kimi iç ve dış gabilere kıyasla iki ülkeyi temelde bir araya getiren paydayı çabuk anladı; “Sorun ABD. Önce buradan gitmesi gerekiyor. Sonrasına bakarız”.
Boşluğun Türkiye-Rusya-İran-Şam dörtgeninde tehlikeli bir vakum yaratacağını, bunun da sigortayı attıracağını hatta böylesi bir halde Washington’ın Türkiye’nin yanında olacağını bilmemizi istiyorlar. Cumhurbaşkanı’nın Soçi öncesi İran’a yönelik, “ihanet” ifadesi içeren sözleri bu akışa eklenebilir mi? Yoksa, ABD-Rusya-Türkiye üçgeni içinden mi görülmeli?
Peki.. Rusya-Türkiye ilişkileri dengesini kaybedebilir mi?
***
Bu soruya Washington mahfillerinin verdiği yanıt; “çok mümkün”. Fırat’ın doğusunda, Menbiç/Ayn el Arab/İdlib gibi noktalarda Moskova ve Şam’la Ankara’nın anlaşmasının büyük zorluklar içerdiği, Rusya’nın Türkiye’ye Şam’ı dayatacağı, Esad’ın da bunun farkında olduğu için, çekilmeyi görür görmez Suriye topraklarında ABD’yi ve Türkiye’yi istemediğini kendisini ziyaret eden Ruslara söylediği aktarılıyor. (‘Assad receives Russian delegation’, 18/10, TASS.)
Evet, bu da var. Ama asla bu kadar değil...
***
Rusya-Türkiye ilişkilerinin momentumu kavranabiliyor mu?..
Artar bile.
Öte yandan tuzağın da bu çapa göre kurulduğunu da görmeliyiz; ABD güvenli bölgeyi kabul etti, toprak terk etmek zorunda kaldı ama Türkiye’ye bırakıldığının altını çizdi! Büyük bir alanda Türk askeri varlığı bulunuyor artık.
Dün baş başa görüşmeye girmeden iki liderin sözleri sonrası için zaten ipuçları sunuyor...
Cumhurbaşkanı: “Barış Planı Harekâtı’na bu görüşmemizin çok ciddi fırsatlar sağlayacağına inanıyorum”...
“Çok ciddi fırsatlar” ne?
Putin: “İlişkilerimizin geldiği seviyenin bölgemizdeki tüm sorunların çözülmesine yardımcı olacağını inanıyorum”...
“Gelinen seviyenin tüm sorunları çözmesi” ne demek?..
Trump’ın, “petrolü güvene aldık” açıklamasına Erdoğan-Putin görüşmesi devam ederken Rus Savunma Bakanlığı’ndan gelen, “görüşmelerin bu bölgelerin durumuna açıklık getirmesini umuyoruz” duyurusu bağlamın neresine oturuyor?..
***