Açık oyun…

04:0020/11/2021, Cumartesi
G: 20/11/2021, Cumartesi
Nedret Ersanel

‘Kolaj’dan suret çıkarmak pop-art kültürün miraslarından biri.. Terekesinden dış politikaya düşenler de var…Son 10 gün içindeki gelişmeler, Türkiye’nin sahada uzun ortalar yapmasına müsait boş alanlar yaratıyor…Akış önemlidir. ‘Debisini’ ölçmek de gerekir…Önce Rus ve Türk Genelkurmay Başkanları (Güler-Gerasimov) görüştü.. Sonra, Savunma Bakanları (Akar-Şoygu) görüştü.. Ardından Dışişleri Bakan Yardımcıları (Önal-Rudenko)…Cepte…Aynı sahnede, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun İran ve Lübnan ziyaretleri

‘Kolaj’dan suret çıkarmak pop-art kültürün miraslarından biri.. Terekesinden dış politikaya düşenler de var…

Son 10 gün içindeki gelişmeler, Türkiye’nin sahada uzun ortalar yapmasına müsait boş alanlar yaratıyor…

Akış önemlidir. ‘Debisini’ ölçmek de gerekir…

Önce Rus ve Türk Genelkurmay Başkanları (Güler-Gerasimov) görüştü.. Sonra, Savunma Bakanları (Akar-Şoygu) görüştü.. Ardından Dışişleri Bakan Yardımcıları (Önal-Rudenko)…

Cepte…

Aynı sahnede, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun İran ve Lübnan ziyaretleri gerçekleşti. Ankara-Tahran arasında soğuk demeyelim ama rüzgârlı havada gerçekleşen ziyarette, hem Dışişleri Bakanı Abdullahiyan hem Cumhurbaşkanı Reisi ile görüşüldü.

‘ALTILI’ VE SOÇİ’NİN DİRİLİŞİ…

Açıklamalar iklimi değiştirmese de havayı yumuşattı. İran’ın Azerbaycan’la ilişkilerinin gerildiği bir dönemin sonunda, “Bakü ile aramızdaki yanlış anlamaları artık düzelttik” diyen ülkeye yapılan üst düzey ziyaret verimli oldu…

Üstelik tek çıktısı bu değildi; Suriye, Afganistan, Irak konuşuldu, açıklanmasa da Arap ülkeleriyle ilişkilere de herhalde değinildi! Nihayetinde,
İran’ın ağzından ilk kez, Rusya ve Türkiye’nin ‘altılı’ olarak zikrettiği, “3+3”e formülüne selam edildi…
(Biri; Türkiye-Rusya-İran, diğeri; Azerbaycan-Gürcistan-Ermenistan.)

Türkiye-İran görüşmeleri tamamlandı, Sayın Çavuşoğlu Lübnan’a geçti.. Hemen ardından Rusya Devlet Başkanı Putin ile İran Cumhurbaşkanı Reisi görüştü!

Tabii oyunculara bakarken fonu gözden kaçırmayalım;
Türk Devletleri Teşkilatı
zirvesinden sonraki sürece bakıyoruz…

Bu da cepte…

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ NEDEN GELİYOR?..

İkinci perde açılmadan Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın Türkiye’ye geleceği (24 Kasım) ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul edileceği haberi dolaştı…

Türkiye-BAE ilişkisindeki “aşkı” bilmeyen olamaz herhalde. ‘Bir kaşık suda’ ilerleyen son dönem gelişmeleri anımsandığında, herkes haberi birden çok kez okumak zorunda kaldı. BAE’nin, Mısır, Libya, Yunanistan, hele son dönemde Şam yönetimi ile ilişkilerini de ilave edelim.

Çarşamba günü de, ‘Yeniden Asya’ kapsamında önem verdiğimiz, ‘Asya İşbirliği Diyaloğu’ toplantısı vardı. Dışişleri,
Körfez ülkeleriyle ilişkilerin yeniden iyileşmesinden büyük memnuniyetini ifade etti..

