‘Asya majör’…

04:0018/09/2024, Çarşamba
G: 18/09/2024, Çarşamba
Nedret Ersanel

Ankara tarafından resmen zikredilmese de Türkiye’nin BRİCS’e üyelik için başvurduğunun anlaşılmasının ardından, Doğu ve Batı ile ilişkilerimizin anatomisi üzerine hem yüzeysel hem baştan bağımlı tartışmalar yeniden başladı… Ekim ayı sonunda Rusya-Kazan’da yapılacak 2024 zirvesinde Türkiye’nin üyeliği üzerine nasıl bir gündemin gelişeceği de netleşmiş değil… Cumhurbaşkanı’nın da katılacağı bu toplantı öncesinde ve dönem başkanı Rusya’nın organizasyonunda bir çok ön görüşme/hazırlık toplantısı çeşitli


Ankara tarafından resmen zikredilmese de Türkiye’nin BRİCS’e üyelik için başvurduğunun anlaşılmasının ardından, Doğu ve Batı ile ilişkilerimizin anatomisi üzerine hem yüzeysel hem baştan bağımlı tartışmalar yeniden başladı…

Ekim ayı sonunda Rusya-Kazan’da yapılacak 2024 zirvesinde Türkiye’nin üyeliği üzerine nasıl bir gündemin gelişeceği de netleşmiş değil…

Cumhurbaşkanı’nın da katılacağı bu toplantı öncesinde ve dönem başkanı Rusya’nın organizasyonunda bir çok ön görüşme/hazırlık toplantısı çeşitli düzeylerde yapılıyor. Rus Dışişleri’ne bakarsanız, ‘
bu zirve küresel çapta sansasyon yaratacak’…

Tarih yaklaştıkça, Türkiye’de de BRICS, Doğu-Batı tartışmalarının yeniden yükseleceğini varsayabiliriz. Şimdiden, 90’lı yıllardan miras kimi kalemlerin çaresizlikle vahlanma karışımı itirazlarını okumaya başladık…

Kendilerine göre şerhleri var ve bunları da zar-zor bulup buluşturdukları anlaşılıyor…

Ama özü şudur; ‘AB’den nasıl olur da koparız’, ‘NATO üyesi değil miyiz’, ‘Batı’ya yürümüyor muyduk’…

Doğrusu, Batı bize yürüyordu…

Çıplak gerçek bu.

***

Ancak itiraz noktaları ne olursa olsun, muhalifler bir yana hükümet bile aksini söylese,
Türkiye-BRICS-ŞİÖ-Doğu ilişkileri küresel bağlamdan bağımsız ele alınamaz!

Bu yüzden, kim hangi ‘istemezük’ maddesini ileri sürerse sürsün, önce bu ‘şartı’ aklımıza getirmemiz gerekiyor…

İkinci ‘şart’ ise; bin kere anlattık/yazdık, Türkiye Batı’yı silmiyor, ilişkilerinde mesafe ayarlıyor. Doğal olarak Doğu’yla arasını kapatıyor. Bu “ara”nın Batı’yla da eşit, saygın, adil ölçüler getirmesine çalışıyor. Özünde, ‘bağımsızlık’ düzenlemeleridir. Bu ani ya da hızlı olamaz.
İlk şartın dinamiklerine uygun yapılmalıdır…

Bunlara bakarak en haklı ‘görünen’ savunularından örnekleyelim; “Çin-Türkiye ticari ilişkilerinde bizim aleyhimize çok açık var. AB ile yok.”

Doğru mu? Doğru. Ne yapıyoruz; cevap vermeden önce ‘şartları’ düşünüyoruz, sonra yanıtlıyoruz…

ABD, İngiltere ve AB’nin, tek tek ülkelerinin ekonomik görünümü nasıl? Mesela Almanya’nın durumu ne? Draghi raporu ortada işte.
Liberalizm felsefesi göçtüğüne göre hatta bu yüzden AB’de ‘yapısal bozuklar’ ortaya çıktığına, siyasal eğilimler bozulduğuna, hele hele Türkiye-AB ilişkileri yıllardır sürüm sürüm süründüğüne ve taraflar, ‘karşısı masadan kalksa da kurtulsak’ noktasına geldiğine göre, Batı ekonomisi kısa ve ortada gelecek vaat etmediğine göre, hepsi bir tarafa, dünya ekonomisi Doğu’ya kaydığına göre-buna bir itiraz olabilir mi?-Ankara’nın çıkarlarını buna hazırlaması yanlış olabilir mi?
Peki Çin’le açık?
Bu küresel bağlamın tali parçası!
Kaldı ki, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Pekin ziyareti sırasında bunun üzerinde sıkı duruldu ve düzeltileceği duyuldu! Son otomotiv yatırımı bu bağlamdadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyareti sırasında da gündeme gelecek ve hızlandırılması üzerine yoğunlaşılacak. BRICS zirvesinde de gündeme gelecek. Ama öyle veya böyle konu
Türkiye-Batı ilişkilerini kurtarmaz.
İlgisi yok. Neden yok? Hemen bakınız, birinci ve ikinci şartlar.

