Gündemi olduğu gibi bunların üzerine yıkmak, üzerinize ateş edildiğinde tabancanın balistiğini tartışmaktır. Katil belliyken buna kapıldığınızda, “ateş edeni ve nedeni” kamufle eden yapıya dönüşür, patinaja sürükler.
‘Katile ne yapacaksınız’?..
Soru odur…
‘Pratikler’ denilen de ‘katile yapılacaklardır’…
Önce yerli basın-yayın organlarının, akademisyenlerin, tartışma programlarının, kimi eski diplomatların meseleyi ele alışlarını yola doğru itekleyelim…
***
“ABD tarafında Türkiye’nin Batı dünyasına dönük stratejik aidiyeti, müttefik olarak kimliği konusunda farklı tercihler taşıdığı gibi bir algı ortaya çıkmıştır”…
Mesele budur. Esasen algı da değildir. ABD’nin davranışları öyle olduğunu gösteriyor. Bakarsanız cümlenin bir devamı da olmak lazımdır; Ankara tarafında ABD’nin dostumuz mu düşmanımız olduğu yönünde bir ‘algının’ olup olmadığı. Bu değerlendirmeyi zorlayan şartlar son 5-7 yıl içinde Türkiye’nin tecrübe ettiği olaylarla somutlanmıştır…
Şu kadar basit denklemi kuramıyoruz; Tüm başkan adayları sözde Ermeni soykırımını tanımaya söz verdiler. Oval Ofis’e girdikten sonra geri çekildiler. Çünkü Türkiye Batı ittifak sistemi için stratejik açıdan vazgeçilmez sayılıyordu. Peki şimdi?..
ABD ve Türkiye’nin hazirandaki NATO toplantısında “boşanma” ihtimali bulunduğunu, dışarıya yansıtılmasa bile “şiddetli geçimsizliğin” son aşamasında olunduğu bilinmeli.
Bu şimdiye kadar Batı dünyasının karşılaştığı, küresel jeopolitiğe ağır etkileri olacak çapta yırtılma riskidir. Bu ‘yeni dünya’ olasılığı karşısında, “dava açılır mı, açılırsa neler yapılabilir, BM ne der” konuşmalarını üstelik birbirimize yapmak, kilisede meleklerin cinsiyetini tartışmaya benzer. Biden’ın açıklamasındaki “Constantinople” da odur işte. Daha da atlarsanız, ‘Kürtlere de soykırım yaptınız’ derler…
***
“Eski dünya, eski Amerika, eski Türkiye yok artık” tezinin doğruluğuna inanıyorsanız –ki, evet öyledir– “bir şey yapmamıza gerek yok, konjonktür bize bunu altın tepside sunuyor” türünden akıl kurulamaz. Getirmedi işte. Bu yüzdendir, ‘ABD-Türkiye ilişkilerinin düştüğü yeni seviyenin pratikleri’ ifadesi. O pratikler, “elçi çekmek, elçi çağırıp kulak bükmek, protesto etmek” olabilir mi/yeter mi hiç?..
***
Soykırım iftirasına cevap olarak ortaya çıkan, Ermenistan’ın “hayatının zorlaştırılacağına” ilişkin ima üzerinde biraz düşünmeyi öneririm. “Altı ülkeli hat” oyuncularının potansiyel birlikteliği ABD’yi kudurtan işlerden biri değil miydi?
Bunlar stratejik cevaplardır.
Bu vesileyle, Türkiye’nin Amerika’daki lobi faaliyetlerinin zayıflığı, güçlendirilmesi üzerine ayrı bir lobi ortaya çıktı. Bunun fizibilitesi yok. Gereken yapılsa da başarılı olup-olmayacağı tartışmalıdır. Hatta siz, “illa lobi” diyenlere, sürekli yazıp-söyleyenlere de mesafe koyun. Bu tavsiyeyi bile tuzaklarlar; “lobi yapamıyorsak, lobisi olana yanaşın” gibisinden!
***
Ancak…
Türkiye’nin seçtiği bağımsızlık yolunun gerçekleri/gerekleri var ve bunun da zamanı gelecek. Eğer yeni dünya düzeninin getirdiği fırsatları ülkemizin geliştirdiği şartlarla buluşturabilirsek…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.