Libya’da son gelişmeler neyin habercisi?

04:0020/05/2020, Çarşamba
G: 20/05/2020, Çarşamba
Mehmet Acet

“Kapalı kapılar ardında “Sizin dediğiniz gibiymiş” diyorlar. Hafter’le karşılaştırınca Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Serrac güvenilir birisiymiş diyorlar. Ancak bunu açıklamak aynı zamanda Türkiye’ye kredi vermek anlamına geldiği için onu da yapmıyorlar.”Ankara’da pek çok memleket meselesinin yanında Libya için de mesai harcayan üst düzey bir yetkilinin sözleri bunlar.Kullanılan ifadelerde kast edilen çevreler, Libya konusunda nerede durdukları tam olarak anlaşılamayan çoğunlukla batılı ülkelerin

“Kapalı kapılar ardında “Sizin dediğiniz gibiymiş” diyorlar. Hafter’le karşılaştırınca Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Serrac güvenilir birisiymiş diyorlar. Ancak bunu açıklamak aynı zamanda Türkiye’ye kredi vermek anlamına geldiği için onu da yapmıyorlar.”

Ankara’da pek çok memleket meselesinin yanında Libya için de mesai harcayan üst düzey bir yetkilinin sözleri bunlar.

Kullanılan ifadelerde kast edilen çevreler, Libya konusunda nerede durdukları tam olarak anlaşılamayan çoğunlukla batılı ülkelerin yetkilileri.

Libya dosyası Türkiye için artık bir ‘iç mesele’ olarak görülmeli.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın korona günlerinin başlamasından sonra yaptığı konuşmaların birçoğunda Libya’dan da söz etmesi, Ankara’da bu dosyanın yakından izlendiğinin açık bir işareti.

Önceki gün Ankara’nın açıktan destek verdiği, Birleşmiş Milletler tarafından meşru hükümet olarak tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçler, kritik öneme sahip Vatiyye Askeri Hava Üssü’nü ele geçirdi.

Bu, darbeci Hafter güçleri için çok kötü bir haber.

Neden derseniz, 2014’ten beri ellerinde tuttukları bu hava üssünü, hava saldırıları için de aktif şekilde kullanıyorlardı.

Şimdi o üste bu güçlerini de kaybettiler.

Ulusal Mutabakat Hükümeti yetkilileri, Libya’nın bütün kentleri özgürleştirilene kadar ilerleyişlerini sürdüreceklerini ilan etmiş durumdalar.

Bununla birlikte, Ankara’da kulak verdiğimiz yetkili isimler, zafer sarhoşluğuna kapılmak yerine ihtiyatlı bir dil kullanmaya devam ediyorlar.

Denilen şu:

“Serrac’ın eli güçlendi. NATO Genel Sekreteri’nin açıklamaları bunun bir örneği. Bunlar önemli. Diğer yandan, Libya’daki işler hep kaygan bir zeminde ilerleye gelmiştir. Aşiretler zaman zaman aralarında ihtilafa düşüyorlar, ya da saf değiştiriyorlar. Zintanlılar bir şey diyor, Misratalılar başka şeyler söyleyebiliyor. ”

RUSYA BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE MISIR HAFTER’E DESTEK VERMEKTEN VAZ GEÇMİYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Başbakan Serrac ile bir telefon görüşmesi yapmıştı.

Bir yıl kadar önce Hafter’in Trablus’a doğru ilerleyişi başlayınca “Başka gidecek kapımız yok” diyerek Ankara’nın kapısını çalan Serrac yönetimi, son dönemde kaydedilen ilerlemenin Türkiye’nin sağladığı destek sayesinde olduğunun farkında.

İdlib krizi çıktığında Suriye hava sahasında büyük işler çıkaran SİHA’lar, aynı avcılık maharetlerini Libya’da da sergiliyorlar.

En son iki adet Pantsir tipi Hava Savunma Sisteminin imha edildiği haberi geldi.

Bunun yanında Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, darbeci Hafter’e verdikleri destekten geri adım atmış değiller.

Konuştuğum yetkili isim özellikle Moskova ve Abu Dabi’nin Hafter güçleri için çok ciddi sevkiyatlar yapmakta olduğunu ve bu sevkiyatlarda Suriye’deki Esed rejiminin imkanlarından yararlanıldığını söylüyor:

“Abu Dabi bu işin mali kısmını üstlenmiş durumda. Daha önce Sudan üzerinden yürütülen paralı asker projesi çökmüştü. Libya’ya çalışma vaadiyle götürülen Sudanlılar, ‘biz buraya savaşmak için gelmedik’ diye tepki gösterince o iş boşa çıkmıştı. Şimdi Esed rejimi üzerinden yani Suriye üzerinden bunu yapıyorlar.”

Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’ye karşı gözünü o kadar karartmış ki, nerede ne imkan varsa bunları kullanmaktan vaz geçmiyor.

Mart başında Rusya ile Türkiye arasında İdlib ateşkesi ilan edildiğinde Şam rejimine para teklifinde bulunarak bu ateşkesi bozmayı bile teklif etmişlerdi.

Sözlerine atıflar yaptığım isim Abu Dabi’nin bu sinsi hamlelerinin yanında, Rusya’nın Libya ‘ilgisini’ özel bir parantez açarak değerlendiriyor.

Suriye’ye inerek Akdeniz denklemine dahil olan Putin’li Moskova’nın batının dağınıklığından yararlanarak Libya’daki nüfuzunu güçlendirmeye çalıştığını anlatıyor:

“Putin, batının bıraktığı stratejik boşlukları dolduruyor. Bu dağınıklık, odak eksikliği Putin’e fırsat verdi. Suriye’deki Hmeymim Üssü’ünden Libya’ya hava koridoru oluşturdular.”

Sözünü ettiğim isim bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra biraz da hayret ifadesiyle Hafter’in şu durumundan söz ediyor:

“Hafter, CIA’nın yetiştirerek Libya’ya getirdiği bir isim. Yani ABD istihbaratının yetiştirdiği parasını ödediği birisi. Şimdi bu isim Rusya tarafından kullanılıyor. ABD’deki zihni dağınıklığın bundan daha iyi bir örneği olabilir mi?”

Evet ABD’nin sadece Libya’da değil başka birçok meselede ortaya koyduğu zihinsel dağınıklığını ve istihbarat kökenli bir devlet başkanı olan Putin’in bu boşluğu doldurmaya dönük hamlelerini açıklaması bakımından bundan daha iyi bir örnek olamaz.

Ancak her durumda karşımızdaki fotoğraf başka bir şey söylüyor.

Rusya’nın silah gücünü, Birleşik Arap Emirlikleri’nin para gücünü, Mısır’ın Arap ulusçuluğu ideolojisini ve Sisi’nin darbeci anlayışını arkasına alan Hafter’in tutunamadığı, Trablus’u ele geçirmek şöyle dursun elindekileri de kaybetmeye başladığı bir gerçek.

Hafter’in bu denklemi eski haline getirmesi çok kolay görünmüyor.

#Hafter
#Rusya
#BAE
#ABD
#Libya