Yeni Şafak

İsrail, ‘cehennemin kapılarını’ içeriden kapatıyor…

01:0019/03/2025, Çarşamba
G: 19/03/2025, Çarşamba
Nedret Ersanel

İsrail’in soykırıma dönüşü, ateşkesi bozması sürpriz mi? ‘Onlara’ güvenilmeyeceğini herkes biliyordu. Türkiye zaten kapılmadı ateşkesin büyüsüne ve her seferinde, “temkinli iyimserlikle” bile değil, “temkinle” yaklaştı… Yine herhangi Amerikan yönetimi, dünyanın geri kalanına insan gibi davransa bile (!), iş İsrail’e geldiğinde ‘seri katile’ dönüşeceğini de herkes biliyor. Hatta, Demokrat veya Cumhuriyetçi fark etmez, Washington’da, Beyaz Saray’da, Tel Aviv politikalarının Amerikan politikalarını

İsrail’in soykırıma dönüşü, ateşkesi bozması sürpriz mi? ‘Onlara’ güvenilmeyeceğini herkes biliyordu. Türkiye zaten kapılmadı ateşkesin büyüsüne ve her seferinde, “temkinli iyimserlikle” bile değil, “temkinle” yaklaştı…

Yine herhangi Amerikan yönetimi, dünyanın geri kalanına insan gibi davransa bile (!), iş İsrail’e geldiğinde ‘seri katile’ dönüşeceğini de herkes biliyor. Hatta, Demokrat veya Cumhuriyetçi fark etmez, Washington’da, Beyaz Saray’da, Tel Aviv politikalarının Amerikan politikalarını hep zora soktuğu, ayak bağı olduğu söylenip dursa bile…

Trump yönetimi de, yakın günler dahil son bir aydır, ateşkesin kırılabileceğini ve İsrail’in yeniden saldırabileceğini-olumlayan bir dille-alenen söyledi…

İkisi arasında tek fark şu olabilir; İsrail/Netanyahu, “sonuna kadar” gidilmesini politika olarak benimsiyor ve bu bakışın hem iç dengeler hem bölge planlarına yönelik ayakları var. Ama Filistin/Gazze/Hamas’ın tamamen yok edilmesi için herhangi sınırı bulunmuyor, tersine, açık isteği, hırsı bulunuyor. Kudurmuşluk da sayabilirsiniz…

Trump yönetimi ise “soykırımı”, bölgenin kendi planlarına göre düzenlenmesi ve bir noktada Filistin’in hal edilip/aradan çıkarılıp, İsrail’i güvene alıp, ‘işine’ bakmanın, ‘kolay yolun’ aracı sayıyor…
Sonuç olarak “ateşkesin başladığı an” ile şu an arasında fark bulunmuyor. Kısa vadeli herhangi ve kesin çözüm de bulunmuyor. Tek yol savaş; dünyanın mevcut gerçekleri doğrultusunda onu yapabilecek ülke bulunmuyor. Bu yüzden, “sıkışmışlık, çaresizlik” hali herkesi yeniden kuşatıyor…

***

Soykırıma dönüşün zamanlamasına da bakalım…

İsrail’in tasmasının boşalmasının hemen öncesinde, Yemen’e yönelik gerçekleşen Amerikan saldırısı, yukarıda kısaca bahsettiğimiz planın-sürecin bir parçası. Yemen aynı zamanda İran demek ve Tahran konusunun Amerika’nın kendi özelinde ayrı yeri var. İran pek iyi bilindiği gibi İsrail sızlanmalarının sabit ayağı. Her ne kadar Körfez/Arap ülkeleri de Filistin konusunda hep ezik profil çiziyor; iç korkuları ve imajları nedeniyle İsrail’le ilişkilerde bu sorunun aşılması masasında hep ‘pazarlık payı’ bırakıyorlar. Dünyaya karşı İsrail’le ilişkileri düzeltmeyi Filistin sorununun çözülmesine bağlıyorlar ama aynı zamanda Netanyahu ve ABD yönetimine manevra alanı ve zaman kredisi açıyorlar…
Nihayet artık Suriye de İsrail için büyük probleme/korkuya dönüşmüş durumda. Bu ülkenin Türkiye ile ilişkileri tırnak kemirtiyor. Açık açık söyledikleri üzere, Şam’da Türkiye yerine İran’ın olması dahi onlar için ehven-i şer. Başka herhangi bir tehdit/riskten daha fazla Türkiye kaygı yaratıyor İsrail’de. Bu yüzden, son dönemde Suriye’de yaşanan iç kıpırdanmaların kaynağı hakkında da fazla şüphe bulunmuyor…
Hem İran hem Suriye özeli, Rusya’yı farklı boyutta yeniden oyuna dahil ediyor; Ukrayna’da kör-topal bir barış sürecinin gelişmesi, Moskova-Washington ilişkilerine ılıman iklim getirmeye başladığından, İsrail-Rusya ilişkileri de bundan etkileniyor ve Şam yönetiminin el değiştirmesinden evvel kısmi çatlaklar yaşayan iki ülke ilişkileri tamir ediliyor…

Yani İsrail açısından Suriye’de Rusya’nın bir şekilde bulunmaya devam etmesi, ilaveten, İran’ın dahi “makûl” ölçülerde yaşam bulması, Türkiye’nin nüfuzunu ve Şam’ın gelişen gücünün sulandırılması anlamına geliyor…

