Kimler huzursuz oldu hemen belli oldular.. Dahası da var...
Kuala Lumpur Zirvesi, Müslüman dünyanın gelecek tahayyülünde önemli bir olay olarak tasarlandı. Bu tasarımın ardında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’in New York’taki temasları, artı, Eylül ayında Pakistan Başbakanı İmran Han’la yapılan görüşmeler var. Bir diğer deyişle Kuala Lumpur’un ardında bu üç ülke var.
Geçtiğimiz Kasım ayının sonunda bu zirvenin duyurusu bizzat Malezya Başbakanı tarafından yapıldı ve kendisiyle birlikte, Türkiye, Pakistan, Katar liderlerinin katılacağını ilan etti. İran daha ortada yoktu.
Duyuru ile beraber, İslam dünyasının taraf olduğu ne kadar çatışma/çıkar noktası var ise, bunların tarafları ile dışarıdan müdahil güçlerin dikkati buraya döndü.
Gerçekten de Kuala Lumpur zirvesinin zihin zemini; küresel kabullere itirazlara ve Müslümanların neden bir araya gel(e)mediğine ilişkin kritiklere yaslanıyor...
Yani hem dünya düzenine eleştiri hem iç eleştiri hem çağrıydı!..
***
Paniğe ilk kapılan Suudi Arabistan oldu. Kral Salman, “Bu zirve ‘İslam İşbirliği Örgütü’nün bünyesinde yapılsaydı daha iyi olurdu’ mesajını/kıskançlığını Başbakan Mahathir’e iletti. Malezya Başbakanı bunu gizli tutmadı, Kral’ın kendisine söylediklerini kamuoyuyla paylaştı.
S. Arabistan’ın rahatsızlığı o kadar aşikârdı ki, Kuala Lumpur zirvesini, “iki-üç ülke” olarak tarif etti. Oysa parmak hesabı bir tarafa, katılımcı ülkelerin “güç toplamı”, Çin, Hindistan ve ABD’nin dahi ilgisini zirveye çekmişti.
***
Zirvenin amacı şudur; ‘İslam medeniyetini canlandırılmak, Müslüman dünyasını etkileyen sorunlara yeni ve uygulanabilir çözümler bulmak, Müslüman ülkeler arasında ilişkileri tam geliştirmek, milletler-liderler-aydınlar-âlimler arasında global bir ağ oluşturulmak’...
S. Arabistan ve arkası böyle bir gündemle bütünleşemez! Gerçek bu. Riyad, yıllarca hemen tüm İslâmî örgütleri kendi ekine indirgedi. Katar, Yemen, Kaşıkçı, ABD ve İsrail ile ‘Küre Koalisyonu’ türünden garip ilişkiler kurdu.
Yine de, başta Türkiye birçok ülke itirazlarını en yüksek tondan söylese de onları dışlamadı. Ancak korkuları tarafından yönetilmeye devam ediyorlar...
***
Zirvede muhakkak altının çizilmesi gereken başlıklardan biri “ticaretin yerli para birimleri” ile yapılması teklifidir. Bu önemli. Çünkü Türkiye ile birlikte birçok büyük ülke bunu daha çok seslendiriyor. Batı/ABD hegemonyasının en büyük/muhkem kalesi burası. Şimdi bu zirvede de zikredildi.
Tüm bunlar Müslüman kavuşmasının zamanla daha büyük inisiyatif haline gelebileceğini gösteriyor.
Ancak başlangıçta her şey yolunda gitti denemez...
***
Pakistan-İmran Han, zirveye katılmaktan vazgeçti. Zirvenin hamilerinden birinin çekilmesi toplantının sağır eder fısıltısıydı! Zirve, Malezya-Türkiye-Katar-İran’ın ev sahipliğine döndü.
Can dostumuz, kardeşimiz Pakistan’da önemli gelişmeler oluyor, siyasi iktidarın atmak istediği iç adımlar var. Son zamanlarda Pakistan, Pervez Müşerref hakkında verilen idam cezası ve ordunun bu karara verdiği cevapla gündeme geldi.
Pakistan daha yakından takip edilmeyi, bölgede perde arkasında neler döndüğünün irdelenmesini hak ediyor. Suudi Arabistan’la ilişkisi, işte bahsettiğimiz idam kararının iç politikadaki anlamı, İpek Yolu’na kısmî ama önemli katkı veren yeni metronun hayata geçmesi gibi ilk bakışta bağımsız görünen gelişmelerin bilinmesi lazım.
Cumhurbaşkanı’nın bu konudaki ilk açıklamaları da İslamabad’ın zorluklarını, bir zamanlar Türkiye’yi zapt eden prangalarla mücadelesini anladığımızı gösteriyor...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.