Altı gün. Depremin ardından sadece bu kadar zaman geçti ve biz daha gönderdikleri yardımlara teşekkür dahi edemeden normallerine dönmeye başladılar…
‘Yüzyılın Felaketi’ne uğramadan evvel Türkiye, seçim sürecinin hararetli rekabet şartları altındaydı. Genel görünüm, “aldık götürdük” havasındaki muhalefetin, kedinin kuyruğunu yakalamaya çalışması türünden sarmala yuvarlandığı, savrulduğu, yavaş, adayını seçmekten aciz ve çapı masa kadar geniş siyasetlerinin gerilediği bir konjonktürü yansıtıyordu. Hükümet ise her gün sahadaydı…
Sonra sıra dışı afet geldi ve deprem tarihinin karada yaşanmış en ağır sarsıntısı yaşandı. 110 bin km karelik alanı tarumar etti. 13,5 milyon vatandaşımızı etkiledi, kırılan fayların enerjisi Türkiye’ye yayıldı…
Ancak dışarıdakiler bambaşka…
Depremin seçime giden şartları değiştirdiğine, fırsat yarattığına inanıyorlar. Onlara göre artık ‘afet sandığı’ var ortada…
Özellikle ekonomi ve paranın değerine ilişkin temennilerinin depremle birlikte/birleşerek büyük sonuçlar üreteceğini yazıyorlar. ‘Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda Türk parasının değerinin düşüş yaşayacağını” alenen yazıyorlar.
Olağanüstü felaketi yönetme biçimi de onların öncelikli takip/istismar alanında. Zımnen, Ankara’nın böylesi krizi yönetemeyeceğini, depremin hükümete yıkılacağını, hükümetin siyasi geleceğinde önemli rol oynayacağını iddia ediyorlar.
Depremin Türk dış politikasını, özellikle de Ukrayna savaşındaki rolünü, aslında Moskova ile ilişkileri demek o, etkileyeceğini dile getiriyorlar.
Ve başlangıç bunlar. Fısıltıların zombi çığlıklarına nasıl yükseldiğini, bir kaç haftaya göreceksiniz. Dış, iç olacak…
Yaşanan afetin ardından 75’den fazla ülke Türkiye’ye destek vermeye hazır olduklarını ve taziyelerini resmen bildirdiler. Fiilen hem arama-kurtarma ekipleriyle hem de yardım malzemeleriyle acımızı paylaştılar…
İçlerinde siyasi ilişkilerimizin iyi olmadığı ülkeler de var. Yunanistan mesela; resmi ağızları da medyası da halkı da Türkiye’ye destek verdi, üzüntümüze ortak oldu. ABD de, Çin de, Rusya da yardım için vaziyet aldı.
Yani, Türkiye’nin dış yardım konusunda resmî itirazı olmadığı gibi, aramızın limonî olduğu ülkelerden uzanan eli tutmak konusunda kamuoyunun da rezervi olmadı. Kabul, teşekkür ve not ettik…
Yumuşak gücümüzün de payı var; Türkiye dünyada en çok yardım yapan ülkeler arasında birinci. Kıstas aramadan başı sıkışan herkese el uzattık.
Şimdi.. Bu kadar lafı niye ettik…
Sadece bir tek yardım hatta ihtimali Türk halkının tepkisini çekti. Gerçekleşmeden kamuoyu reddetti…
Açalım…
Bu da rahatsızlık yarattı ama söylemek istediğim başka; depreme yakın tarihlerde zaten gergin olan Ankara-Washington ilişkileri iyice sertleşmişti…
Başını ABD Büyükelçiliği’nin çektiği bir grup ülkenin misyonları, Türkiye’ye yönelik güvenlik uyarıları yapıyor, ‘dükkân’ kapatıyor, İçişleri Bakanı bizzat Büyükelçiyi göstererek, “pis ellerini bu ülkeden çek” uyarısında bulunuyordu…
Şimdi o uçak gemisi Türk sularına girecek ve alkış mı alacak? Sonrası ne? YPG’ye silah taşıyan uçaklar Hatay’a mı inecek?
Yardımın samimiyeti nasıl anlaşılır biliyor musunuz?
Pandemi’de İtalya’ya el uzatmıştık. Gönderdiğimiz yardım kolilerinin üzerine “gönlümüzden geçeni” yazmış, kalben yanlarında olduğumuzu hissettirmiştik; “Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var”…
İtalya şimdi bize gönderdiği yardımın haberini işte Mevlana’nın o sözleriyle duyurdu. ‘Unutmadık’ demektir ve zarafet böyle olur.
Uçak gemisinin üzerine ne yazacaksınız?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.