‘Yeni dünya’nın paylaşımı: Öfke dönemi…

04:0025/05/2024, Cumartesi
G: 25/05/2024, Cumartesi
Nedret Ersanel

Sayın Devlet Bahçeli’nin ilk işaretlediği yerden kazmaya başlayalım… Açılış cümlesi oydu; “Putin, yeniden devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk ziyaretini Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptı. İki ülke lideri arasında düzenlenen zirvede, ‘yeni dönemde kapsamlı stratejik işbirliği ortaklığının derinleştirilmesi’ bildirisi imzalanarak ilan edildi”… İşin başında Moskova- Pekin ilişkilerinin ulaştığı nokta, dış politika, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından neredeyse külliyen reddedildi ve-dahi ‘mümkün

Sayın Devlet Bahçeli’nin ilk işaretlediği yerden kazmaya başlayalım… Açılış cümlesi oydu; “Putin, yeniden devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk ziyaretini Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptı. İki ülke lideri arasında düzenlenen zirvede, ‘yeni dönemde
kapsamlı stratejik işbirliği ortaklığının derinleştirilmesi’
bildirisi imzalanarak ilan edildi”…

İşin başında Moskova- Pekin ilişkilerinin ulaştığı nokta, dış politika, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından neredeyse külliyen reddedildi ve-dahi ‘mümkün olmadığı’ söylendi…

Bu tespitin tarihi hatta stratejik nedenleri olsa da gerçeği yansıtmadığı kısa sürede anlaşıldı, onlar tarafından da kabul edildi.

İstisnai ilişki vardı ortada ve hemen kavranılamamasını -biraz- hoş görebiliriz, çünkü ‘yeni küresel düzen arifesi’ anlaşılmamıştı. Dönüşümün dinamikleri yok kabul ediliyordu. Her nedense?..

Tersine, -şu aşamada- iki süper gücün ittifakını hâlâ ‘kayıtsız-şartsız’ diye tarif edemeyiz; çok ilerlemiş/sıra dışı ilişkidir ama ‘
stratejik muğlaklık
’ içeriyor.
‘Stratejik uyum’
daha isabetli tarif olacaktır…
Sebebi daha çok Çin’e aittir. Ama mevcut konjonktürde ikincildir. Birinci sıra,
ABD-Batı’ya bakışlarıdır…

***

ABD’nin, Batı’nın kalanını da saçından sürükleyerek iki ülkeyi çevreleme planı ‘eylemlere ahenk’ getirmiştir. Nitekim Çin lideri Xi Jinping’in, “birbirimizin güncel kaygılarını anlıyoruz. Yeni dönemde Rus-Çin ortaklığının,
stratejik işbirliğinin temel direği budur”
sözlerini somuta/ sahaya indirirsek, karşılığı Ukrayna ve Tayvan’dır…

Çin, Ukrayna krizinin ‘siyasi yollarla’ çözülmesini istiyor. Ancak bunun nihai amacı, dünyanın ‘yeni’ güvenlik mimarisinin ‘doğrudürüst’ şekillendirilmesidir!..

O da ortak bildiride vurgulanıyor; “Ukrayna krizinin çözülmesi için
krizin temel nedenlerinin
ortadan kaldırılması gerekiyor”…

Neydi onlar? NATO’nun genişlemesi! Savaş oradan çıkmıştı. Bu anlamıyla her iki ülke, NATO’nun yani ABD’nin hırslarının dizginlenmesini temel sorun olarak tespit ediyorlar ve ‘yeni düzen’ her ne olacaksa, önce bunun durdurulmasını istiyorlar…

Zımnen, Ukrayna ve diğer/rabıtalı gerilimlerin sorumluluğunun da ABD/ Batı’ya ait olduğunu imza altına almış bulunuyorlar…


***

Kuşkusuz, Ukrayna muharebesinde durum daha ileri çıkarımlar yapılması konusunda iki ülkeyi teşvik ediyor; Rusya’nın savaşta pozisyon/inisiyatif üstünlüğünü kazanmış olması zaferli finale kavuşursa, mevcut
ABD merkezli sisteme ağır politik faturası olacak…

Kuşkusuz sirayet edecek; Batı’nın benzer adımlar atmasını sakatlayacak, örneğin Asya-Pasifik’te Ukrayna benzeri yeni deneme akılları akim kalacak.

