Akıllı telefon hayatımıza girdi gireli elimizden düşmez oldu. Sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk önce ona bakıyor, yatmadan önce onunla vedalaşıyoruz. Haberleşmenin dışında neredeyse her şey için kullanıyoruz onu. Hayatımızı birçok yönden kolaylaştıran bu teknolojik ürün, bilinçli kullanılmadığı zaman bizi kısa sürede esiri haline getirip kendisine bağlıyor, onsuz yapamaz hale getiriyor bizleri. Yanımıza almayı unuttuğumuzda sıkıntı yaşamaya başlıyor, huzursuz oluyoruz. İnternet kullanmanın cazibesi, bir tuşla her bilgiye, merak edilen her şeye kolaylıkla ulaşmaktan kaynaklanmakta. Akıllı telefonların internet aracılığı ile yazılı haberleşme, sosyal medyayı takip ve oyun oynama gibi fonksiyonları cazibesini daha artırıyor. Bu da, kimi insanları kolayca bağımlı hale getiriyor.
Maalesef akıllı telefon kullanma yaşı giderek düşüyor. Artık ilkokul çocukları da akıllı telefonları olsun istiyorlar. Tabii ki burada amaç haberleşme aracı olarak kullanmak değil telefonu. Oyun amaçlı ya da sosyal paylaşım sitelerine girmek amaçlı kullanıyor çocuk ve gençler bu telefonları. Özenmek de işin başka bir yönü. Çocuklar kendinden yaşça büyük abi ve ablalarına hatta bazen anne babalarına özenerek de telefon almak istiyorlar.
Özellikle sosyal ortamlara girme zorluğu yaşayan kişiler herhangi bir kaygı yaşamadan rahatça sosyal bir çevrede yer alabiliyorlar. Tanımadıkları insanlarla dertleşebiliyor, kendilerini kendi istedikleri şekilde tanıtabiliyorlar. Eğlence ve oyuna diğer alternatiflere oranla daha ekonomik yollarla ulaşabiliyorlar. En önemlisi kendilerini sosyal statü, maddi imkân, ırk, cinsiyet, farkı olmadan bütün diğer kullanıcılarla beraber eşit bir şekilde ifade edebildiklerini düşünüyorlar. Diğer taraftan günlük stresten uzaklaşmak için çok sayıda alternatif bulabiliyorlar. Ancak tüm bu olup bitenlerin sanal olduğunu unutup, gerçekmiş gibi değerlendirip hayatlılarının merkezine koyuyorlar bu ilişki biçimini. Bu da büyük hayal kırıklıkları yaşamalarına neden oluyor. Elinde sürekli telefon ile meşgul olan kişi, çevresinden, öncelikle de ailesinden, arkadaşlarından, sosyal ve kültürel faaliyetlerinden uzaklaşıyor. Böylece sosyal yaşamına büyük bir darbe vuruluyor. Kişi sanal âlemde ne kadar çok vakit geçirirse gerçek hayattan da o kadar çok kopuyor.
Kültürel farklılıklar olsa bile yaygın teknolojinin kullanıldığı her ülkede sorunlar birbirine çok benziyor.. Önemli olan ailelerin bilinçli olması ve erken yaştan itibaren kontrolü elde tutmaları. Aşırı özgür bırakılan ve sınır konulmayan çocuklarda kötüye kullanım oranı çok daha yüksek aslında. Anne babalar çocuklarına telefonu ilk aldıkları gün, kullanımı konusunda çok açık konuşmalı ve net sınırlar çizmelidirler. Hangi amaçla telefonun kullanılacağı çocuğa açıkça söylenmelidir. Hangi sitelere, hangi sosyal ağlara girebileceği ve en önemlisi haberleşme dışında telefonu ne kadar süre kullanacağı konuşulmalıdır. Burada çocuğa verilmesi gereken asıl mesaj, akıllı telefon kullanımı konusunda belirleyici ve sınır koyucunun anne baba olduğudur.
Diğer taraftan sosyal paylaşım sitelerindeki riskler detaylı şekilde çocuğa anlatılmalıdır. Özellikle çocuk ve gençlerin bu paylaşım siteleri aracılığı ile kandırılmasına sıkça rastlıyoruz. Bu kandırmalar ya ekonomik anlamda oluyor ya da bazı gençler cinsel olarak kandırılıyor ve tacize uğruyorlar. Sanal ortamda tanışan ve arkadaşlık teklif eden kötü niyetli insanların çok kolay kandırabilecekleri çocuklar ve gençler bulabildiğini biliyoruz. Bu konuda çocuklarımız açık şeklide bilgilendirilmeli, yapmamaları gereken şeyler mutlaka konuşulmalıdır. Riskler ve sonunda nelerin olabileceği de anlatılmalıdır onlara.
Erken dönemde çocuğun her türlü ekranla karşılaşması sosyalleşmesi ve sosyal becerilerinin gelişmesi önünde çok büyük bir engeldir. Bu durum sözel ifade becerileri başta olmak üzere öğrenme ile ilgili birçok becerinin gelişmesini engeller ve bağımlığın daha erken yaşta oluşmasına neden olabilir.
Maalesef çoğu zaman kişi kendisinin bağımlı olduğunu kabul etmez. Bu nedenle de uyarıları dikkate almaz. Oysa bağımlı olmak demek aslında “onsuz yapamamak, onu terk edememek, o olmadığında yoksunluk çekmek” demektir. Akıllı telefon her an kişinin zihninde ise, kişi günde defalarca ona bakma zorunda hissediyor ve onunla meşgul olduğu için günlük yapması gereken işleri, sorumlulukları erteliyor ve yapmıyor ise bağımlı oluyor demektir. Bizler çocuklarımızın bağımlı olmalarını istemiyor isek öncelikle kendi telefon kullanma alışkanlıklarımızı gözden geçirmeli ve doğru örnekler olmalıyız.