Verimli MOSSAD topraklarından beslenen DebkaFile sitesinin, Riyad'da bir darbe gerçekleştiği ve Kral Salman'ı hedef seçtiğine ilişkin haberinin ardından, Suudi Arabistan'da ne olup/olmadığına ilişkin sosyal medyanın da dahil olduğu genişçe bir spekülasyon alanı açıldı... ('Saudi King Salman hospitalized, palace coup suspected', 11/10, DebkaFile.)
Hatta kimi yerli gazeteler de, farklı kaynaklardan Riyad'a yönelmiş kimi haberleri de magazin tadında-lüks sever prenslerin Kralın tasarruf kararlarına kızdığı şeklinde-okurlarına yansıttılar. ('Genç prensler huzursuz', tarihe dikkat; 11/10, HaberTürk.)
Monarşinin tahtı da gelişmelerden elbette haberdar olduğundan, Kral (79), bedenen ve zihnen hayatta olduğunu göstermek üzere Pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti ve “Ülkemin başındayım, gizli ellerin kaos çıkarmasına izin vermeyeceğim” dedi... ('Kral Selman'dan İsrail'e yanıt', 13/10, Sabah.)
Peki.. Suudi tahtına yönelik bir darbe girişimi oldu mu olmadı mı? Çünkü bu sorunun yanıtı; bölge ülkeleri, süper güçler ve Türkiye'yi ilgilendiren stratejik bilgi içeriyor!
Heyecanlı öyküsünü aşağıda okuyacaksınız ama..
Son cümleyi baştan kuralım; Riyad'da tahta yönelik mücadele, darbe girişimi devam ediyor!
Kral Salman'ın, 'yaşıyorum' mesajı verdiği gün ABD'nin önemli yazarlarından biri köşesine şu başlığı atıyordu; “Suudi Arabistan'da tufan kopmak üzere!” ('A cyclone brews over Saudi Arabia' yine tarihe dikkat: 13/10, David Ignatius, Washington Post.) Ignatius'u size hatırlatayım; Küresel etki yaratan “One Minute Vakası”nda o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan'ı susturmaya çalışan meşhur moderatör. (Yani, ABD'nin nasıl bir S.Arabistan, hatta bölge istediğini sorgularken Washington'da farklı görüşler olduğunu akıl bagajına hep yüklemek gerekiyor.)
Makale, Suud hanedanlığı içinde dolaşan, tahtı eleştiren iki anonim mektuptan bahsediyor. Bunlar, Kral Salman'ın görevlerini layıkıyla yapmadığını düşünen güçlü/kıdemli(!) bir Prens'e atfediliyor. Suud dengelerini hem hanedan hem ülke içi hem uluslararası boyutlarıyla bilenler açısından bu prens ya Türki bin Faysal Al Suud ya da Bandar bin Sultan.
Her iki prens de krallığın “ulusal güvenliği” üzerinde ağırlıklı makamlarda bulunmuş isimler. Yine her ikisi de, ABD'ye yakın duruşlarıyla temayüz etmiş kişilikler.
KRAL SORUNU YOK, VELİAHT SORUNU VAR?
Kral Salman tahta çıkar çıkmaz ilk işi veliaht prensi, yani geleceğin kralını belirlemekti.. Daha ileri giderek Veliaht prensin vekilini de seçti; Veliaht Prens Muhammed bin Nayef ve Vekil Veliaht Prens Muhammed bin Salman.
Riyad'daki darbe söylencesi yükseltildiğinde, kralın “iş göremez” tezviratı yayıldığında özellikle Batılı kaynakların tamamı Nayef'in yönetimde olduğu bilgisini dünya kamuoyuna boca etti. Bununla beraber anlaşıldı ki, aslında Saray dengeleri son aylar içinde Prens Salman'a doğru kaymış!
Beyaz Saray dahil Amerikan müesses nizamı Prens Nayef'e yatırım yapmışken.. Kral'ın yaşına, tahta geçtiği andan itibaren sağlığına bakarak oluşturduğu plana göre Nayef'i “Kral” görürken.. Amerika'yı tersleyen ve Riyad'ın bağımsızlığına vurgu yapan “Salman Doktrini”ni de yine bu prens üzerinden kontrol etmeye hazırlanırken..
Prens Salman'ın yükselen güç olarak ortaya çıkması!.
Ki Kral oğludur...
Suudi politikaları Washington için ciddi bir konudur; ABD'yi huzursuz edecek bir Kral, veliaht üzerinden yürütülemez.
Anlaşılıyor ki ABD etki alanı dışına çıkması muhtemel, güçlü ve “veliaht hukuku”na uygun bir hanedan ihtimaline vaziyet ediyor. Eski oyuncularını sahneye sürüyor. Saray entrikaları, hatta iç darbeler kuruyor. Aslında bugünden bakınca Kral Salman'ın işin başında kendi oğlunu ikinci sıraya koymasının nedeni anlaşılır hale geliyor. (Bir tali neden de, taht korkusuyla Arabistan'ı Suriye konusunda İran'la aynı masaya oturtmaktı.)
PRENS SALMAN KİME BENZİYOR?
İyi ama herkesle çalışmak konusunda Batı liberal esnekliğinin el kitabını yazmış Washington neden Prens Salman'la uyumlu olamayacağını düşünüyor?
Prens Salman aynı zamanda Savunma Bakanı. Rusya ile sık görüşüyor! Hem İran hem Suriye konularında-Şam'da varlığı daha da artmış-Moskova ile aynı masaya sandalye çekiyor. Artı, silah satın alımları ve enerji konularında Kremline'e yakın oturma olasılığı hatta pratikleri bulunuyor. (ABD'nin canını gerçekten yakan örnek, Rusya'ya yönelik-kaya gazı/petrolü eliyle-düşük enerji fiyatları politikasına, etiketi daha da düşürerek verdiği “köstek”tir!)
Kimi küresel göze sahip uzmanlar, ABD'nin 'yerli' yetişmiş yabancı liderler konusunda kendisini rahatsız hissettiğini söylüyorlar. Türkçesi “bağımsızlık” yaratan liderlerdir.
Şimdi lütfen şöyle bir politik-kurgu yapalım; Riyad yönetimine ABD uyumlu/güdümlü bir lider geçmiş olsun. Suriye'deki Rus varlığına ilişkin bu tür bir krallık ne yapar?
Acele cevap vermeyin.. Önce, Suudi Arabistan'ın Suriye'deki Rus varlığına ilişkin şu ana kadar-stratejik ciddiliği bulunan-hangi çıkışı yapmış, onu bir düşünün.. Tabii bulabilirseniz.
Eğer bu olursa. Suudi Arabistan Suriye'deki Rus varlığı ile bir sahte savaşa girebilir. Diğer ülkeler de bunun “mahsuscuktan” olduğunu göremeyebilir!