CHP"nin son açılımı ve Türkiye"nin sorunlarıyla yüzleşme

00:0013/06/2012, Çarşamba
G: 5/09/2019, Perşembe
Müfit Yüksel

Geçen hafta CHP lideri Kılıçdaroğlu''nun Kürt sorununa ilşkin bir kısım önerilerde bulunmak üzere Başbakan ile görüşmesi gündeme damgasını vurduğu gibi yeni bir sürece evrilme sinyalleri vermektedir. Geçen hafta çarşamba günkü yazımızda, CHP''nin daha öncelerde de buna benzer adımlar atma görüntüsü içine girdiğini ancak her defasında ayağının statükoya ve kendi geçmişine, ideolojik temellerine takıldığını ve tökezlediğinden sözetmiş ve bu yüzden inandırıcılık açısından bayağı zayıf bir karneye sahip

Geçen hafta CHP lideri Kılıçdaroğlu''nun Kürt sorununa ilşkin bir kısım önerilerde bulunmak üzere Başbakan ile görüşmesi gündeme damgasını vurduğu gibi yeni bir sürece evrilme sinyalleri vermektedir. Geçen hafta çarşamba günkü yazımızda, CHP''nin daha öncelerde de buna benzer adımlar atma görüntüsü içine girdiğini ancak her defasında ayağının statükoya ve kendi geçmişine, ideolojik temellerine takıldığını ve tökezlediğinden sözetmiş ve bu yüzden inandırıcılık açısından bayağı zayıf bir karneye sahip olduğunu belirtmiştik.

Elbetteki, siyasi partiler tarafından gerçekleştirilme vaadi verilen bu tür açılımların sahici ve sürekli, sabit kadem olmasını herşekilde arzu ediyoruz. Ancak neredeyse tüm siyasi partiler açısından yaşanan tecrübeler her defasında geri adımlar ve hayal kırıklığı ile neticelendiğinden umut aşılama konusunda inandırıcı gelmemektedir. Geçen haftadan bu yana olan gelişmeler eğer arzu edilen şekilde, istikamet üzere süreklilik arzederse, o takdirde umutların yeşerme zemini doğar.

MHP''nin Meclis''te mutabakat/uzlaşma komisyonu kurulması teklifine kapıları tamamen kapatması, ilkin konuya ilişkin adımların atılmasında ciddi tereddütler uyandırsa da, tek başına iktidar partisi ile anamuhalefet partisinin, konunun detaylarında uzlaşmasalar da, anahatlarında mutabakat sağlanacak bir zemin üzerinde otak çalışma sinyali vermeleri gayet mühimdir. Gerçekten de MHP veya BDP''nin bu konuda kapıları kapatıyor olmaları bu zeminin oluşturulmasına engel olarak görülmemelidir. Her iki partinin bu konuda sahici bir mutabakata girmeleri ve bunun bu anlamda, süreklilik arzetmesi halinde sadece Kürt sorunu değil, Türkiye''nin kangrenleşmekte olan diğer başka sorunlarının da çözümünde önemli katkısı olacaktır.MHP ve BDP iki aşırı ucu temsil eden konumları ile bugüne kadar zaten Kürt sorunuu anlamında gerilimi artırma dışında çoğu zaman fazlaca bir işlev görmedikleri malumumuzdur. Dolayısıyla, her iki partinin bu süreçte kendilerini dışarıda tutma kararında olmaları, konuya ilşkin adım atmak isteyen siyasi partileri kararsızlık ve isteksizliğe sevketmemelidir.

Bu durum, gerek CHP açısından gerekse iktidar partisi açısından da bir fırsat kapısı aralayabilir. Ülkenin temel sorunları her türlü siyasi mülahaza ve kazanımın üstünde hayati önemdedir. CHP''nin kendi geçmişi ile yüzleşmesi, tek-parti dönemi resmi ideolojisi ile hesaplaşması kendi geleceği, gelecekte varlığını sürdürebilmesi açısından önemli olduğu gibi, Kürt sorunu, Alevilik, Balkanlar, Ortadoğu gibi sorunlardaki resmi ideolojinin müsebbip olduğu tıkanıklıkların aşılmasına da hizmet edecektir. Türkiye bu sorunları aşamadıkça büyüyen bir ülke konumunu gerçekleştirme şansını yakalayamayacaktır. Özellikle, CHP''nin statükocu, elitist yüzünün bu konuda direnç göstermeye devam etmesi her defasında olduğu gibi tıkanıklılkların süregelmesine hizmet etmekten başka bir işlevi olmayacaktır.

Son çabalar, CHP açısından geleceğe yönelik, ülkenin geleceğine yöneliklik fırsatların doğmasına hizmet eden bir noktaya getirilebilir. Türkiye''nin Kürt sorununu çözmemek gibi bir lüksü yoktur. 90 yıldır süregelen ve son 30 yıldır, şiddetle birlikte anılan bu sorunun etnik karşıtlık ve duygusallıktan uzak şekilde sağduyu ile çözülmesi konusunda çabalardan kaçınılmamalıdır. Atılacak adımlarda, "şu ve ya bu toplumsal grup ne der", tarzındaki tereddütler bu çabaları bugüne kadar baltalamış ve çözüm yollarını akim bırakmıştır. Heleki, toplumda duygusal kopuşun her gün daha da arttığı bir ortamda kimsenin , hiçbir siyasi iradenin "bana ne, neme lazım" deme, hiçbir grubun, baskı grubunun şantajına boyun eğmeye hakkı yoktur. Sadece kürt sorunu değil, Din-Devlet ilşkileri, Dindarların resmi ideoloji çerçevesinde onyıllarca gördükleri baskılar, Müslümanlığın sürekli devlet eliyle sopalanması; Alevi-Bektaşi kimliğine ilişkin günümüzde devam eden sorunlar, 677 sayılı TekkeVe Zaviyelerin Yasaklanmasına ilişkin kanunun varlığı; bütün çabalara karşın resmi ideolojinin etkisiyle Türkiye''nin bir türlü Balkanlar''a, Meriç''in ötesine, Arnavut-Boşnak hinterlandına açılamaması gibi sorunlar çözüm beklemektedir.

Bu sorunların çözümünde uluslararası konjunktürün getirdiği tıkanmaların, hatta engellemelerin yanısıra, en büyük engel resmi ideolojinin ve statükonun direncinden ve alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Tüm bunlar için, CHP''nin resmi ideolojinin prangalarından kurtulabilmesi ve iktidar partisi ile birlikte bu adımların sahici ve sürekli istikamet üzere giden bir açılıma dönüştürülmeleri elzemdir.