Ceza kolonileri…

04:0014/12/2024, Cumartesi
G: 14/12/2024, Cumartesi
Nedret Ersanel

Suriye başarısının sebep-sonuçları işlenirken en ihmal edilen konulardan biri, Türkiye’nin hakkını ‘hakkınca’ teslim hatta tarifinin dahi sınırlı yapıldığıdır… ‘Aferinlemek’ten bahsetmiyorum… Dış politika duruşunun beğeneni olur beğenmeyeni olur, ayrı bahis. İki haftayı aşkın hop oturup hop kalkan TV tartışmalarındaki ‘mikro analizlere’ bakar/batarsanız, Türkiye’nin ‘insanlık modelli yaklaşımının’ neredeyse tüm dünyada, hele bölgede, ‘ biricik ’ olduğu tespitinden kaçıldığını, hatta kaçınıldığını

Suriye başarısının sebep-sonuçları işlenirken en ihmal edilen konulardan biri, Türkiye’nin hakkını ‘hakkınca’ teslim hatta tarifinin dahi sınırlı yapıldığıdır…

‘Aferinlemek’ten bahsetmiyorum…

Dış politika duruşunun beğeneni olur beğenmeyeni olur, ayrı bahis. İki haftayı aşkın hop oturup hop kalkan TV tartışmalarındaki ‘mikro analizlere’ bakar/batarsanız, Türkiye’nin ‘insanlık modelli yaklaşımının’ neredeyse tüm dünyada, hele bölgede, ‘
biricik
’ olduğu tespitinden kaçıldığını, hatta kaçınıldığını görürsünüz…
Gücü yettiğince vaziyet eden başka ülkeler de var ve eksikleri yoktur, Güney Afrika gibi. Yine de ‘
mücadeleye girişmek
’ de tektir Türkiye. Bu ‘
mütevazı madalya
’, Gazze, Filistin, Ukrayna’da ne ise Suriye’de de aynı parlaklıktadır…
Nasıl 2015’te ‘
Aylan Bebeğin
’ sahile vuran minik bedeni Türkiye’de gözyaşları içinde kucaklanıp, Ankara’nın elinden dünyanın yüzüne boş bir eldiven gibi çarpıldıysa, nasıl
Filistin
-
Gazze
’de aynı gözyaşları bu sefer alevli olarak İsrail ve Amerika’ya yöneldiyse, bugün de Suriye’deki
Sednaya
ya da ‘
431
’ kodlu ‘
işkence tesisleri
’nde ölümü dileyen insanlığa ağlayan, ‘kendine dert eden’ yine Türkiye oldu…
Kafka’nın ‘Ceza Kolonisinde’
sayfalar boyu anlattığı ve bir anlamıyla sizi de
‘tezgâhından geçirdiği’ işkence makinasının ülke ebatında
örneklerinin üzerine yürüdü bu ülke!..

Bu yüzden her şeyden evvel, madalyanıza bir hohlayıp, kolunuzun yeniyle parlatın ki, küresel işkencecilerin yüzlerine ister ayna ister tükürük olsun…

***

O zaman Aylan bebek vesilesiyle bu köşede okuduğunuz yazının başlığı, “
Devlet giderse bebekleriniz kıyıya vurur
”du. Bu başlık aynı zamanda 2015 yılında Güneydoğu’da yaşanan ‘
Hendek olaylarıyla
, 2016’da
15 Temmuz
’a giden sürecin de çatı manşetiydi…

Bunlardan sonra devletin ‘ulusal güvenlik’ anlayışı ile dış politika yaklaşımı değişti ve sabitlendi! 10 yıl içinde terörle mücadele ile güney sınırımızın güvenliğine yeni bakış/yaklaşım getirildi…

Bugün ‘olgunluk’ çağındaki devlet yaklaşımı, İran-Irak-Suriye çizgisi ile sınırlı kalmadı, aynı zaman diliminde yaşanan tüm bölgesel ve küresel olaylarda pusula/kılavuz oldu…

Ermenistan-Azerbaycan savaşı, Libya krizi, Ukrayna savaşı, Afganistan vakası, Mavi Vatan, Gök Vatan, Savunma sanayi mimarisinin inşası, bölgesel ve yerel enerji projeleri (Akkuyu, enerji merkezi, Refah Yolu, vs.) gibi…

***

Türkiye kendi yolunu bulur, bulamadığında yaparken,
varlığına yönelik saldırıların menşei konusunda da bir kanaate ulaştı
; en büyük tehditler müttefiklerinden geliyordu…

