Anahtar…

04:0018/12/2024, Çarşamba
G: 18/12/2024, Çarşamba
Nedret Ersanel

İsrail’in Golan Tepeleri’ni tahkim etmesini “müstakbel komşu”suna hazırlık saymakta utangaç davranmayalım… Daha çok şey değişecek ve “İran-Rusya düştü” dedikten sonra takılıp kalmak olmaz; ABD ve İsrail de düşmedi mi?.. Esad iktidarının 10 gün içinde tarih olmasını ancak ‘Washington-Tel Aviv ortak aklıyla izah edilebileceğini, Tahran-Moskova çekildikten sonra boşluğu otomatikman ABD-İsrail’in doldurduğunu sanmak, kangren olmuş siyasi aidiyetlerden, bilgisizlikten, körlükten, arsız temennilerden

İsrail’in Golan Tepeleri’ni tahkim etmesini “müstakbel komşu”suna hazırlık saymakta utangaç davranmayalım…

Daha çok şey değişecek ve “İran-Rusya düştü” dedikten sonra takılıp kalmak olmaz;
ABD ve İsrail de düşmedi mi?..

Esad iktidarının 10 gün içinde tarih olmasını ancak ‘Washington-Tel Aviv ortak aklıyla izah edilebileceğini, Tahran-Moskova çekildikten sonra boşluğu otomatikman ABD-İsrail’in doldurduğunu sanmak, kangren olmuş siyasi aidiyetlerden, bilgisizlikten, körlükten, arsız temennilerden kaynaklanmıyorsa, fazla tartışma programı izlemekten de olabilir. Tek hücreli gibiler. Bölünmek ve yaşamak dışında aplikasyonları yok, güncellenemiyorlar…

Evet, ABD ve İsrail de kaybetti! Çünkü konjonktür değişti…

Suriye’deki yeniliğin çıktılarından birisi, Batı’nın işine geleceği kabulüdür. Ama ‘kasa hep kazanır’ gibi değil. PKK/YPG Suriye’de kaybetti ve bu aynı zamanda hem İsrail hem ABD’nin kaybıdır. On yılların jeopolitik yatırımı ile on milyarlarca dolar çöp olmak üzere…

Kaldı ki, Esad’ın düşmesi de İsrail’in kaybıydı, bunu da Dışişleri Bakanı Fidan resmen kayda geçirdiği gibi, delillendirdi de; “Biden Başkan yardımcısıyken Türkiye’ye geldiğinde Cumhurbaşkanımıza, ‘biz Esad’ın gitmesini istemiyoruz’ dedi. Bu, İsrail’in isteğiydi”. Ağır ve şartları değiştiren kayıp daha…

Ve Batı adına sorun daha büyüyecek! Büyüteceğiz.
Tek derdimiz, ülkemizi, insanlarımızı terörden korumaktı, izin vermediler, şimdi daha büyük sorunları olacak!

***

Kaybetmek, illa pılını-pırtını toplayıp gitmek değil. Aynı zamanda eli önlenemez biçimde yükselmiş ‘dost gözüktüklerinizle’ masaya oturup, yumruk kadar lafları yutmaktır. Blinken’ın nişadır sürülmüş gibi Ankara’ya gelip, ‘hayatta başarılar’ alması gibi ya da dört yıl önce Türkiye’deki siyasetle oynayıp, iktidarı değiştireceğini vadeden adamın arkasına teneke bağlanması gibi. Hoş, bize gerek kalmadı, pazar günü Trump bunu tadını çıkara çıkara yaptı…

‘Esad’ın gitmesine İsrail üzüldü’ tespiti, yerine gelenden emin olamadığını içerir. Yerine gelen kim?
Suriye halkının
Şam’ı yönetmesinden rahatsız olacaktır Tel Aviv. Suriye’nin askeri varlıklarına yönelik yok etme saldırılarının anlamı bu…

Yine çare olmayacak. Hatta kimi uzmanlar Azerbaycan örneğini göstererek, Türkiye’nin Suriye ordusunu kısa sürede etkin bir güce dönüştürebileceğini yazıyorlar. Doğru mu? Hem de nasıl…

Yeter ki, Suriye’nin geçiş dönemine halel/tuzak gelmesin…

Hâsılı,
ABD’nin Suriye politikası göçmüş bulunuyor…

Umarız ki, Trump yönetimi ‘anladığını’ ihsas eden açıklamalarını hayata geçirebilsin. Geçirmezse de, ‘anahtarı’ bizdedir. Trump dedi diye ‘anahtar’ metaforuna yüklenmiyorum; kilit de bizdedir…

