Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias ile -ki siz ‘Niko’ diye çağırabilirsiniz- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun basın toplantısında ortaya çıkan kriz, iki ülke arasındaki kadim anlaşmazlıklardan kaynaklanmıyor. Elbette o mirasın bir tezahürü var ama iş, son dönem bölgede kurulan büyük mevzilerden Yunanistan’ın kendi payına çıkardığı sırt yaslamalarda…Önce şunu söyleyelim, Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın bu ziyaretin öncesinde, “uzun süredir görüşemedik, buluşalım” yaklaşımı,Atina’nın Ankara’ya gelirken
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias ile -ki siz ‘Niko’ diye çağırabilirsiniz- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun basın toplantısında ortaya çıkan kriz, iki ülke arasındaki kadim anlaşmazlıklardan kaynaklanmıyor. Elbette o mirasın bir tezahürü var ama iş, son dönem bölgede kurulan büyük mevzilerden Yunanistan’ın kendi payına çıkardığı sırt yaslamalarda…
Yunanistan bu ziyarete ayaklarını sürüyerek, zoraki geldi. ‘Zoraki’ şu; Türkiye ve Yunanistan’ın aralarındaki sorunların bir defada -ilişkileri zehirleyen üçüncü taraflar hiç olmasa dahi- çözülmesi zaten kolay değil. Üstelik Yunanistan 3’üncü taraflardan memnun. Ama anlaşmazlıkları derinleştirmemek, krizlere/kırılmalara yükseltmeden yönetmek konusunda Avrupa Birliği ve ABD’den gelen telkin ve teşvikler vardı…
Kuşkusuz bu teşvikler, “iki komşu mutlu-mesut yaşasınlar” türünden pembe beklentilerden gelmiyor. Üst neden, Rusya’nın etrafında kurulmaya çalışılan düzeneğin mevzileri arasında uyumsuzluk -hele şu sıralar- yaşanmaması. Ukrayna-Balkanlar-Karadeniz-Kafkasya çizgisinde bir stres parantez oluşturmaya çalışan NATO ve AB, Atina ile Ankara’nın dalaşmasını istemiyor.
AB-Türkiye arasında son dönemde pozitif gündem ve yönde gelişen ilişkilerin bir boyutu bu. Tarafları birbirine mecbur bırakan, mesela göç politikaları gibi bölgesel sorunlar da var ama nihayetinde Türkiye’nin Batı içindeki görevlerine sadık kalması ana zemin.
Zoraki ziyaretin birincil nedeni bu ama hayat o kadar basit değil…
***
ABD’nin Yunanistan’a yaptığı anormal yığınak, Biden’la Atina arasındaki aşk, AB’nin Yunanistan’ın tüm şımarıklıklarını sineye çekmesi, bunun yanında Akdeniz’de, özellikle Libya’da yaşadığı hayal kırıklıkları, perşembe günü yaşanan krizin Yunan zihin altının yanlış yönlendirilmesini, nihayet Yunan iç siyasetine ve kamuoyuna oynama çiğliğini meydana çıkardı…
Yunanistan’ın basın toplantısında AB’nin üzerine basarak yükseldiği üstenci dil bunun açık delili. Yunan tarafının, AB en üst yönetici kadrosunun kısa süre önce yaptığı Türkiye ziyaretini de anlamadığı ortaya çıkıyor. Kaldı ki, AB’yi kendi başına istediği yöne sürükleme gücü bulunan Almanya’nın bile ne kadar AB olduğu tartışılırken, Yunanistan’ın Avrupa adına konuşması ayrıca mizah malzemesi…
Yunanistan, Rusya-ABD ilişkilerinde son üç günde gelişen sürecin dinamiklerini de anlamamış görünüyor. Amerika’nın, Rusya ile sorun istemeyen Almanya’nın karşısında, örneğin Kuzey Akım-2 anlaşmazlığında açıkça geri adım atması, Biden-Trump görüşmesi, randevulaşmaları, Washington’un 10 Rus diplomatını ‘istenmeyen kişi’ ilan etmesine rağmen, bizzat Biden’ın ağzından, “Rusya’ya yaptırımlar konusunda daha ileri gidebilirdim. Bunun yerine orantılı olmayı tercih ettim” açıklamasının, nihayet Karadeniz’e geçirmek için Türkiye’den izin aldığı iki savaş gemisini çekmesi, Beyaz Saray’ın Rusya karşısında da esnediği anlamına geliyor.
***
Yunanistan Dışişleri Bakanı, politik kariyerindeki popülaritesinin önemli bölümünü şahin görüntüsü ile yapmış bir siyasi figür. Eğer bu hamlığı iç politik konumunu pekiştirmeye yatırım için yaptıysa, diplomasiyi küçültmüş demektir. Buradan Yunanistan asla başarı çıkaramaz…
AB, son beş toplantısında Türkiye karşıtı, yaptırımlar dâhil tutumunu frenledi. Yunanistan’ın büyük harita gibi bunu da göremiyor olması garip. Ancak birçok yorumcu o kadar şaşırtıcı bulmuyor. Diplomasiyi küçülten bir ülkenin körlüğünü sürpriz saymıyorlar. “Yunanistan bu kadardır” diyorlar…
Eğer gerçekleşirse, Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin basın toplantısı seyretmeye değer olabilir!..