Muharrem ayı ve Ehl-i Beyt

00:0017/11/2012, Cumartesi
G: 6/09/2019, Cuma
Müfit Yüksel

Muharrem ayı; hem Kameri aylardan Hicri senenin ilk ayı, Hicret-i Nebevî''nin sene-i devriyesi, hem de harâm ayların başlangıcıdır. Yanısıra Aşura ayıdır. Bu ayda 9''uncu ve onuncu (Tasu''a/Aşura) günler veya On onbirinci günlerde -sünnet olan- oruç tutulurdu. Bu ayın onuncu günü özellikle Hz. Peygamber''in (S.A.V) sevgili torunu Ehl-i Beyt-i Resul''ün (S.A.V) serdarı Hz. İmam-ı Hüseyin Efendimiz (r.a)''in ve 72 aile efradının, Kerbelâ çölünde, Yezid Bin Muâviye ve Ubeydullah İbn Ziyâd''ın Emevî

Muharrem ayı; hem Kameri aylardan Hicri senenin ilk ayı, Hicret-i Nebevî''nin sene-i devriyesi, hem de harâm ayların başlangıcıdır. Yanısıra Aşura ayıdır. Bu ayda 9''uncu ve onuncu (Tasu''a/Aşura) günler veya On onbirinci günlerde -sünnet olan- oruç tutulurdu. Bu ayın onuncu günü özellikle Hz. Peygamber''in (S.A.V) sevgili torunu Ehl-i Beyt-i Resul''ün (S.A.V) serdarı Hz. İmam-ı Hüseyin Efendimiz (r.a)''in ve 72 aile efradının, Kerbelâ çölünde, Yezid Bin Muâviye ve Ubeydullah İbn Ziyâd''ın Emevî çete ve haydutları tarafından, susuz bırakılıp hunharca şehîd edilişlerinin yıldönümü''dür.

Hz. Ömer (r.a) Ebu Lu''lu tarafından şehid edildiğinde; vefat etmeden evvel yaralı halde iken 6 kişilik bir şurânın teşkilini vasiyyet eder. Şura; Hz. Ali (r.a), Osman Bin Affân (r.a), Zübeyr Bin Avâm (r.a), Talha Bin Ubeydullah (r.a), Sa''d Bin Ebi Vakkâs (r.a) Abdurrahman Bin Avf (r.a)'' dan oluşmakta idi. Hepsi o dönemde gerçekten ümmetin büyükleriydi. Bu şuranın müzakereleri sonucunda Hz. Osman (r.a), Abdurrahman Bin Avf''ın (r.a) tensibi ile halife seçlir, kendisine bey''at edilir. Hz. Osman''ın (r.a) ilk altı yılında ümmetin umûru/işleri Hz. Ömer (r.a) devrindeki gibi büyük oranda pürüzsüz sürdürülür. Daha sonra ise Hz. Osman''ın akrabaları olan bir kısım Emevilerin -Mervan bin Hakem gibi- devlet işlerine müdahaleleriyle düzen bozulur. Şurayı teşkil eden altı büyük sahabinin aralarına ihtilaf girer. Durumu fırsat bilen bir kısım Emeviler ve Hâriciler fitneyi uyandırıp daha da ateşlerler. Ardından Hz. Osmân''ın (r.a) hunharca şehid edilmesi ve takiben gelişen hadiseler, hususiyetle Hz.Talha (r.a) ve Hz. Zübeyr (r.a) ''in şehadetleri ile neticelenen, ümmeti dilhun eden Cemel Vak''ası, Ümmet-i Muhammed (S.A.V) içinde dirlik ve düzenin alt üst olmasına yol açar. Ümmetin büyükleri olan altı büyük sahabinin ihtilafa düşmesinin sonuçları,İslam alemine zulüm, kan ve ateş getiren Yezid, Ubeydullah Bin Ziyâd ve Mervân Bin Hakem gibi Emevi haydut ve çetelerinin önünü ardına kadar açar.

