Çevik Bir"e sorular

00:007/12/1999, Tuesday
G: 10/09/2019, Tuesday
Nazlı Ilıcak

Bir Paşa''nın güvendiği dağlara kar yağdı gerçekten.Kendisini Genelkurmay''ın sözcüsü ilân eden Aydınlık gazetesi de, Çevik Bir''e vuruyor; onu ABD''nin Truva atı gibi takdim ediyor. Dereyi görmeden paçaları sıvayan, "doğmamış çocuğa don biçen" Çevik Bir, muallakta kaldı.Çevik Bir, Cumhurbaşkanlığı konusundaki açıklamalarından sonra, "işportaya düştü". Herkes onun hakkında bir söz sarf ediyor. Çoğu da olumsuz.Meselâ, Pazar günü İnsan Hakları ve Demokrasi panelinde konuşan Hasan Celâl Güzel''e sorulan

Bir Paşa''nın güvendiği dağlara kar yağdı gerçekten.Kendisini Genelkurmay''ın sözcüsü ilân eden Aydınlık gazetesi de, Çevik Bir''e vuruyor; onu ABD''nin Truva atı gibi takdim ediyor. Dereyi görmeden paçaları sıvayan, "doğmamış çocuğa don biçen" Çevik Bir, muallakta kaldı.

Çevik Bir, Cumhurbaşkanlığı konusundaki açıklamalarından sonra, "işportaya düştü". Herkes onun hakkında bir söz sarf ediyor. Çoğu da olumsuz.

Meselâ, Pazar günü İnsan Hakları ve Demokrasi panelinde konuşan Hasan Celâl Güzel''e sorulan sorulardan biri de, Çevik Bir ile ilgiliydi. "Demokrasiye ince ayar yapmak, cumhuriyeti korumak ve kollamak, demokratik bir ülkede suç teşkil etmez mi?", suali Güzel''e tevcih edildi.

Hasan Celâl Güzel: "Çevik Bir, ne söylediğini bilmiyor. Şimdi de Cumhurbaşkanı olacağını söylüyor. Aslında, son yıllarda tek suç teşkil etmeyen cümlesi bu. Buyursun aday olsun. Herhalde hanımefendisi kendisine oy verir" dedi.

Hasan Cemal''in sorusu

Çevik Bir''in güvendiği dağlara kar yağdı. Sadece bizim gibi "irticacı"lardan değil, Kartel Medya''sından da destek bulamadı.

Milliyet''ten Hasan Cemal, Cengiz Çandar''ın iddialarına yer verdiği makalesinde Çevik Bir''e can alıcı bir soru sordu:

"Can Ataklı, bir süre önce Öküz dergisinde yayınlanan söyleşisinde, bir generalden söz ediyor ve ''bu general, Şemdin Sakık''ın ifadesine kendi yazdığı metni ekleyerek, Cengiz Çandar ile Mehmet Ali Birand''ı suçladı; bu metin yayınlanmadığı takdirde, gazeteyi batırmakla tehdit etti'' diyordu. Bu generalin Çevik Bir olduğunu çeşitli gazeteler yazdı. Çevik Bir çıkıp ''Hayır bu general ben değilim'' demezse, basın tarihimizdeki en çirkin komployu, o vakit sahip olduğu silâh baskısıyla yapan bir kişi olarak şaibe altında kalacaktır..."

Hasan Cemal, Cengiz Çandar''ın makalesindeki iddiaları bu şekilde aktardıktan sonra, Çevik Bir''i açıklama yapmaya davet ediyordu:

"...Evet, Çevik Paşa! İki meslektaşım, Birand ile Çandar, o tarihlerde çok haksız, ağır bir iftirayla karşı karşıya kalmışlardı. Bu olayın açıklığa kavuşturulmasını gazeteci milleti sizden bekliyor."

Aradan birkaç gün geçti, ama, Çevik Bir hâlâ Hasan Cemal''in sualine cevap vermedi.

Çevik bir hükûmeti

Bir Paşa''nın güvendiği dağlara kar yağdı gerçekten.

28 Şubat''ı haklı görenlerden Hasan Cemal veyahut Güngör Mengi bile, ona sahip çıkmadılar.

Oysa, 3 Aralık 1998''de Güngör Mengi, "Sivil darbe zamanı" başlıklı bir yazı kaleme alıyor ve Demirel''e "Kirlenmiş siyasete ve başarısız liderlere karşı demokratik bir darbe" yapmasını tavsiye ediyordu. Güngör Mengi şöyle diyordu: "Demirel, ülke şartlarının kendisini, tarihi bir sorumluluk alma mecburiyeti ile karşı karşıya getirdiğini ilân ederek, halka GELECEĞİN LİDERİ OLARAK birini önerebilir, onun başbakanlığında 15 iddialı parlak teknisyenden oluşmuş ÇEVİK BİR HÜKÛMET kurabilir."

