CHP yaptı yine yapacağını!

00:0030/11/2008, Pazar
G: 2/09/2019, Pazartesi
Nazmiye Yılmaz - Pazar

Unutmak mümkün mü?!Bütçe yapmak nedir ta o zaman öğrendim.Öğrencilik yıllarımda… Kredi Yurtlar Kurumu''nun üç aydan üç aya verdiği o mütevazı rakamla yaşarken… Yemek, yol, fotokopi'' paralarına bölüştürüp, gelecek kredi ayına ulaşmaya çalışırken…Öyle böyle değil!O kredi benim için Karun''un hazinesi kadar değerliydi.Bakırköy''den Taksim''e kadar belediye otobüsüyle gidersem,ikinci biletten yırtmak için Taksim''den Dolapdere''ye yani okula kadar, yaklaşık yarım saat yürürsem, okulun neredeyse sudan

Unutmak mümkün mü?!

Bütçe yapmak nedir ta o zaman öğrendim.

Öğrencilik yıllarımda… Kredi Yurtlar Kurumu''nun üç aydan üç aya verdiği o mütevazı rakamla yaşarken… Yemek, yol, fotokopi'' paralarına bölüştürüp, gelecek kredi ayına ulaşmaya çalışırken…

Öyle böyle değil!

O kredi benim için Karun''un hazinesi kadar değerliydi.

Bakırköy''den Taksim''e kadar belediye otobüsüyle gidersem,

ikinci biletten yırtmak için Taksim''den Dolapdere''ye yani okula kadar, yaklaşık yarım saat yürürsem, okulun neredeyse sudan ucuz tabldot yemeğini ayda üç dört kez es geçersem, ders kitaplarının yerine ikame ettiğim fotokopilerin bir kısmından feragat edersem, o para bal gibi beni gelecek kredi ayına taşıyordu.

Bu denkleştirme işinin bir takım incelikleri vardı tabii.

Mesela Elmadağ''dan Taksim''e doğru sıralanan dönerci, hamburgerci, çorbacı veya köftecilere göz ucuyla dahi olsa bakmak yoktu.

''Önlerinden geçerken kokularını içine çek!''… en fazla bu kadar… Hiç unutmuyorum, okulun o daracık sokağının çaprazında bir köfteci vardı. Öyle salaş değil, kelimenin tam anlamıyla kırık dökük, derme çatma… Ama öğrenciye özel… yani ucuz… Bizden daha hallice olanların ayda bir iki kez uğradığı mekândı.

Soğuğun buza döndüğü karlı kış günlerinde çok istememe rağmen, bir kez bile o köfteciye gidemediğimi hatırlıyorum.

Orada bir kez yemek, ancak bir hafta boyunca Taksim''den Bakırköy''e yürüme başarısı gösterirsem olabilecek, imkânsız bi hayaldi.

Köfteci bir tarafa, soğuk kış günlerinde (bizim otoparktan bozma okul, bütün kış buzhane modunda olurdu) okul kafeteryasının, karbonatla fişeklenmiş zifiri çaylarından içmek bile lükstü bizim için…

Olsun…

O para; beni ve benim gibi üniversite için İstanbul''a gelen, dar gelirli aile çocuklarını bu koca kentte okutuyordu işte…

Sadece beni mi?

Durumları benden farklı olmayan, en yakın halkadaki arkadaşlarımı da. Hatta sınıfın yarıdan fazlasını…

Ha… okulun janjanlı öğrencileri yok muydu?

Vardı elbet, ama 300 kişilik sınıfta bir, bilemedin iki kişi…

koca okulda bir elin parmakları kadar. Hepsi bu!

Aradan yaklaşık yirmi yıl geçti. Hala öğrencilik hayatı aynı hat üzerinde devam ediyor mu, bilmiyorum? Ama o psikolojiyi iyi biliyorum. Yani keşfetme arzusuyla dolu, o heyecanlı dönemi…

''Azıcık daha param olsa ah neler yaparım!'' duygusunu…

Aldığın o burs veya krediyle kendini güvende hissetme halini…

Tüm bunları niye anlattım.

Cumhuriyet Halk Partisi yüzünden…

CHP yaptı yine yapacağını!

Belediyelerin öğrencilere verdiği bursu iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi''ne başvurdu.

Mahkeme de ''belediyeler hariç kamu kurum ve kuruluşlarının yükseköğrenim öğrencilerine doğrudan burs ve kredi vermelerini engelleyen” hükmündeki ''belediyeler hariç'' ibaresini oy birliğiyle iptal etti.

Sonuç?

Belediyeler bundan böyle burs veremeyecek.

O bursla nefes alan binlerce yükseköğretim öğrencisi ortada kalacak. CHP ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin kolektif son icraatı yine acıttı yani. Üstelik bu kez o paraya gerçekten ihtiyacı olan öğrencilerin canını… Çoğu Anadolu''dan gelen, pek çoğuna memleketinden tek kuruş gönderilmeyen gençlerin canını…

Türkiye''de işler de gündem de böyle ilerliyor.

Arızalı, hastalıklı, topal…

Tam CHP''nin şu meşhur çarşaf açılımına alkış tutarken… Tam seçim yatırımı diyenlere kulak tıkayıp, öküzün altındaki buzağıyı hiç umursamazken… Tam ''memleketin değerlerine, gerçeklerine bir bakış atıldı, buna şapka çıkarılır'' derken… Tam siyasi simge paranoyasının incilerinin dökülüşüne tanıklık ederken… Tam başını şu veya bu şekilde örten, şu veya bu şekilde giyen kadınların tornadan çıkmadığı gerçeğinin algılandığına sevinirken…

CHP yaptı yine yapacağını!

Bu kez öğrencilerin cebine el attı…

Yemeklerine, yol paralarına, kitaplarına…

Netice…

Ergenekon''un avukatı olabilirsin…

367''nin mimarı, 27 Nisan muhtırasının destekçisi de…

411 milletvekilinin dolayısıyla Meclis iradesini yok sayarak, üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran yasayı iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi''nin yolunu tutan da…

Ama artık dur!

En azından burada dur!

Öğrencinin ekmeğine, çorbasına dokunma…

Umuduna geleceğine de…

Lütfen, dokunma!

Onlara bunu yapma!