Hepsi birden yine cebe…

ABD BÖLGEDE AZALDIKÇA, İSRAİL’İN ANKARA İHTİYACI ÇOĞALIYOR…

Sahnede bunlar yaşanırken kuliste başka replikler de fısıldanıyordu…

İsrail-Türkiye ilişkilerinde farklı bir olasılık doğurduğu söylenen, casuslukla suçlanan iki İsrail vatandaşının ülkelerine dönmesinin ardından.. Daha önemlisi, dokuz yıllık ‘yüzüne bile bakmam’ sürecinin ardından, bizzat İsrail Cumhurbaşkanı’nın, ardından da İsrail Başbakanı’nın Cumhurbaşkanı’nı arayarak teşekkür etmesi aynı kümeye dahil edilebilir…

İki ülke ilişkilerinin güllük-gülistanlık olması zaten beklenemez ve şahsen istemem de. Bunun için
haklı ve makûl sebepler
de var. Ama Devlet’in gözleri daha keskindir, kestiremediklerimizi görebilir…
Farkında olmamız gereken şu; İsrail, Türkiye’den ilişkilerin düzelmesini istiyordu ve şimdi daha çok istiyor. Çünkü
ABD’nin bölgedeki ağırlığının hafiflemiş olması, işte yukarıdaki gelişmelerle birleştiğinde, Tel Aviv’in Ankara ihtiyacını iyice artırıyor.

Nitekim bölgede yaşanan her nahoş olayın içinden ve/veya arkasından Türkiye’nin karşısına çıkmasını, ‘beni gör, bana dön’ olduğunu gösteren okumalar da doğrudur.

S-400’LERDE ‘TEKNOLOJİ TRANSFERİ’ NE ANLAMA GELİYOR?..

Aynı sıralarda güney sınırımızda da ilginç gelişmeler oldu…

Her zamanki destek ve ziyaretlerinden farklı olarak Dışişleri Bakan Yardımcısı seviyesinde bir Amerikan heyeti terör örgütü YPG/PKK’nın sözde liderleriyle bir araya geldi… (Yakında Savunma Bakanı da gelirse şaşırmayın.)

Rusya ise Suriye’deki S-300’lerini yeni bir lokasyona kaydırdı, Kamışlı ve Rakka’ya yerleştirdi. İşaretler, sadece oynayan taşları değil, karşılık mesajları da taşıyor gibi…

Türkiye’nin bir harekâtın eşiğinde olduğu, neredeyse geri-sayım yaşandığı tartışmalarının içinde bu adımlar, Ankara’ya karşı mı yoksa Ankara’ya yol veren bütünü mü anlatıyor?

Kesin yanıt veren yok. Ama kesine yakını var; S-300’lerin kaydırıldığı gün Rus yetkililer, “S-400’ler özelinde Türkiye’ye ‘teknoloji transferi’ de yapılacağını” duyurdu.. Bu
çok önemli bir açılım ve ilk söyleniyor.
Ardından Cumhurbaşkanı, S-400’lerin Türkiye’deki üretimleri hakkında ‘detayları girilmemesi’ için Rusya’yla gizlilik mutabakatına vardıklarını açıkladı!..

Buradan, S-300’lerin hareketi ve Suriye kalemlerinde Rusya’nın Türkiye lehine esnediği okuması akla uygun geliyor! Kremlin’in Ankara’dan başka beklentisi de olabilir ve öyle ise ABD ile

alakalı olduğunu tahmin edebiliriz.

PENTAGON, SURİYE’DE WASHİNGTON’DAN YANA DEĞİL…
Keza, Suriye’de ABD ve Rusya arasında, terör örgütünü de yeni bir hamiye devredecek yakınlaşma ihtimali de azalmış görünmekte. Washington mızmızlansa da,
Pentagon ‘kalmayı’ dayatıyor.
Biden da bunu aşamaz.

Panorama, Türkiye’nin bir ucu Çin’de diğer ucu Balkanları kavrayarak Doğu Avrupa’da.. Bir başka ucu Karadeniz’de diğer yanı Yemen ve Afrika paralelinde çerçevelenen büyük alanda, yeni süreçler ve fiili eylemler yolunda müspet manzara sunuyor…

Kadük kalma, fişi çekilme yoluna girmiş Astana sürecinin tazelenmesi de dahildir buna, Suriye’de askerî harekat da ve dahi artık Yunanistan sınırında biten Batı’nın, Doğu sınırına Türkiye’de ulaşması ihtimali de!..

#Türkiye
#İran
#Lübnan
#Suriye
#Afganistan
#Rusya
#Türk Devletleri Teşkilatı