3 Aralık 1998''de sivil darbe ile çevik bir hükûmet kurulmasını tavsiye eden Güngör Mengi tam bir yıl sonra, 1 Aralık 1999''da Çevik Bir''in adaylığını şu şekilde değerlendiriyor:

"Onu siyasete hazır görmedim. Önce amaçlarını netleştirmesi lazım. Bu hem gerekçelerine, hem de hedeflerine berraklık getirmesi demektir. O zaman muhataplarına ve özellikle medyaya karşı beslediği güvensizliği aşacaktır."

Oysa, Mengi, pekala çevik bir hükûmet yerine, çevik bir cumhurbaşkanını da savunabilirdi. Ama öyle yapmadı.

Baktık, kendisini Genelkurmay''ın sözcüsü ilân eden Aydınlık gazetesi de, Çevik Bir''e vuruyor; onu ABD''nin truva atı gibi takdim ediyor.

Dereyi görmeden paçaları sıvayan, "doğmamış çocuğa don biçen" Çevik Bir, muallakta kaldı.

İki soru

Ankara kulislerinde, Çevik Bir''le ilgili başka şeyler de anlatılıyor.

İki konu ilgimizi çektiği için okurlarımıza da aktarmak isterim.

"F4 uçaklarının modernizasyonu", talip olan Tai, Aselsan ve Mikes gibi Türk grupları yerine, neden İsrail''e verildi? Bu modernizasyon için 1 milyar dolardan fazla para sarf edildiği söyleniyor, bu doğru mu? Türk firmaları acaba ne kadar maliyet ile bu işi yapacaktı? İsrail''in devreye sokulmasında Çevik Bir''in rolü oldu mu?

Gölcük depremi sırasında, Çevik Bir, Birinci Ordu Komutanı idi. Acaba, sıkıyönetim ilân edilsin diye ısrarlı davrandı mı? İstanbul''dan askeri birliklerin deprem bölgesine müdahalesi bu yüzden mi gecikti? Sıkıyönetim ilân edildiği takdirde, Bir''in emeklilik işlemi kanuna göre duracak, görev süresi uzatılacaktı. Sıkıyönetim ilân edilsin şeklinde bir ısrarı olduysa, görev süresinin uzatılması ihtimalinin bu ısrardaki payı nedir? Ve nihayet, Birinci Ordu Komutanlığı''nın devir tesliminde neden tören yapılmadı? Çevik Bir niçin o sıralarda pek etrafta görünmedi? Acaba gayritabii bir şeyler mi cereyan etti?

Çevik Bir''in sabıkası

Bu soruyu sormamızın sebebi, Çevik Bir''in "sabıkası"

Nedir bu sabıka? Mart 1998''de irtica tehdidinin birdenbire alevlenmesinde, "terfi pazarlığının rolü olduğunu" Mesut Yılmaz itiraf etmemiş miydi?

Yılmaz, "İrtica ile mücadeleyi iktidar kavgası için kullanmayın" demiş, Karadayı''nın süresi uzatıldığı takdirde, Çevik Bir''in Genelkurmay Başkanlığı için yolunun açılacağını el kol işaretleriyle, Gürcistan''a giden uçakta, gazetecilere hatırlatmıştı.

Bu yüzden o yolu açmak üzere, Bir''in depremden sonra, sıkıyönetim istemiş olmasını da yadırgamayabiliriz.

Çevik Bir, siyasete soyunduğuna göre, şeffaflığı esas olarak almalı ve Hasan Cemal''inkilerden başlayarak soruları teker teker ve inandırıcı bir biçimde cevaplandırmalı.

Kendisini tenkit edenlere bir kulp takıp "kimine irticacı" kimine "numaralı cumhuriyetçi" kimine "hain" demekle bir yere varamaz.

Belki sırası gelmişken şu soruyu da cevaplandırır: "Prostat tedavisi için 26 Haziran''da 9 günlük Amerika seyahatine çıkan, önce New York, arkasından Rhode Island''a geçen üst düzey devlet görevlisi kim? Asker mi, sivil mi? Bu kişi tedavi giderleri için, kendi adına 3 milyar 509 milyon TL, eşi adına 3 milyar 178 milyon olmak üzere 2 nolu Merkez saymanlıktan toplam 6 milyar 687 milyon lira aldı mı? Tedavi neden gizli yürütüldü? Türkiye''de prostatı iyileştirme imkânı yok mu ki, bu kadar masraf yapıldı?"

Sahi kim bu bürokrat veya emekli bürokrat?