Ömre bedel gece Kadir Gecesi (2)

00:0013/09/2009, Pazar
G: 3/09/2019, Salı
Mustafa İslamoğlu

Kadir Gecesi''ne atfedilen bu değer, bizzat geceden mi kaynaklanmakta, yoksa geceye değerini veren başka bir unsurdan mı?Bu sorunun cevabını birinci ayet açıkça vermektedir. Buna göre, bu muhteşem gece, tüm değerini Kur''an''dan almaktadır. Çünkü Kur''an, bu gecede inmeye başlamıştır. Bir geceyi 30.000 kat daha değerli kılan unsurun geceye/zamana ait olmadığı, bu gecenin sabit bir zamana tekabül etmemesinden de anlaşılır. Zira üzerinde konuşulan zaman, Kameri takvime ait bir zamandır ve Kameri takvimi

Kadir Gecesi''ne atfedilen bu değer, bizzat geceden mi kaynaklanmakta, yoksa geceye değerini veren başka bir unsurdan mı?

Bu sorunun cevabını birinci ayet açıkça vermektedir. Buna göre, bu muhteşem gece, tüm değerini Kur''an''dan almaktadır. Çünkü Kur''an, bu gecede inmeye başlamıştır. Bir geceyi 30.000 kat daha değerli kılan unsurun geceye/zamana ait olmadığı, bu gecenin sabit bir zamana tekabül etmemesinden de anlaşılır. Zira üzerinde konuşulan zaman, Kameri takvime ait bir zamandır ve Kameri takvimi Şemsî takvimden ayıran en tipik özellik de sabit değil sürekli değişken olmasıdır. Buna göre, Kameri yıl içerisinde kutsal kılınan her tür zaman parçası (Ramazan, Kadir Gecesi, İsra ve Mirac Gecesi gibi) kutsallık ve bereketini, bizzat kendilerinden değil, kendi dışlarındaki bir ''değerden'' almaktadırlar. Kur''an''ın ay takvimini zaman belirleme ölçüsü olarak zikredip (10.5), bunu Güneş yılıyla eşitlemek için yapılan bir sahtekarlık olan “nesi” uygulamasının mantığını eleştirmesinin (9:37) nedeni de bu olsa gerektir.

Kadir Gecesi''ne, 30.000 kat değer getiren unsurun Kur''an olduğu anlaşıldıktan sonra, doğru olan tüm kutsallık ve bereketin herhangi bir sabit zaman parçasına/geceye değil Kur''an''a izafe edilmesidir. Bunun anlamı da şudur:

Ey insan! Bu vahiy indiği zamana dahi 30.000 kat değer yüklemiştir. İndiği kendi halinde bir çöl kasabası sakini olan Abdullah''ın oğlu Muhammed''i ''Âlemlere rahmet'' olan bir elçi etmiştir. Sıradan bir çöl kasabası olan Mekke''yi, ''Kentlerin Anası'' olan mübarek ve muhterem belde etmiştir.

Evet, bütün bunları yapan Kur''an eğer senin yüreğine, zihnine, hayatına ve dünyana da inerse, sana bir gecesi bir ömür kadar bereketli bir hayat bahşetmez mi? Senin duygu, düşünce ve eylem potansiyelini binlerce kat artırmaz mı?

Ashabtan bazı kimseler rüyalarında Kadir Gecesi''nin Ramazan''ın son yedi gününde olduğunu görüp bunu Rasul''e haber verince, Rasulullah “Görüyorum ki rüyalarınız Ramazan''ın son yedi gecesi hakkında birbirini tutuyor. Artık kim Kadir Gecesi''ni arayacaksa onu Ramazan''ın son yedisinde arasın” (Buhari ve Müslim) buyuracaktır.

Bu rivayetten Rasulullah''ın kadir gecesini bilmediği anlamı çıkmaz. Nasıl bilmez? Kur''an ona nazil oldu ve Kur''an''ın ilk defa indiği gün onun hayatının dönüm noktasıydı. Bir insan hayatının en önemli olayının gerçekleştiği zamanı hiç unutur mu? Fakat burada konumuz bu değildir ve asıl olan, Rasulullah''ın onun tam gününü söylememekle amaçladığı husustur.

Yüzyıllardır Müslüman geleneği, rivayetlerin de katkısıyla, Ramazan''ın 27. gecesini Kadir Gecesi niyetine ihya etmekte, yüz milyonların yanık yürekleri Rablerinin rahmet ve şefkat pınarına bin bir umutla kurumuş dudaklarını dayamaktadır.

Bu sembolik kutlamada tek yürek olmuş yüz milyonların biricik arzusu şu muştuya nail olmaktır: “O gece boyunca melekler, Rablerinin izniyle (ölü canlara) hayat taşımak için bölük bölük inerler; her çeşit barış, huzur, saadet ve güven taşırlar... ta şafak sökünceye dek!..” (97.4-5)

Çünkü, vahyin taşıdığı barış, huzur, saadet, güvenlik ve özgürlük (selam) tek çeşit değildir; duygu, düşünce ve eylem olarak bireyin tüm hayatını kapsar. Sadece bireysel değil toplumsal barış, huzur, saadet ve güvenin de tesisi fıtratla aynı kaynağa ait olan vahyin diriltici soluğuna (ruh) muhatap olmakla gerçekleşir.

Biz bu gecede, başta bu toprakları vahiyden mahrum edenlerin hidayeti ve ıslahı olmak üzere, herkes için dua edeceğiz. Çünkü çok susadık.