Maalesef ümmet o dönemde, Hz. Peygamber''in (S.A.V) sevgili dâmâdı, Hulefâ-yı Râşidîn''den Hz. Osman Zi''n-Nureyn (r.a) ''in âsiler tartafından şehid edilmesini önlemek bir yana bilakis fırsat vererek onun siyanet ve hürmetini tutmamıştır. Aynı şekilde, Hulefâ-yı Râşidîn''den Hz. İmam-ı Ali (r.a, k.v) Efendimiz''i Hâricî haşerelerine âdeta teslim edip, şehîd edilmesine mani olmamıştır. Yine, Hz. Resul-i Ekrem (S.A.V) ''in ciğerpâreleri mübârek torunu Ehl-i Beyt''in serdarı Hz. İmam Hüseyin Efendimiz (r.a)''i ve aile efradını da Yezid ve Ubeydullah İbn Ziyâd''ın Emevî çete ve haydutlarına karşı da siyanet edip korumamış, Hz. Peygamber''in (S.A.V) hürmetini dahi tutmamışlardır. Hz. Hüseyin''i (r.a) Kufe''ye çağıran Kufeliler o yüce zata ihanet edip, Yezid''in gönderdiği ordunun yanında yer almış, bir takım menfaat düşkünü, haris, makam peşinde koşan bazı kimseler de buna hizmet etmiştir. Ömer Bin Sa''d; Sa''d Bin Ebî Vakkâs (r.a) gibi değerli bir sahabînin oğlu olmasına rağmen, sırf dünyevi makâm ve menfaat için Yezîd''in yanında yer alarak Hz. Hüseyin (r.a) ve aile efrâdı gibi Ehl-i Beyt''in güzîde fertlerinin acı bir şekilde şehadetine sebep oldu. Ömer Bin Sa''d''ın, Hz. Hüseyin''e hitaben yazdığı, Yezid''e medhiye ve müdahane ile dolu mektubu okunduğunda bu vahîm durum daha da iyi anlaşılır. (Bu mektup ve cevâbı için bakınız. Feridun Ahmed Bey, Münşeâtu''s-Salâtîn, Cilt.1. Shf. 47, Takvîmhâne-i Âmire, İstanbul, 1266)

İmam Ebu Hamid Muhammed El-Gazzâlî, " Ed-Durretu''l-Fâhire Fi Keşfi Ulûmi''l-Âhire" adlı eserinde şöyle bir rivâyet nakleder:

"Bazı Salihler rüyâda, Hz. Resul-i Ekrem (S.A.V)''i müşahede ederler ve suâl ederler: "Yâ Resulallah anam babam yoluna fedâ olsun, ümmetin fitnelerini görmüyor musunuz? Hz. Peygamber de (S.A.V) : "Allah fitnelerini ziyade etsin. Hz. Hüseyin''i şehîd ettiler. Bunda benim hürmetimi muhafaza etmediler" buyurur."

Hz. Peygamber''in (S.A.V) ahfâdı, ehl-i beyt''i; Emeviler döneminde, Kerbelâ faciası başta olmak üzere (Ömer Bin Abdülazîz devri hariç) büyük baskı ve zulümlere maruz kalırlar. Abbasiler devrinde de zaman zaman baskılara, zulme maruz kalırlar.

Anadolu Selçukluları, Eyyubîler, Memlüklüler ve Osmanlılar zamanında ise Ehl-i Beyt-i Resul (S.A.V)''ün, Seyyid ve Şerîf ailelerinin (El-Eşrâf Ve''s-Sâde) hak ve hukukunu muhafaza ve hürmetini tutmak, siyanet göstermek üzere müsseseler teşkil edilir. Osmanlı döneminde, merkezde Nakîbu''l-Eşrâflar -,Nakîbu''l-Eşraflık müessesesi-, taşrada ise Nakibu''l-Eşrâf kaymakâmlıkları vardı. (Bu konuda bkz.Ahmed Rif''at, Devhatü''n-Nukabâ, 1283, İstanbul) 1924''te lağvedilen bu müessese vakit geçirilmeden yeniden mutlaka ihdas edilmelidir. Nakîbul-Eşraflık müessesesinin yeniden ihya ve ihdası bu ülkenin, bu coğrafyanın toplumsal barışı için, Alevî-Sünnî barışı için elzem ve hayatidir. İslamiyet saltanatı öngörmez, hilâfet, esasta babadan oğula geçmez, ancak Ehl-i Beyt-i Resul''ün (S.A.V) siyânet ve hürmeti de kesinlikle temel esastır. Bu mübarek Muharrem ayında Hz. İmam Hüseyin Efendimiz (r.a) başta olmak üzere Şühedâ-yı Deşt-i Kerbelâ''yı bir kez daha rahmet, özlem ve minnetle yâd ediyoruz.