Buğday anlaşmasına ABD’nin ne dediğini anımsayalım; ‘Türkiye’nin ev sahipliğinde imzalanan Tahıl Sevkiyatı Anlaşması’nı memnuniyetle karşılıyoruz, BM ve Türkiye’nin çabalarını takdir ediyoruz”…
Yalan tabii. Hele memnuniyet, Türkiye’yi takdir etme falan, büyük palavra…
Samimi değiller; çünkü tahıl mutabakatının
daha büyük bir barış anlaşmasına yol açma ihtimalinden ödleri patlıyor.
Samimi değiller çünkü, her gün daha çok ve daha gelişmiş silahı Ukrayna’ya boca ediyorlar…
Samimi değiller çünkü, etkisiz hale getirilen PKK teröristleri için resmi kurumlarından (CENTCOM) taziye yayınlıyorlar. ‘Kritik elemanlardı’ diye vahlanarak.
‘Kritik’ demek, ‘benim adamlarımı öldürüyorsun’ demek!
Aslında orada bir kronoloji var; şu sıralar bize baktıklarında Astana Zirvesi’ni görüyorlar. Türkiye-Rusya-İran’ın bir ağızdan, ‘buradan çek git’ dediğini duyuyorlar, bir evvel okumuştunuz…
Sonra CENTCOM’un dört yıldızlı generali Suriye’de terörist YPG’nin elebaşını ziyaret etti. Ardından Türkiye, ‘kritikleri’ ‘etkisiz hale getirdi’. Sonra da ‘taziye’ geldi. Yani, Türkiye-ABD karşılıklı konuşuyor. ‘Bu hangi dil’ derseniz, ‘anladıkları dil’…
Devamında, ‘The New York Times’ bir analiz yayınladı. ABD’nin Türkiye’ye karşı ‘gerçek hissiyatı’ diyebiliriz…
“Erdoğan, Biden için baş ağrısı olmaya devam ediyor. Bu durum, Ankara’nın Batı’nın gündemiyle çelişen ve
Beyaz Saray’ı çıldırtan politikalarından kaynaklanıyor”…
‘Çıldırma’yı anlayalım; Washington’u delirten, sadece Ankara’nın politikaları değil. Onların kafasında biz hâlâ ‘küçük Amerika’ olduğumuz için, asıl delirdikleri, “buna cüret edebiliyor” olmamız!
Bizi zaten dinlemiyorlar, gördüklerine inanmıyorlar, makûl insanların ikazlarına, nasihatlerine sağırlaşıyorlar. Hadi Türkiye’ye körler, eski ile farkı göremiyorlar, kendilerinin nasıl bu kadar farkında değiller?
Çıldırmalarının yarısı Ankara ise diğer yarısı kendileri,
çünkü ellerinden bir şey gelemiyor!
‘Gelemiyor’u sindiremiyorlar…
“Bugün Washington’a yapılacak bir gezi, felaket mahalline yapılan bir ziyaret gibi görünebilir. Demokratlar iktidara gelişlerinden
sadece bir buçuk yıl sonra siyasi yıkımla karşı karşıyalar. Beceriksizlik, iç bölünmeler, ABD siyasetinin yapıları ve düşmanlarının acımasızlığı, yalnızca Biden yönetiminin geleceğini değil, cumhuriyetin kendisini de tehlikeye attı.
Mevcut düzenin yıpranması her düzeyde görülebilir.
Joe Biden, Putin’e karşı NATO müttefiklerini bir araya getirdi ancak
onlarca yıl boyunca yanlış yönlendirilmiş ABD jeopolitiğinin verdiği zarar geri döndürülemez…
Ukrayna’daki savaşın ekonomik yansımaları, zayıflamış yönetim kurumlarını çöküş noktasına itecek. Washington yurtdışında ‘otokrasilere karşı demokrasileri’ ikna etmeye çalışırken, ABD’nin kendi liberal rejiminin temel direkleri sallanıyor.”
(‘Why Joe Biden failed’, 20/07, A. Tooze, The New Statesman.)
Bu türden yetkin/saygın imzaların makaleleri çok ABD’de. Demek sona doğru bir iyilik hali hissettiklerinden, bakmaya ihtiyaç duymuyorlar…
Rus-İsrail ilişkilerinin bozulması bize yarar mı?
Olayı ‘haber diline’ indirdiğinizde pek anlaşılmıyor…
“Moskova, Rusya’da faaliyet gösteren ‘Yahudi Ajansı’nı kapattı”…
Bu kadarcık cümle aslında,
Avrupa-Ortadoğu-Kafkaslar-Batı Asya
miğferinde devam eden çözülmelerden bir tanesine daha işaret ediyor…
İsrail Başbakanı da aynı fikirde; “iki ülke ilişkilerini etkileyecek ciddi bir olay”…
Ajans (JAFI), dünyanın her yerindeki Yahudilerin İsrail’e göç etmelerini teşvik amacını güdüyor. Göç meselesi İsrail ve ABD Yahudileri için hayatidir.
Moskova ve Tel Aviv her zaman ilişkilerini korumaya özen gösterdiler. Çünkü çıkar kümeleri büyüktür. Şimdi ne oldu da, mevcut bağı koparacak güçte bir kriz ortaya çıktı?
Ajans elbette İsrail devletiyle bağlantılı. ABD’yle de açık bağları var.
Rusya bu çapta siyasi sonuçlar üretme kapasitesine sahip bir kararı, “yakalamadan” vermez.
İsrail, Kasım başında seçime gidiyor ve karar hükümeti küresel Yahudi diasporasının gözünde ‘gömüyor’!
konu Ukrayna savaşı ile de derinden bağlantılı. Bilindiği gibi Ukrayna’da on binlerce Yahudi var. Biri de Kiev’de oturuyor.
Bunlar, Rusya’daki Yahudi varlığıyla-ki, onların sayısı da 150 binin üzerindedir-yakınlar, akrabalık bağına sahipler.
krizi büyüten iddialardan biri;
CIA-MOSSAD-Rusya Yahudileri ve Ukrayna Yahudileri
arasındaki networktür. İsrail’in Ukrayna’da ‘görece tarafsız’ tutumdan Kiev’in yanına geçişi de göz ardı edilemez.
, İsrail’den bir hukukçu heyetinin Rusya’ya gideceği haberi, Moskova’nın “yakaladığı” konusunda fikir verebilir!
Rusya-İsrail ilişkilerinin bozulması;
Biden ziyaretiyle Ortadoğu’da kurulmaya çalışılan ‘yeni NATO’ denklemlerini yaralar.
Bölgede yeni bir jeo-politiğin doğum sancıları yaşanırken böylesi kırılma dönüştücü olur.
ABD’nin, Çin-Rusya karşıtı cephesi gedik verir.
Suriye’ye yönelik İsrail operasyonları üzerine somut sonuçlar ortaya çıkar.
Cidde toplantıları ile Astana Zirvesi Batı tarafından zıt kutuplara yerleştirilmek isteniyordu. Rusya-Türkiye-İran göze daha çok batmaya başlar.
Yekûna baktığımızda, İsrail’deki Rus Yahudileri de eklendiğinde (!), İsrail daha çok kaybeder.
Ankara-Tel Aviv ilişkileri dış etkiye daha açık hale gelir.
Tel Aviv’in, Suriye-Irak-İran ve
yı ‘anladığını’ biliyoruz. Türkiye’ye daha özenli davranmalılar!
İşte.. Gazetelerde bir paragraf yer bulan haberin perde arkasında bu kadar geniş dünyalar yatıyor.