***

Bir başka sorunlu alan ise; uluslararası kurum/kuruluşlarda yaşanan erimenin, “sabırla ve zamana dayanarak”-adaletin olmasa bile-hukukun yerini bulması girişimlerinin, Trump yönetimi ile birlikte çökme noktasına gelmesi. İsrail katliamlarına yönelik küresel itirazların ve uluslararası mahkemelerde takip edilen insanlık davalarının takibini içinden çıkılmaz hale sürüklüyor…

ABD’nin, Biden döneminde İsrail’i yeren ve buna karşı girişimlerde bulunan ülkelerin ve sosyal direnişlerin/etkinliklerin “cezalandırılması” politikası da devreye girmiş bulunuyor. Örneğin, UCM’nde öncü rol oynayan Güney Afrika’ya getirilen yaptırımlar ve İsrail politikalarını protesto eden kimi üniversitelerin ödeneklerinin kesilmesi de Tel Aviv ve yöneticilerini yeren/kısıtlayan girişimlere parmak sallıyor…

***

Beyaz Saray açıklamaları da saklamadan gösteriyor ki, Trump yönetimi de İsrail’e açık destek veriyor ve bunu yapmaktan da herhangi çekince/utanma duymuyor. Zaten Filistin halkına ve dünyaya, “oraya dönmelerine gerek yok, orada sadece ölüm var” demiş, “ölümün/öldürenin kim olduğunu” gizli özneye saklamıştı. Böylece “kalıcı ateşkes” de ölüm sonrasına ertelenmiş bulunuyor…
“Aşamalı ateşkes” sürecinin Filistin ve Gazze için hazırlanan İsrail ve Amerikan planının merhalesi olduğu da açıktır; ne yazık ki yine ümit vaat etmiyor ve ancak “sorunun yok edilmesi”ne odaklanmış bulunuyor. Filistin’in kayıt altına alınmış haklarıyla, devlet statüsü üzerine yakın geleceğe dair ışık henüz görünmüyor…

Ankara’nın tavrında değişiklik zaten yok; “Filistin halkının yanında duruyoruz”. Ancak Dışişleri’nin, “soykırım politikasında yeni aşama” ve “küresel düzeyde barış ve istikrar arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemde” ifadelerinin üzerinde, gelecek-kestirimi adına durmak gerekiyor…

İlki aşikâr ama ikincisi Trump yönetimine mesaj sayılabilir. Hem bölgenin istikrarı hem tahrik ettiği “şiddet sarmalı”, Trump yönetiminin aklındaki bölge tasavvurunu zora sokacağı “nasihatı” veriliyor…

İsrail ve Amerika, istedikleri olmazsa hep ‘cehennem kapılarının’ açılacağı tehdidini savuruyor. Ruhlarını satmamış olsalardı, o kapıların üzerlerine ağır ağır kapandığını görebilirlerdi...

#İsrail
#Ortadoğu
#Soykırım
#Nedret Ersanel
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

https://lh3.googleusercontent.com/a/AATXAJzhcpcmyNNgA_oU1fhxznbcXE4roD-cCvQhRWfX=s96-c
kudbu55626

Yazı, başlığının tefsiri olmuş. Son cümle: Ruhlarını satmamış olsalardı, o kapıların üzerlerine ağır ağır kapandığını görebilirlerdi... ise genel tekrar ve özet. İsteyen kehanet isteyen tehdit sayabilir.

https://lh3.googleusercontent.com/a-/AOh14GgYAKSzaYhoO-WJTr73aABRtpIylJybTLaDXfwjnQ=s96-c
1
6 g önce
kalp

"İsrail ve Amerika, istedikleri olmazsa hep ‘cehennem kapılarının’ açılacağı tehdidini savuruyor. Ruhlarını satmamış olsalardı, o kapıların üzerlerine ağır ağır kapandığını görebilirlerdi..."

https://lh3.googleusercontent.com/a-/AOh14GgYAKSzaYhoO-WJTr73aABRtpIylJybTLaDXfwjnQ=s96-c
https://lh3.googleusercontent.com/a/AEdFTp59AI2KXJyXJY7WMu8pu6QvcUiZVEkkWwEhLEzr=s96-c
2
6 g önce
m92hfvzfmq82102

“Dünyanın mevcut gerçekleri” uzmanların çok iyi anladığı, bizim ise çok iyi anlamadığımız şeydir. Nasrettin hoca istikametini gerçeklere ters binerek korumuştu.kendisini çaresiz hissettiğini hiç sanmıyorum.

https://lh3.googleusercontent.com/a-/AOh14GgYAKSzaYhoO-WJTr73aABRtpIylJybTLaDXfwjnQ=s96-c
1
6 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLwLEITLa8p0v2RbLBZyulonntCOeFj9G7oN7gXdqtJ=s96-c
mustafa.eraslan10181

Güzel bir yazı. İçeriği çok ağır ve hüzünlü olmasına rağmen

https://lh4.googleusercontent.com/-DVRiT3g34p8/AAAAAAAAAAI/AAAAAAAAAAA/AMZuucl9jaT7KwPo-2xtA9sBkqxAiNui5Q/s96-c/photo.jpg
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocKI8JgAWbe3abusEvIvFIExxyq5hSl29-Dm4mMUfoVeiTOUcw=s96-c
4
7 g önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.