İcrai bir pozisyonu olmayan, aşı tedarikiyle ilgili herhangi bir görev ya da sorumluluğu olmayan birinin nasıl bir ‘aymazlığı’ olabilir diye sorulabilir.Anlatayım, herkes kendi karar versin.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’teki Grup Toplantısı’nda, Çin’den gelen aşılarla ilgili Sağlık Bakanlığı’na suçlamalarda bulunmuş, bir milyon dozdan oluşan ilk parti aşılar ücretsiz olmasına rağmen, aracı kuruluşa 12 milyon dolar ödeme yapıldığını iddia etmişti.CHP liderine cevap veren Sağlık Bakanı
Anlatayım, herkes kendi karar versin.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’teki Grup Toplantısı’nda, Çin’den gelen aşılarla ilgili Sağlık Bakanlığı’na suçlamalarda bulunmuş, bir milyon dozdan oluşan ilk parti aşılar ücretsiz olmasına rağmen, aracı kuruluşa 12 milyon dolar ödeme yapıldığını iddia etmişti.
Ama bu defa mesele, salt iktidar/muhalefet ilişkilerini değil, bu ülkede yaşayan her bir ferdin sağlığını çok yakından ilgilendiriyor.
O halde anlatmaya başlayalım.
Çin’deki Sinovac firmasıyla aşı sözleşmesi, Kasım ayında yapılmasına rağmen görüşmeler daha erken vakitte, Eylül aylarında başlıyor.
O dönemde aşının sonuçları ve etkinliği net olarak bilinmediği için, Sağlık Bakanlığı tarafından Çin’li firmaya şöyle bir şart koşuluyor:
Bu birincisi.
İkincisi, Kılıçdaroğlu’nun distribütör dediği firma, Türkiye’nin, ya da Sağlık Bakanlığı’nın değil, Sinovac firmasının 7 yıldır birlikte çalıştığı bir firma.
Ancak süreci yöneten Sağlık Bakanlığı, bu firmayı muhatap alarak hareket etmedi.
Çin’den gelecek aşılarla ilgili bütün görüşmeler, fiyat belirleme dahil bütün işlemler Sinovac firmasıyla doğrudan yapıldı.
Aracı firma nedir?
Ama Türkiye açısından, Sağlık Bakanlığı açısından böyle bir durum söz konusu değil.
İlgili distribütör firma için, Sinovac’ın muhatap olduğu, kendi ticari ilişkilerini kendi aralarında belirledikleri bir firma olarak söz edilebilir.
Meselenin üçüncü boyutu ise, bu ülkede aşı olmak için sırada bekleyen her bir ferdi çok yakından ilgilendiriyor.
Çünkü, Kılıçdaroğlu’nun dayanaktan yoksun suçlamaları, Türkiye’nin aşı tedarikinin devamını tehlikeye sokacak bir nitelik arz ediyor.
Şöyle ki;
Yine yaptığım araştırmalardan sonra öğrendiğime göre, Türkiye Sinovac aşısını en ucuza alan ülke durumunda.
Erken vakitte aşı için harekete geçilmesi bunun temel nedenlerinden biri. Böyle bir bilgi ortaya çıkınca, aynı aşıyı kullanan Endonezya ve Brezilya’dan Sağlık Bakanlığı’na telefonlar gelmiş.
Bu aşıyı kaç paraya alıyorsunuz diye sormuşlar.
Ancak hem Sinovac firması, hem de Çinli yetkililer, Türkiye’nin aldığı fiyatın bu ülkelerle paylaşılmasını istememiş.
Niye?
Çünkü Türkiye en ucuz aşıyı aldığı için, diğer ülkeler de kendilerine aynı fiyattan satış yapılması için baskı yapacaklardı.
O nedenle, Çin makamları hem aşının fiyatını, hem de Türkiye’ye ne kadar aşı geldiğinin açıklanmamasını istediler.
Şimdi ne olmuş oluyor?
Bu bana ait bir görüş değil.
Sağlık Bakanlığı’nda bu süreçlerin yönetiminde görevler üstlenen üst düzey bir isim tarafından dillendirilen bir görüş bu.
Arkası boş bir iddianın gündeme getirilmesiyle, aşı tedarikini zora sokabilecek, gayet sağlıklı şekilde işleyen bu süreci sıkıntıya sokabilecek bir risk ortaya çıkıyor.
İcrai sorumluluğu olmasa da, bu aymazlığı Kılıçdaroğlu’nu sorumlu hale getirmiyor mu?
Peki ya bilerek böyle yapıyorsa…
Türkiye’nin aşı programını kasıtlı olarak baltalamak istiyorsa?