***

Biden yönetiminin son döneminde ABD hamlelerinde artış görünüyor; Güney Kore, Gürcistan, Tayvan, Ukrayna’ya taze omuz vermeler, yüksek meblağlı ve tekrarlayan yardımlar var. Bu listeyi derleyenler, hem Batı hem Doğu stratejistleri. Nihayetinde Suriye’yi de bu bağlama, ‘örüntü’ diyerek ekliyorlar. Eksik hatta yanlış olduğunu yukarıda anlattık. Ama
bu adımlar Trump’a da karşı mıdır?
Hepi topu 4 yıllık iktidarını yavaşlatma, tuzaklama mıdır?

Türkiye’nin Irak ve Suriye’de yarattığı etkinin, Trump’ın gelişiyle birlikte örneğin İsrail’in güvenliği politikalarıyla nasıl etkileşime gireceğini tahlil etmek gerekiyor. Bu cepte…

Elbette hâlâ iç komplikasyonlar, dış kaşımalar ihtimali var ama Suriye’nin nasıl bir yönetimle nasıl bir ülkeye dönüşeceği meselesi kısa vadede ve doğal olarak süreç tartışmalarını teknik boyuta sürükleyecek…

Ancak günün sonunda ulaşılması gereken merhale -ikili ilişkiler zaten kendi dinamikleriyle işleyecektir-
Ankara ve Şam ‘stratejik ittifakı’
dır…
Bu hedef yakalandığında -ki, daha şimdiden işaretleri görülüyor-
Türkiye-Suriye ortak haritası
, Doğu Akdeniz’den İran’a, Karadeniz’den Afrika’ya kadar bir yanda yeni jeopolitik yaratıp bir yandan Türkiye karşıtı hareketleri darlarken (PKK/YPG), diğer yandan da yine
Türkiye’yi dışarıda bırakan bir takım proje ve planlara “mecburi ortak” haline getirebilir.
(Mesela, Akdeniz havzasındaki enerji projeleri, Irak’taki ‘Refah Yolu’ benzeri/alternatifi diğer projeler.)

İdeal hedef olması her zaman akılda tutulmasını/gözden kaçırılmamasını gerektiriyor ama şu an Suriye’nin iç dinamikleri daha çok enerji tüketecek. Yoksa Suriye-Türkiye jeopolitik etkinlik haritasını, örneğin Azerbaycan’ı da ekleyerek, hatta Ermenistan’ı da ilave ederek genişletmek mümkün…

***

Trump’ın, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik müspet açıklamaları ve
bölgede anahtarın Türkiye’nin elinde olduğuna
ilişkin okuması, Suriye’nin yeni gerçekliğiyle ortaya çıkan bir durum olduğu kadar, ilk Başkanlık döneminin yaşanmışlıklarıyla da ilgili. Türkiye-Irak-Suriye üçgenindeki sorunların bu ülkelerin meselesi olduğu ve onların uğraşması gerektiği kabulleriyle ilgili. Keza,
“Türkiye çok güçlü bir ordu kurdu, savaşlarla da yıpratmadı” cümlesi bunu imlerken, bir tercümesi de “tuzaklara düşmedi” olmak lazımdır…

Trump aslında kendisini ibra ediyor, ilk dönemindeki haklılık payının altını çiziyor. O dönem kendisini çelmeleyen Washington’daki politika ve uygulayıcılarına da sopa gösteriyor…

Şu da doğrudur; gelişmeler, ABD/Batı’nın Suriye’ye yeniden -diplomatik olarak- girişini sağladı. Ama refakatçi var! Trump iktidarının başlamasıyla pratiğini göreceğiz…

Rahatlıkla söylenebilir; Türkiye’nin, en geniş coğrafi anlamıyla Ortadoğu’daki rolü/nüfuzu büyüdüğü gibi ABD/Batı’nın bakışı da bu açıyı genişletmeye başladı.
Bu gerçekten fırsat ama en çok da, “Ankara merkezli” politikaların kabul ettirilmesi mücadelesinde en kaslı koz.
Türkiye için en değerli stratejik kazanımı bu olacak. Hedef zaten buydu…
#Suriye
#Baas Rejimi
#ABD
#İsrail
#Türkiye