Piyasanın gücü

00:0016/04/2014, Çarşamba
G: 12/09/2019, Perşembe
Mehmet Ziya Gökalp

Bir önceki yazımızda ekonomide değişen parametrelerden bahsetmiştik. Devam edelim, çünkü bu değişimi destekleyen gelişmeler olmaya devam ediyor. Sadece olumlu gelimeler yaşanmıyor, kötü veya olası kötü gelişmeler de kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Kötü haberlerle başlayacak olursak, birinci sırayı, Ukrayna"da yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin dünya siyasi ve coğrafi haritasında, Rusya"nın alabileceği risklere bağlı olarak, meydana getireceği değişmeler alır. Aynı şey, Rusya"nın hamlelerine

Bir önceki yazımızda ekonomide değişen parametrelerden bahsetmiştik. Devam edelim, çünkü bu değişimi destekleyen gelişmeler olmaya devam ediyor. Sadece olumlu gelimeler yaşanmıyor, kötü veya olası kötü gelişmeler de kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Kötü haberlerle başlayacak olursak, birinci sırayı, Ukrayna"da yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin dünya siyasi ve coğrafi haritasında, Rusya"nın alabileceği risklere bağlı olarak, meydana getireceği değişmeler alır. Aynı şey, Rusya"nın hamlelerine karşı Batının göstereceği tepki için de geçerli. Kırım"dan sonra, Donetsk de Rusya"ya katılmak için referanduma gitmeyi planlıyor. Anlaşılan, Ukrayna"nın dörtte üçü elden gidecek bu gidişle. Aslında rasyonel olarak baktığınızda, bu gelişmelerin piyasalara etkisi fazla olmayacak gibi görünüyor. Çünkü Batı bloğunun laftan ve kuru tehditten başka bir şey yapamayacağını Ruslar da biliyor. Dolayısıyla, bu bölgede gelişmeler Rusya"nın inisiyatifinde Batının izlemesinde geçer ve küçük değişimler dışında piyasaları etkilemez.

Dışarıda dikkat çeken, ancak piyasaların şimdilik fiyatlamaktan kaçındığı veya diğer gelişmeler karşısında arka plana ittiği bir Çin konusu var. Çin"den gelen büyüme ve ihracat verilerindeki düşüş, bölgeyi bir kriz izleme üssü haline getirmeye meraklı analistler tarafından yakından izleniyor. Şu anda destekleme programları devreye girdiği için henüz net bir şeyler söylemek zor. Ama Çin konusu izlemek, geleceğe yön belirlemek için kaçınılmaz.

İçeride ise, Yüksek Seçim Kurulu"nun takvimini belirlediği bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Muhtemelen öncesi ve sonrası ile hatta Ağustos"a denk geldi Bodrum ve Marmaris müdavimleri oy kullanmadı gibi seçim sohbetlerini içeren bir yüz gün yaşayacağız. Sonucu belli, ama bir 17 Aralık daha yaşar mıyız korkusu ile devam ede gelen bir endişe içinde, piyasaların süreci yakından takip ettiği söylenebilir.

Neden mi derseniz; cari açıkta azalma, işsizlik verilerinde toparlanma, tüketimde artan eğilim gibi ekonomik verilerin yanında, yerel seçim sonrası siyasette düşen gerilim tam piyasaların istediği ortamı hazırladı. Bunun yanında dışarıda ise, Avrupa Merkez Bankasını yakından takip etmeye devam edecek olsak da, artık genişleme konusunda geri adım atacak mesafeyi çoktan geçtikleri göz önünde bulundurulmalı. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, şu anki mevcut konjonktürde gerek döviz gerekse finans piyasaları açısından daha hareketli geçmesi beklenen olumlu bir dönemde, piyasaların beklenenden daha zayıf bir atak içinde olduğunu söyleyebiliriz.

Yine de, piyasalar, yerel seçimlerden hemen sonra cumhurbaşkanlığı seçimine en uzak günlerin tadını çıkarmaya çalışıyor. Zaman daraldıkça oluşabilecek risklere karşı da ihtiyatı elden bırakmayan bir görüntü sergiliyor. Sonuç olarak ekonomik veriler siyasal beklentilerden dolayı piyasalara tam olarak yansımıyor.