Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hafta başında TRTHaber’de Libya ile ilgili sorulara cevap verirken, “Operasyon hazırlıkları var ama şu anda masayı deniyoruz. Hafter ve onu destekleyen güçlerin çekilmesini deniyoruz” demişti.Bu açıklamanın arka planında ne var diye biraz araştırdım.Bu araştırmayı yaparken yeni bir bilgiye ulaştım.Sürpriz bir değişiklik olmazsa önümüzdeki hafta Rusya’dan yeni bir heyet Ankara’ya gelecek.Anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hafta başında TRTHaber’de Libya ile ilgili sorulara cevap verirken, “Operasyon hazırlıkları var ama şu anda masayı deniyoruz. Hafter ve onu destekleyen güçlerin çekilmesini deniyoruz” demişti.
Bu açıklamanın arka planında ne var diye biraz araştırdım.
Bu araştırmayı yaparken yeni bir bilgiye ulaştım.
Sürpriz bir değişiklik olmazsa önümüzdeki hafta Rusya’dan yeni bir heyet Ankara’ya gelecek.
Anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında yapılan son telefon görüşmesinden Libya dosyasını ‘müzakere’ yöntemiyle ilerletme kararı çıkmış.
Peki, bu ne sağlayabilir?
Masanın denenmesi bir sonuç üretir mi?
“Bir müzakere marjı” olduğundan söz ediliyor.
Nedir o müzakere marjı?
Rusların Sirte ile Cufra üzerinde pazarlık yapmak istediğinden söz ediliyor.
Cufra’daki askeri üssü sağlama almak için Sirte’yi müzakere edebilecekleri dile getiriliyor.
“Müzakere marjı var” denen şey bu.
O marjın kullanılması bir sonuç getirecekse eğer, Sirte’nin Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bir çatışma olmadan geçmesi, Hafter güçlerinin buradan çekilmesi beklenebilir.
Önümüzde böyle bir senaryo var evet ama, Libya dosyasının çok kaygan bir zeminde ilerlediğini akılda tutmak gerekiyor.
Verilen sözlerle fiili durum çoğu zaman birbiriyle ters istikamette olabiliyor, o yüzden.
Birkaç hafta önce Rusya’dan Dışişleri ve Savunma bakanlarının başkanlık edeceği bir heyetin Ankara’ya yapacağı ziyaret, bir gün önce Moskova’dan gelen bakan yardımcısının Ankara’nın kabul etmeyeceği önceden belli olan bir takım önerileri gündeme getirmesi nedeniyle sürpriz şekilde ertelenmişti.
Benzeri ihtimaller önümüzdeki dönemde de karşımıza çıkabilir.
Bu tür pürüzlerin/zorlukların bir sebebi var:
Rusya ile Türkiye’nin Suriye’de olduğu gibi Libya’da da pozisyonları/çıkarları birbirine ters düşüyor.
Bu da işleri zorlaştırıyor.
Böyle olduğu için Rusların ‘müzakereye devam etme’ yönündeki niyet beyanı gerçekten bu yöntemle bir sonuç alma hedefi mi taşıyor, yoksa başka başka hesaplar mı var diye ayrıca bir soru daha sormak gerekiyor.
Başka başka hesaplar derken, normal zamanlarda Libya bir bağlantısının olacağını düşünemeyeceğiniz bir gelişme, zihninizi hemen böyle bir ilişkilendirmeye doğru kanalize edebiliyor.
Ermenistan’ın durduk yere Azerbaycan topraklarını hedef alan saldırılarından söz ediyorum.
Evet, normal bir zamanda böyle bir gelişmenin Libya ile ilişkisi düşünülemez.
Ama bu defa öyle değil.
Ermenistan tarafından Azeri sınırına dönük daha önce de zaman zaman tacizler yapıldığı biliniyor.
Ancak bu son saldırıda hedef alınan Tovuz ilinin Türkiye ve Azerbaycan’ın ortaklaşa gerçekleştirdiği Bakü-Tiflis-Kars demir yolu, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve TANAP’ın başlangıcı olan Güney Kafkasya doğal gaz boru hatlarının geçiş noktasında olması, bir başka deyişle bu saldırılarda hedef alınan noktanın Azerbaycan ile Türkiye’yi birleştiren tek kara yolu olması, bu saldırılarla sadece Azerbaycan’a değil, eş zamanlı olarak Türkiye’ye de bir mesaj verilmek istendiğini gösteriyor.
Bu durumda Libya’da müzakere yapalım diyen Rusya’nın bu talebe olumlu yönde cevap aldıktan hemen sonra Ermenileri harekete geçirmesinin birbiriyle ilişkili olmadığını düşünmek için epeyce saf olmak gerekir.
Açıkçası, Ermenilerin Azerbaycan topraklarındaki Tovuz’a yönelik saldırısının, Rusya’nın kışkırtmasıyla ve bu ortamda Türkiye’nin Libya’daki elini zayıflatmak gibi bir niyetle başlatıldığı anlaşılıyor.
Libya’da Sirte operasyonu öncesi masanın denendiği bir ortamda Hafter güçleri ve diğer ortaklarından gelen sesler de bir enteresan.
Hafter’in sözcüsü birkaç gün önce, “Önümüzdeki saatlerde Cufra ve Sirte’de büyük bir savaşa tanıklık edeceğiz” diye bir açıklamada bulundu.
Mısır’ın darbeci generali Sisi’nin açıklamaları da benzeri istikamette oldu.
O da, “Libya’daki askeri sahneyi hızlı ve kararlı bir şekilde değiştirebiliriz.
Sirte’deki askeri yığınaklanma ve saldırı karşısında kayıtsız kalmayacağız” dedi.
Bu açıklamaları şöyle bir soruyu akılda tutarak değerlendirmekte fayda var.
Acaba, onları da Rusya mı böyle konuşturuyor?