Hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs seçimiyle Washington arasında aleni ilintiyi sabitledi…
Bu cümlelerle Flake’in büyükelçiliği siyaseten sona ermiş bulunuyor. Belki bir tek Dışişleri Bakanlığı’nın ‘kulak çekme’ birimi hariç, artık tüm resmi kurumların kapısı ona duvardır. (Esasen Yeni Şafak önceden duyurmuş, elçinin ‘faaliyet listesine’ dikkat çekmişti; ‘Flake’in sonu da Ricciardone ve John Bass gibi olacak’, 01/04, H. Likoğlu.)
Buna mukabil Flake sıradan piyon. Asıl iş Biden ve Amerika-Türkiye ilişkilerindeki gerilim zincirine bir bakla daha eklenmiş olması...
Baklanın kalınlığına da evvelki yazıdan anımsatayım; “(30 Mart tarihli MGK bildirisinin) 3’üncü maddesi ilgi çekici. ‘Suriye ve Irak’ta bilhassa son dönemde müşahede edilen gelişmelerin, DEAŞ terör örgütü ile mücadele kisvesi altında PKK/YPG’yi helikopter de dahil her türlü imkân ve kabiliyetle teçhiz etmeyi sürdüren aktörlerin asıl niyetinin anlaşılmasına bir kez daha vesile olduğu kaydedilmiştir’. Bu ifadeler kulağa yeni gelmeyebilir. Ancak, ABD’nin bu kadar açık tarif ve parmakla işaret edildiği MGK bildirisi nadir, hatta yoktur. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın helikopter vakasından sonra, ‘suçüstü yakalandılar’ ifadesinin ‘fail’ bölümü MGK bildirisinde böyle doldurulmuştur”… (01/04)
Şaşırana şaşıyoruz, sürpriz yok, sadece ABD’nin Türkiye’ye yönelik suçlarının adli sicil kaydına yeni maddeler ekleniyor. Yine Türkiye’de en Amerikancılar dahi biliyor ki, iki ülke ilişkilerinde ağır açmazlar, ne yapılırsa yapılsın ‘el almazlar’ var...
O halde...
Mesela...
F-16’ların ABD’den satın alınması arzumuzda zayıflama olur mu?
Çünkü şu merakı soranlar da olabilir; PKK’yı eğitip pilot yapan, helikoptere göz yuman, içinde ölenlere taziye yayınlayan Amerika’nın terörist faaliyetlerini hâlâ Amerika’nın uçakları ile mi vuracağız? Üstelik, F-35’leri vermeyip parasının üzerine yatan aynı ülkeye para ödeyerek veya mahsup ederek?
Bu yüzden, seçim öncesinde dahi ABD’ye bir ‘hazırlık dersi’ verilebilir, son ikaz fişeği atılabilir. Çünkü dilimizi hâlâ anlamıyorlar…
Önce derkenar çıkalım. Ki, sonunda bağladığımız yer anlaşılsın; bu satırlar yazılırken, ABD, en büyük uçak gemilerinden olan George W. H. Bush’u Suriye’ye yanaştırdı. Mazereti, ülkedeki Amerika üslerine/askerlerine yönelik İran uzantılı saldırılar.
Bu cepte.
Mayıs seçimlerinin arifesinde Rusya ve Türkiye’nin nükleer ortaklığı, ‘stratejik ilişki’ biçimlerinden biri olarak görülüyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in törende bulunup-bulunmayacağı da ayrıca takip ediliyor. Esasen Moskova’nın seçimlerde kimin kazanmasını temenni ettiği sır değil. Ancak bunu nükleer tesis sembolizmiyle birleştirip birleştirmeyeceği merak ediliyor.
Öte yandan, ABD’yi aynı derecede rahatsız eden bir diğer konu, Türkiye-Rusya-Suriye-İran dörtlüsünün yeniden bir araya gelmesi ve ortak tutum geliştirme olasılıkları. Suriye’deki Amerikan askeri varlığına yönelik saldırıların bu süreçte artması, işte cebimizde tuttuğumuz o bilgiyi çıkarmamızı gerektiriyor!
Bu yüzden; Türkiye’deki seçimler, ABD’ye ders verme, Akkuyu nükleer tesisi, dörtlü Suriye masası, Putin’in olası ziyareti ve Amerikan uçak gemisi, çatışacakları ortak bir adreste buluşmak üzereler.
Yani Türkler mührü sadece dört seçenekli pusulada değil, küresel bir seçim sandığında da vuracaklar. Bakalım doğru ‘ittifakı’ tutturabilecekler mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.