Seçmen çaresizliği olarak hakaret

00:0019/03/2014, Çarşamba
G: 12/09/2019, Perşembe
Mehmet Ziya Gökalp

AK Parti"nin son on iki yılda makro alanda özellikle ekonomide, siyasal alanda, demokratik alanda yaptıklarını konuşuyoruz. Oysa Ak Parti"nin kesin bir şekilde ve rakipsiz imza attığı bir başka alan daha var, o da yerel yönetimler.Bu alanda şehirlere kattıkları ve bu şehirleri dünya ölçeğinde marka şehirlere dönüştürmesi seçimlerde tartışılmaz bir üstünlük ile seçmenden ard arda yetki almasına yol açıyor.On iki yıl uzun bir süre olduğu ve yeni bir kuşak yetiştiği için, maalesef artık, eskiden su

AK Parti"nin son on iki yılda makro alanda özellikle ekonomide, siyasal alanda, demokratik alanda yaptıklarını konuşuyoruz. Oysa Ak Parti"nin kesin bir şekilde ve rakipsiz imza attığı bir başka alan daha var, o da yerel yönetimler.

Bu alanda şehirlere kattıkları ve bu şehirleri dünya ölçeğinde marka şehirlere dönüştürmesi seçimlerde tartışılmaz bir üstünlük ile seçmenden ard arda yetki almasına yol açıyor.

On iki yıl uzun bir süre olduğu ve yeni bir kuşak yetiştiği için, maalesef artık, eskiden su akmıyordu, hava kirliydi gibi çoğu insanın unuttuğu, gençlerin hayal edemedikleri ama reel olarak hayatımızda var olan gerçekleri seçim argümanı olarak kullanmak zor. Ama bunların yerine mukayeseli olarak bu farkı ortaya koyacak alanların olması büyük bir şans.

Benim de yıllarımı geçirdiğim İzmir bunlardan biri. Maalesef, kişilik olarak çok iyi bir başkanı olmasına rağmen, kadrosunun yetersizliği ve başkanı bir basın toplantısında çileden çıkaracak kadar çıkara dayalı siyasal anlayış, Kemalist zihniyet dışında şehri kimliksizleştirdi. Şimdi bir Ankara bir İstanbul bir de İzmir"e bakın.

Artık yeni bir seçim süreci var ve fark daha seçim sürecinde ortaya çıkıyor. Bir taraf, siyasi geleceğini ve elde edeceği sonucu başka çıkar grupları ile ittifak yaparak kazanacağı oy oranına bağlarken, Ak Parti adayları şehre katmayı düşündükleri projelerini, hayallerini seçmenlerle paylaşıyor.

Sorun burada ortaya çıkıyor zaten. Muhalefet seçmeninin karşısına dersini çalışmadan, vaatlerinin kaynağını belirtmeden, en basit hesabı bile yapmadan çıktıkça, bir şekilde partisi ile Katolik nikâhı kıyan seçmenin çaresizliği gerginlik olarak doğrudan yaşamına yansıyor.

Bu açıdan bakıldığında, köşesinden kin kusanlar, sokaklarda terbiye sınırını aşan hareketler yapanlar, aslında çaresizliklerini dışa vuruyorlar.

Düşünün, muhalefet Türkiye"nin camia destekli en geniş kapsamlı çıkar grupları ile ittifak kuruyor, ancak ne oy oranlarında ne de hedefledikleri şehirlerde seçimi kazanmalarına dair en ufak umut görünmüyor.

Muhalif seçmen düne kadar Kemalist ideolojinin, kendi anlayı?lar?na g?re demokrasinin en b?y?k d??man? olarak g?rd??? bir camia ile ittifak yap?lmas?na m? k?zs?n, yoksa buna ra?men elde edeceklerinin d?nden daha iyi olmamas?na m? ?z?ls?n.

?rnekler ortada;

?stanbul?dan ba?layal?m. Sar?g?lşlarına göre demokrasinin en büyük düşmanı olarak gördüğü bir camia ile ittifak yapılmasına mı kızsın, yoksa buna rağmen elde edeceklerinin dünden daha iyi olmamasına mı üzülsün.

Örnekler ortada;

İstanbul"dan başlayalım. Sarıgül"ü tanıyan, röportaj yapan, seçim çalışmalarını takip eden herkesin ortak kanısı, olumlu bir tarafının olmadığı yönünde. Ki, bu tespitte bulunanlar Doğan medyası ve kronik Başbakan düşmanlığı yapan gazetelerdeki kişiler. Bu tespitler içinde, bütün hareketlerinin kontrollü ve yapmacık olması, gerçek kimliğini sergileyememesi, duygusal patlamalar ve zaman zaman şiddete yönelik tavırlar sergilemesi var.

Ankara"nın durumu daha vahim. Bir ana muhalefet partisi olarak kendi içinde başkente aday bulamayan CHP, alenen düne kadar en nazik deyim ile yok saydığı MHP tabanından bir adayı devşirerek, nasıl olsa kendi seçmenini de çantada keklik gördüğü için buna MHP seçmenini ekleme hayali ile ortaya çıktı.

Ama sonuçların, matematikte olduğu gibi alt alta yazılanlarla olmadığı açıkça kamuoyu yoklamalarında görülüyor.

Şimdi düşünün, bir yanda camia ve muhalif güçlere servis edilen montaj kasetler, tapeler, sahada ablaların abilerin çalışması, devşirme adaylar ve diğer yandan yerelde seçilme ihtimali yüksek adaylara konsolide olma dahil ortaya konan politikalar bir türlü işe yaramıyorsa, seçmeni ne yapsın. Yazarı ile sanatçı geçineni ile seçmeni ile aslında hakaretin ve kızgınlığın kendi içinde asıl hedefin partisi olduğu çaresizliğinin son noktasında, hakaretlere sığınmaktan başka yol kalmıyor onlara.

Sonuç olarak seçmen bir kere gerçeklere oy verse muhalefet kendine gelecek ama ne seçmende ne muhalefette bu talep yok anlaşılan.