Ortadoğu bin yıldan bu yana, onlarca farklı din, mezhep ve etnik kökenden insanlara kapılarını açmış, yerin altı kadar yerin üstü de, zengin olan bir coğrafyadır.
Peygamberler ülkesi Ortadoğu, son yıllarda Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler arasındaki yıkıcı iktidar çatışmalarının ağırlık merkezi oldu
. Mekke sözlü, Medine yüzlü Kudüs, Ortadoğu'nun, “
Yunus izli Mevlana çizgili
" birlikte yaşama kentidir.
Kudüs'te çatışma olursa, Ortadoğu'da uzlaşma olmaz. Bağdat ağlarsa Şam gülmez
.
*
Türklerin, Ortadoğu'dan çekilmesiyle, bozulan uyum ve düzeni, Bölge ve Avrupa ülkeleri yeniden kurmakta büyük bir başarısızlığa uğradı.
Amerika'nın Irak'ı işgali, Ortadoğu'nun kalbine, iki yanı keskin zehirli bir kılıç gibi saplandı
. Amerika dünyanın bütün denizlerini denetim altında tutan, uçak ve savaş gemileriyle, “
"ni "
"ne çevirdi. Türklerin 1517'den 1917'ye kadar özenle korudukları “
" buharlaştı. Emevilerin, Abbasilerin, Osmanlıların şehirleri yakıldı yıkıldı.
*
Ortadoğu'da Amerikalılar, İsrailliler öldürmeye, Filistinliler, Iraklılar, Suriyeliler, Lübnanlılar, Yemenliler, ölmeye doymuyor. “
Birkaç aya kalmaz, yönetimler değişir, çatışmalar biter
" deniliyordu. Yıllar geçti, Ortadoğu'da ne savaşlar bitti, ne de ölümler. Petrol denizi üzerinde yüzen Ortadoğu ülkeleri, dünyadan petrol ithal eden ülkeler konumuna düştü. Göçmen olmak zorunda kalan Filistinli Şair
'in, “
" şiirinde vurguladığı gibi: Yine de Ortadoğu “
Çılgın bir dünyanın sarsamadığı / Çağların ötesinde
/
" kökleri olan, gizemli bir “
" olmaya devam etti.
*
Ortadoğu'nun dayatmacı yönetimlerinin, gösteriş düşkünü, yetersiz ve yeteneksiz yöneticilerinin başlattıkları savaşlar, büyük göçlere yol açtı. Kanlı iç savaşların yaşandığı Ortadoğu ülkelerinden komşu ülkelere ve Avrupa ülkelerine yönelen, sonu gelmeyen göç dalgaları, bütün dünyanın gündeminde ilk sırayı aldı.
Avrupa ülkelerinin bencilliği yüzünden, Akdeniz'de dünyanın en büyük göçmen mezarlığı oluştu
. Gelecek kuşaklar, geriye dönüp baktıklarında, son iki yüzyılın en dehşet verici kan dökücüleri olarak, Amerikalı ve Avrupalısıyla Batı dünyasını görecektir.
*
Araplar Avrupa topraklarına yeni ayak basmıyorlar. İspanya'ya 711 yılında geldiler, 1492 yılına kadar yüzyıllarca Avrupa topraklarında yaşadılar. Prof. Dr.
'nın bütün açıklığıyla ortaya koyduğu gibi, “
", Avrupa'nın her ülkesinde, “
Avrupa'yı aydınlatan düşünür
" olarak kabul edilir. Prof. Dr Philip K.Hitti,
'u Avrupa'da Alplerin “
"ı, Asya'da Himalayaların “
"i olarak görür.
düşünce adına ne varsa, hepsi
'ten ödünç alınmıştır.
*
Ortadoğu'dan Avrupa'ya göçlerle, yeni bir ödeşme dönemi başladı. Ortadoğu ve Avrupa arasında karşılıklı ziyaretler yapıldı. Geçmişte silahla gelenler, silahla geri gittiler.
Müslüman ve Hristiyan mahallelerinin birbirine karıştığı dünyada Avrupa'nın, kapılarını Ortadoğulu göçmenlere kapaması artık mümkün değildir. Ayrıcabu büyük bir nankörlük olur. Kaldı ki, her Avrupa ülkesinde zaten bir Ortadoğu var
.
*
İnsanın nasıl bir gözü ağlarken, bir gözü gülmezse, sınırların altüst olduğu bir dünyada da, bir ülke ağlarken, bir ülke gülmez.
*
Türkiye'nin Ege sahillerinde bir çocuk boğuluyorsa, o çocuğun ölümünden bütün dünya sorumludur.
*
Göç yolunda göçmenlerin çektiği çileleri kimse çekmez.
*
Ortadoğu'nun Avrupalı Necaşi'lere ihtiyacı var.
*
Göçlerde gözyaşından elbiseler giyilir.
*
Göçler tarihin akışını değiştirir.
*
Yitirilen Cennet göçle bulunur.
*
Göçte dönüştürücü güç vardır.