Yıllar içinde bu kanaat farklı aşamaları geçti; bir dönem ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor’ üzerinden dayak yedik. Bir başka zaman, sorunun ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ olduğu, önce onun düşürülmesi planını kurup, hele seçim dönemlerinde onlarca dergi kapağına, gazete manşetlerine çektiler. Biden döneminin başında, “kurumsal ilişki kuracağız” kamuflajıyla dışladılar…

Bugün gider-ayak Beyaz Saray’ın, “Türkiye ile Suriye konusunda tam angajman içindeyiz, beraber çalışıyoruz” noktasına gelmeleri işte o madalyanın gözlerini kamaştırması yüzündendir. Perşembe günü Dışişleri Bakanı Fidan’ın Blinken’e söylediği, “bundan sonraki hayatınızda başarılar” alaycılığıyla sona ermiştir…

***

Şimdi önümüzde bir Suriye dosyası bir de dört yıllık Trump iktidarı bulunuyor…

Stratejik gerçeklik şu ki, Biden yönetiminin iktidarda kalması dünya için daha hayırlı olurdu! Garip gelmesin.
Çünkü Türkiye’nin, bölgemizin ve küresel sürecin geçirdiği metamorfozu, bu üçlenin buluşmasından doğan sinerjiyi fark etmediler, haliyle anlamadılar…

Batı’nın blok olarak savrulması da, yeni dünya ve yeni ekonomi modelinin doğum sancılarını sadece hegemonyalarına tehdit gördüklerinden çuvalladılar. Göçmüş liberal ve idari düzenin tutunmasına, askeri/zor yoluyla savunulmasına abandılar. Kalsalar, bu çürük yapıya yaslanmaya devam edecekler, mevcut nizam Berlin Duvarı gibi üzerlerine yıkılacaktı…

***

Trump ve yönetimi gerçeği daha çok görüyor ve bu işten sıyrılmanın yolu olarak daha keskin/katı yöntemler kullanacakları anlaşılıyor…

Seçecekleri yöntemler Türkiye için bazen iyi bazen rahatsız edici olacak. Ama Türkiye gibi ‘
sıra dışı, güncellenmiş orta boy ülkeleri
’ belli bir kanada bağlamak mümkün olmayacak…
Suriye’de yaşanan sürecin bölgede çok kutuplu dünyanın çekişmeli alanlarında kırılganlık yarattığı gerçek. Jeopolitik çıktısı bu. ‘İran ve Rusya kaybetti’ o demek. Türkiye’nin hayati çıkarları da Suriye-Irak ve terörle mücadele özelinde buna uygun. Fakat
küresel bağlam
başka bir şey…

Buna bakarak Türkiye’yi, Amerikan-İsrail çizgisine yapıştırmak, on yıldır okuduğunuz dersleri sıfırlamak anlamına gelir. Türk Devletleri Teşkilatı ne olacak o zaman? Kafkasya politikanız, Mavi Vatan politikanız, İsrail’le ilişkileriniz ne olacak? Ankara’nın Doğu ile Batı arasında kurduğu ve tamamen özgün ve bağımsız duruş, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ne olacak?

Türkiye bu dolduruşları umursamaz. Suriye mi mesele, ABD ile çalışır çünkü bu ülkeye yönelik yaptırımların kalkması lazım. Kıbrıs mı mesele, İngilizlerle çalışır çünkü Rum Kesimi’nin NATO üyeliği vb gibi zırvalıkların baştan boğulması gerekir. Karadeniz mi, Ruslarla çalışır çünkü Montrö’nün yaşaması, ABD’nin bölgeye girmemesi gerekir, Çin’le, Körfez ülkeleriyle çalışır çünkü büyük ekonomi lazımdır…

Ama yeri gelir, Etiyopya ile Somali’yi kavuşturur, ABD, Fransa, Çin, Rusya’ya Afrika’da bayrak açar, üs kurar, liman kurar, enerji anlaşmaları imzalar…

Ve yine bunların hiç biri basit faydacılık üzerine kurulu değildir. Herhangi birinde madalyasını paslandırmaz. Biden dünyanın dönüşünü Batı lehine durduramadı. Trump da durduramayacak. Bu yüzden konjonktürel gelişmelerden global çıkarımlar yapıp Ankara’yı sağa-sola iliştirmek..

Geçmiş ola…

#Suriye
#Türkiye
#Nedret Ersanel