Körfez’de yüksek tondan restleşmeler, Süleymani’nin ölüm yıl dönümü vesilesiyle yayılan korku, Amerika’nın bölgeye ağır bombardıman uçakları ve asker sevk etmesi, İran’ın ABD ve İsrail başta, kimi Ortadoğu ülkelerini açıktan tehdit etme serisi içinde en önemlisi, ‘Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na Uranyum’u yüzde 20 oranında zenginleştireceğini ‘tebliğ’ etmesiydi…
İran’la P5+1 ülkeleri arasındaki anlaşmadan ABD’nin çekilmesi ve yaptırımlar uygulamaya başlaması, imzası bulunan diğer ülkelerin bundan memnuniyetsizlikleriyle gelişen süreç, Süleymani ve Fahrizade suikastlarıyla birlikte İran’ın bu kararı almasına neden oldu. Üstelik, Trump’ın gitttiği ve Tahran’la daha yumuşak ilişkiler kurması beklenen Biden’ın iktidara gün saydığı dönemde…
***
2 Ocak’ta Hindistan’ın Zee News Tv kanalının internet sitesinde yayınlanan haber-analiz, kabaca; Ankara ile İslamabad arasında sınırları aşan nükleer ilişkiler bulunduğunu, Türkiye’nin Pakistan’dan nükleer silah ve taşıyacak füze teknolojisi almak istediğini, TSK ve Pakistan ordusu, Türk ve Pakistanlı bilim insanları arasında sistematik çalışmaların yürütüldüğünü, bunun tüm bölge için tehlikeli olduğunu vurgulayan ve buram buram ‘ispiyon’ kokan uzun bir içerik barındırıyor. (‘Turkey-Pakistan in top-level discussion over nuclear weapon program’, 02/01.)
Önce şunu yazmak lazım; bu çalışılmış bir metin. Ama muhtemelen yazarları tarafından değil. Belirtilen eski toplantılar, isimler ve izahlar “hazır” verilmiş. Yani yazdırılmış. (Hindistan içinde belli ki bir mahfil bu yazının paydaşı ama asıl dışarıdan katkı var. Onlar da yine bizim ‘olağan şüpheliler’!) Bunları çok gizli bilgiler sanmayın. Gerçekleştiği tarihte Türkiye’de de yazılmış, yorumlanmış gelişmeler hepsi…
Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 Eylül ayında kurduğu, “Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var. Ama benim elimde olmasın. Ben bunu kabul etmiyorum” cümleleri. Ben de dahil bir çok köşe yazarı ve uzman üzerine konuşmuş, kalem oynatmıştı. Veya Türkiye ile Pakistan arasında gerçekleşen resmî görüşmelere yapılan vurgu. Bu temasları kronolojiye oturtup sıraladığınızda bir şey varmış havası çıkar ortaya. Bu da bilinmeyen veya şaşırılacak bir durum değil. Hatta sorarsanız az bile.
Ama tuhaf olan şu…
Hindistan’dan Türkiye’yi bu denli ağır mahkûm eden haberlere alışık değiliz. Bu da bir ipucu. “Ses oradan çıkıyorsa” bizim nereye vurduğumuzu merak etmeliyiz…
***
Sinsi olan, zımnen çizilen ince kırmızı çizgi…
Bölgede kimin ağzından “nükleer” lafı çıkarsa muhatap alan ilk ülke İsrail’dir. Haliyle, İsrail-Hindistan ve İsrail-BAE ilişkisi de aynı çizginin huzursuzları haritasına dahil. Hindistan’la enerji yolları ve bizatihi petrol ilişkileri bu ülkeler için koz kıvamında.
Sonuçta, Çin-Pakistan-İran-Türkiye hattı zımnen çiziliyor ve bunun anlamı ‘ilgililere’ anımsatılıyor. Dikey hatta, Rusya-Türkiye-Azerbaycan-hatta Ermenistan çizgisi de İran’a yapıştırılıyor. Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin toparlanmaya çalışıldığını vazeden bir seri duyum içinde Bakü’nün arabuluculuk yaptığı fısıltılarını da anımsayalım.
Şimdi… Zee News haberiyle aynı gün yayınlanan Jerusalem Post-(İsrail) haberi, bu ‘ihbarın’ diğer yarısını tamamlıyor. “Türkiye’nin ABD’yi kandırma ihtimali”nden bahisle Biden yönetimine selam gönderiyor, mealen; “Ankara, ‘biz ABD’nin yanındayız, bölgede yaptığımız girişimler hep Amerika’nın yararına, Rusya’nın karşısında. İşte Suriye, Libya, Kafkaslar hatta Ukrayna’ diyor. Bunlar doğru değil. Türkiye ve Rusya bölgede beraberce ABD’yi dışlıyor” diye yazıyor.
Nihayetinde Hindistan haberi balon. Ama üfürenler ve attıkları pisliğin nev’i önemli. ‘Huzursuzlar’ ittifakının yeni propagandası böyle.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.