Yaklaşımın pratikteki karşılığını Çin’in girişimlerinde izlediğimizi daha evvel paylaşmıştık; Fransa-Macaristan-Sırbistan’a yapılan ziyaretlerin, Avrupa- ABD arasında kanayanaksayan coğrafyalara bastığı aşikârdır…

Çok basittir; belli ki Çin, Avrupa’yla ilişkilerinin Atlantik ilişkilerinde ABD’nin konumunu, politikalarını zorlaştırdığını, elini tuttuğunu görüyor, buna abanıyor…


***

Çok kutupluluk veya yeni dünya düzeni denilen jeopolitik ve stratejik akışın, “ana/temel” başlığının da farkında olmak gerektir…

Yeni düzen;
yeni ekonomi, yeni para
demektir. Askeri başlangıçları/ girişimleri, yeni siyaset takip edecek, sonucunda da, “
yeni paylaşım
” ortaya çıkacaktır…
Odağı kaçırmayalım; küresel ekonomi konuşulurken bir ülkenin iktisadı talidir,
o ülkenin dünya ticaretindeki rolü konuşulur
. ‘Çin bu bağlamda kendini nerede görüyor’ türünden sorular önemlidir. Veya Amerika ve Avrupa’nın getirdiği yaptırımlar neye yaramaktadır? (ABD bunları gerçekten takip edebiliyor mu!) Yine Çin’in Amerikan tahvillerini boşaltıp, altın almaya başlaması ne demektir?
Benzer soru Türkiye’nin ekonomi-politiği için de tekrarlanabilir; Sayın Mehmet Şimşek’in “bıraksaydık vatandaşlarımız milyarlarca dolarlık altın ithal edecekti” açıklamasıyla, ‘Türkiye devlet olarak altın alımında yüzlerce ülke arasında kaçıncı sırada’ sorusu arasındaki
fark
nedir’ gibi…

Genele dönersek; yapay zekâ, yeşil politikalar, dijitalizasyon, vb, dâhildir, sonunda yeni değerler manzumesi de ortaya çıkacaktır. Hepsi yeni standartlar getirecektir…

Hiç şüphe yok, burada iki satırda yazıldığı gibi basitçe değil, bol sancılı süreçlerin ardından doğacaktır. ‘Alametler’ dediğimiz hep odur…

Ukrayna, Gazze, Gürcistan, Slovakya Başbakanı’na suikast, İran Cumhurbaşkanı’nın uğradığı ‘kaza’, sürekli olarak ortaya yeni enerji-ulaşımfiber- taşıma yollarının/ hatlarının ortaya çıkması, de-dolarizasyon girişimleri, ‘güney’ kavramı, sürekli hatta zıt yönlü değişiklik gösteren ikili-çoklu işbirliği arayışları, bu yolda üst üste kurulan uluslararası kuruluşlar; Türk Devletleri Teşkilatı, Kalkınma Yolu Projesi, BRICS, ŞİÖ, UKASA, vs, yine hep bunun tezahürleridir…


***

Aynı nedenle
yakın vadeli belirleyici/kılavuz olaylar takvimi
çıkardık; birincisi işte bu buluşmaydı; Putin-Xi Jinping zirvesi. Ardından, ABD Başkanlık seçimleri. Şimdi buna erkene alınan İngiltere seçimlerini de (Temmuz) ilave edebiliriz. Ha keza, Avrupa Parlamentosu seçimleri (Haziran), Ukrayna savaşının neticesi gibi…

Afrika’ya bakalım. ABD/ Batı’nın bu kıtada hızla mevzi kaybettiğini izlemiyor muyuz? Dramatik şekilde tutunmaya çalışıyorlar. Washington şimdi de Kenya’yı, ‘NATO üyesi olmayan müttefik’ ilan etti. Yani, ‘NATO üyesi kadar değerli ortak’ demek. Kenya’nın NATO’ya ihtiyacı ne ki? “Eskimolara buzdolabı satmak”tır…

Sonuç olarak
Rusya ve Çin yeni düzene eşgüdümle alan açıyorlar.
Sürekli ‘çok kutupluluk’ vurgusu odur.

Peki, ABD/Batı ne yapıyor? Vahim olan o. Ne yapacağını bilmiyor, bulamıyor. Tükenmişlik sendromudur. Şimdi öfkeliler, sonra ‘kabullenme’ dönemi başlayacak…

#politika
#Dünya
#ABD
#Batı