Bu kar tutar mı?

Önce, uzun süre yağmur yağmış, ardından kar atıştırmaya başlamış. Hoca''ya sormuşlar:

- Hocam bu kar tutar mı? Önce yağmur yağdığı için, her taraf ıslak da...

Nasrettin Hoca, yağan kara bakmış ve karşısındakilere şu cevabı vermiş:

- Ya tutarsa!..

- Ama hocam, demişler, sen de hep aynı şeyi söyleyip duruyorsun.

Hoca bu!.. Laf altında kalır mı?

- Eee, biz sözümüzün eriyiz arkadaş!..

Kar yağınca okulların tatil olmasına çocukların çok sevindiğini bilirsiniz. Tek tük kar yağmaya başlayınca "Yaşasın, kar yağıyor, okullar tatil olacak" diyen öğrencilere, bazı anne babalar ve öğretmenler çıkışır ya... Hiç önemsemeyin öğretmenlerin bu tavırlarını. Çünkü en az çocuklar kadar, öğretmenler de seviniyor okulların tatil edilmesine.

1. Sizin "âlem" dediğiniz bu bitirim dünyasının bütün raconlarını şu andan itibaren tedavülden kaldırıyorum.

Ayrıca racon kelimesinin telaffuz edilmesini dahi yasaklıyorum. Dalga geçmek için bile olsa, bu kelimeyi ağzınıza almayacaksınız.

2. Açlıktan nefesiniz koksa dahi, benden başka kimseden hiçbir şekil ve ad altında para istemeyeceksiniz.

3. Gazozuna tavla oynamak dahil, hiçbir zaman kumar oynamayacaksınız.

4. Nefsi müdafa hariç, hiçbir şekilde silah kullanmayacaksınız.

5. Uyuşturucu, kadın ticareti, tahsilatçılık, korumacılık, kolpacılık, değnekçilik, ara buluculuk, arazi yağması, park ağalığı, ihale tezgahı gibi işlere bulaşmış bütün tanıdıklarınızla şu andan itibaren selamı sabahı keseceksiniz.

6. Bu âlemde polis, asker, bürokrat ve siyasetçi dostunuz da olmayacak, düşmanınız da.

7. Hiç kimseye hiçbir durumda yalan söylemeyeceksiniz.

8. Benimle veya bensiz yaptığınız her iyi işi unutacak, bir daha anmayı bile aklınıza getirmeyeceksiniz.

9. Aranızda bu yasalara uymayan herhangi biri için asla bağışlama talebinde dahi bulunulmayacaktır.

Size, "Yusuf Miroğlu Yasaları"nı bildirdim.

Gözünüz aydın olsun ey millet!.. İster inan ister inanma köşesine bugünden itibaren başlıyoruz. Burada anlatılan hikâyelere inanıp inanmamak, başkasına anlatıp anlatmamak, tamamen keyfinize kalmış. Bizde zorlama yok! Biz, anlatır geçeriz... İster inanın, ister inanmayın. İsterseniz inanmış gibi yapın. Fakat bu anlattıklarımız gerçek. Kısacası, paşa gönlünüz bilir.

Haydi bakalım, buyurun...

Jake Fen isimli adam, şakayla karışık eşini korkutmak istedi.

Bunun için bir plan yaptı. Birkaç metrelik ip ayarladı. Evin içinde kurduğu düzenek ile, kendini asmış gibi gösterdi. Eve gelen kadın, kapıyı açar açmaz, içerideki odada kocasını uzaktan ipin ucunda sallanır halde görünce düşüp bayıldı..

Kapıyı açık gören komşu kadın, merakla içeri girdi.

İki cesetle karşılaştığını sandı.

Topladığı birkaç parça değerli eşya ile kaçarken, yerde baygın yatan kadına bir tekme attı. (Edepsize bak! Haydi evi soydun, zavallı kadıncağıza niye tekme atıyorsun?.. Ama, olacak ki olacak işte!..)

O tekme ile kadın ayıldı. Cesedin canlandığını sanan kötü kalpli komşu kadın (ki aynı zamanda hırlı değil, yani hırsız) korkudan öldü.. Jake ise mahkemede beraat etti. Sen sağ, ben selamet!..

Murat Kayacan''a ve Fahrettin Uludağ''a sürekli katkılarından dolayı, sürekli teşekkür ederiz.

Türkiye çapında gerçekleştirilen bu ankete katılmak ister misiniz?

İşte soru:

1900-2000 yılları arasında Türkiye''ye damgasını vurmuş, adından çok söz edilmiş üç değerli şairi önem sırasına göre yazınız.

Cevapları anket 2000@hotmail.com adresine gönderiniz.

Sonuçlar en kısa zamanda www.anket2000.cjb.net''te açıklanacaktır. Anketçiler.

"Kiralık ev arıyorum" dedi şoförümüz İbrahim.

- Nasıl bir şey istiyorsun?

- Bodrum katı olmayacak, bahçeli olmayacak...

- Neden? Bodrum neyse de insanlar genellikle bahçeli bir evi olsun ister.

- Ben cesetten korkarım!

Hiç zamanı değil fakat, Güneydoğu''da teröre kurban giden öğretmenleri PKK''nın öldürdüğünü ve öldürülen öğretmen sayısının 150''nin üzerinde olduğunu hatırlatmak lazım.

Çoğunu, sarı öküzünü satarak okutmuştu babası. Borç para alarak okutmuştu. Onlar ayırım yapmadılar. Memleketin her köşesi birdir dediler ve can güvenlikleri sağlanamadığı için öldürüldüler.

Onlar çocuklarımızı aydınlatmaya koşmuştu. Şimdi unutuldular. Bunu hak etmediler. Unutmayalım! (Karga)

Bilgisayarında birkaç günlük arıza çıkan arkadaşımızın duası:

- Allah kimseyi internet erişimsiz bırakmasın.

Saygın''a yazık değil mi?

Duyduk ki sayın Işılay Saygın''ın maaşı yetmiyormuş. Sağda-solda maaşının yetmediğinden yakınıyormuş. Hatta 4 milyar telefon faturası ödediğinden dem vuruyormuş. Kendisine çok acıdık işte bunu duyunca, çok kazanıp çok harcayan vatandaşlar olarak!..