**

Üzerinde tepinilen sınırlı sayıdaki iddialardan bir başkası da, “değerler” meselesi…

“Batı’nın hukuk, insanlar hakları, demokrasi anlayışına ‘
inanarak
’ bir ömür geçirmiş, 40 yıla yakın zamandır kafalarında
sadece
şu iki kelime, ‘Kopenhag Kriterleri’ olan insanların”, BRICS üyesi ülkelerin “değerleri”ni tartışmaya açmalarına da bakalım…

Kriter mi kaldı Allah aşkına? Bugün Batı’ya ait tüm değerler yerle birdir. On yıllardır insanlık adına ancak utanç vesilesi olabilecek şekilde kendi değerlerini iğfal ettiler. Bunları dünyayı kendi çıkarları adına düzenleme aletlerine dönüştürdüler. Uluslararası hukukunda, insan haklarının da demokrasinin de canına okudular. Yüzlerine tükürseniz de tınmayan çifte standart uygulamalarla her birini sakatladılar. Çok yazılacak şey var ama Türkiye özeline indirirsek, Batı’yla ilişkilerimizin tarihi de budur…

Fakat şunu da ekleyelim, Türkiye bu değerlere düşman değil. Batı’nın ezdiği bu değerler manzumesini, işlemeyeceğini bildiği halde, örneğin İsrail’in yaptığı soykırımda görüldüğü üzere, hâlâ uluslararası hukuk, adalet merkezinde yürütmeye, yükseltmeye çalışan kim?

Ankara Doğu ülkeleriyle ilişkilerinde de bu çizgiyi sürdürecektir.
Batı’yla bile sürdürmüşken/sürdürüyorken
, samimiyetle “hak” ararken, hakka davet ederken aksi mümkün olabilir mi?

Doğu’yla da Batı’yla da ‘mesafenin’ içinde bu değerler olmak zorunda. Ama artık ahlaki dokusu bizdendir. Aksi halde üçüncü yolu, Türk sapağını kaçırırız…

***

Nihayet, Doğu-BRİCS-ŞİÖ ya da ‘küresel güney’, her ne isim veriliyorsa, bu oluşumun/kümeleşmenin “Batı’ya itirazdan” kaynaklandığını da unutmamak gerekiyor…

“Batı değerlerinden vaz mı geçiyoruz”, “Doğu’nun şartlarını kabul mu ediyoruz” sorularına gerçekçi yanıtlar vermeliyiz.
Türkiye Batı’dan şikayetçidir ve Doğu’nun “isyanını” paylaşıyor!
Cümlelerinin tonu gri olsa da bu bir başkaldırıdır ve dibacesinde, eşitlik, adalet, bağımsızlık yazar; hegemonik eziklemeler dönemi bitecektir…

Burada NATO konusuna da çok istismar edildiği için yer açalım; Türkiye’nin NATO’dan ayrılması, ‘madem öyle’ diyerek ele alınabilecek bir konu değil. Türkiye kazanımını koruyacak…

‘Hem BRICS’e üye olup hem NATO’da bulunamazsınız, zaten Rusya veya diğer üyeler itiraz ediyor’ önermesi doğru değil! Başlangıçta örneğin Moskova’nın böyle bir söylemi oldu ama şimdi bizzat Dışişleri Bakanı Lavrov’un ağzından geri aldılar; “Türkiye’nin NATO üyesi olması sorun değil”. (‘Lavrov: Türkiye’nin BRICS konusunda ciddi olduğunu görüyoruz’, 06/09, Sputnik.)

Tartışılması, bağlanması gereken daha çok başlık var ve bunların şimdi konuşulması gerekiyor. Ve teorideyiz hâlâ. Bakalım pratik öyle olacak mı? Devam edeceğiz…

#siyaset
#Avrupa Birliği
#ABD
#Nedret Ersanel