Sayın Devlet Bahçeli’nin ilk işaretlediği yerden kazmaya başlayalım… Açılış cümlesi oydu; “Putin, yeniden devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk ziyaretini Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptı. İki ülke lideri arasında düzenlenen zirvede, ‘yeni dönemde kapsamlı stratejik işbirliği ortaklığının derinleştirilmesi’ bildirisi imzalanarak ilan edildi”… İşin başında Moskova- Pekin ilişkilerinin ulaştığı nokta, dış politika, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından neredeyse külliyen reddedildi ve-dahi ‘mümkün
İşin başında Moskova- Pekin ilişkilerinin ulaştığı nokta, dış politika, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından neredeyse külliyen reddedildi ve-dahi ‘mümkün olmadığı’ söylendi…
Bu tespitin tarihi hatta stratejik nedenleri olsa da gerçeği yansıtmadığı kısa sürede anlaşıldı, onlar tarafından da kabul edildi.
İstisnai ilişki vardı ortada ve hemen kavranılamamasını -biraz- hoş görebiliriz, çünkü ‘yeni küresel düzen arifesi’ anlaşılmamıştı. Dönüşümün dinamikleri yok kabul ediliyordu. Her nedense?..
***
Çin, Ukrayna krizinin ‘siyasi yollarla’ çözülmesini istiyor. Ancak bunun nihai amacı, dünyanın ‘yeni’ güvenlik mimarisinin ‘doğrudürüst’ şekillendirilmesidir!..
Neydi onlar? NATO’nun genişlemesi! Savaş oradan çıkmıştı. Bu anlamıyla her iki ülke, NATO’nun yani ABD’nin hırslarının dizginlenmesini temel sorun olarak tespit ediyorlar ve ‘yeni düzen’ her ne olacaksa, önce bunun durdurulmasını istiyorlar…
Zımnen, Ukrayna ve diğer/rabıtalı gerilimlerin sorumluluğunun da ABD/ Batı’ya ait olduğunu imza altına almış bulunuyorlar…
***
Kuşkusuz sirayet edecek; Batı’nın benzer adımlar atmasını sakatlayacak, örneğin Asya-Pasifik’te Ukrayna benzeri yeni deneme akılları akim kalacak.
Yaklaşımın pratikteki karşılığını Çin’in girişimlerinde izlediğimizi daha evvel paylaşmıştık; Fransa-Macaristan-Sırbistan’a yapılan ziyaretlerin, Avrupa- ABD arasında kanayanaksayan coğrafyalara bastığı aşikârdır…
Çok basittir; belli ki Çin, Avrupa’yla ilişkilerinin Atlantik ilişkilerinde ABD’nin konumunu, politikalarını zorlaştırdığını, elini tuttuğunu görüyor, buna abanıyor…
***
Çok kutupluluk veya yeni dünya düzeni denilen jeopolitik ve stratejik akışın, “ana/temel” başlığının da farkında olmak gerektir…
Genele dönersek; yapay zekâ, yeşil politikalar, dijitalizasyon, vb, dâhildir, sonunda yeni değerler manzumesi de ortaya çıkacaktır. Hepsi yeni standartlar getirecektir…
Hiç şüphe yok, burada iki satırda yazıldığı gibi basitçe değil, bol sancılı süreçlerin ardından doğacaktır. ‘Alametler’ dediğimiz hep odur…
Ukrayna, Gazze, Gürcistan, Slovakya Başbakanı’na suikast, İran Cumhurbaşkanı’nın uğradığı ‘kaza’, sürekli olarak ortaya yeni enerji-ulaşımfiber- taşıma yollarının/ hatlarının ortaya çıkması, de-dolarizasyon girişimleri, ‘güney’ kavramı, sürekli hatta zıt yönlü değişiklik gösteren ikili-çoklu işbirliği arayışları, bu yolda üst üste kurulan uluslararası kuruluşlar; Türk Devletleri Teşkilatı, Kalkınma Yolu Projesi, BRICS, ŞİÖ, UKASA, vs, yine hep bunun tezahürleridir…
***
Afrika’ya bakalım. ABD/ Batı’nın bu kıtada hızla mevzi kaybettiğini izlemiyor muyuz? Dramatik şekilde tutunmaya çalışıyorlar. Washington şimdi de Kenya’yı, ‘NATO üyesi olmayan müttefik’ ilan etti. Yani, ‘NATO üyesi kadar değerli ortak’ demek. Kenya’nın NATO’ya ihtiyacı ne ki? “Eskimolara buzdolabı satmak”tır…
Peki, ABD/Batı ne yapıyor? Vahim olan o. Ne yapacağını bilmiyor, bulamıyor. Tükenmişlik sendromudur. Şimdi öfkeliler, sonra ‘kabullenme’ dönemi başlayacak…