Kibirli elit mantığın, ukala, kendini beğenmiş, bir o kadar da toplumdan uzak yazarı, çizeri, çapulcu iş adamı, artisti ve maalesef akademisyenlerinin, halka bakış açısını çok iyi anlatan Çağrı filminde çarpıcı bir sahne var.
Filmde, Mekke"nin ileri gelenleri Bilal"i Habeşî" hazretlerinden Müslüman bir genci kırbaçlamasını ister. Bilal"i Habeşî(r.a.) bu isteğe direnir ve istenileni yapmaz. Buna karşılık Mekke"nin ileri gelenlerinden biri, "eğer senin inancın varsa ve eğer insan yerine konuluyorsan bu bizim sayemizdedir" diye onu, güya lütuflarından ve verdikleri yüce imkânlardan mahrum etmekle tehdit eder.
Görünüyor ki o günden bu güne bu tarz insanların diğer insanlara bakış açısında değişen bir fark olmamış. Bu yüce(!) insanların lütfu ile bu ülkede var olduğumuz ve yaşadığımız için, onların istediği, tanımladığı şekilde modern, çağdaş, ilerici bir insan olabiliyorsak ne ala, yoksa en aşağıların aşağısı şeklinde saldırıya uğruyorsunuz..
Bakın seçim sürecinde yaptıkları iğrençlikleri unutmuşçasına, sonrasında yüzde kırk altı için neler yazılmış, kimmişiz, bu ağızlardan kendimizi tanıyalım.
Ali Korkmaz, Berkin Elvan ve diğerlerinin katili Yolsuzluk ve hırsızlığın görmezden geleni, Diktatör aşığı, Yasakların savunucusu,
Çevre düşmanı, cebini düşünen vasat tercihlerin insanı.
Bu ne Allah aşkına. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Bu arkadaşlar ne yiyiyor ne içiyorlar, ne okuyor, hangi havayı soluyorlar, gerçekten merak ediyor insan.
Bir insan, kendini ve toplumu sürekli sığ yaklaşımla bu kadar manipüle edebilir mi? Dünyanın hangi ülkesinde halkın tercihleri bu kadar alay konusu olabilir, bu kadar aşağılamaya maruz kalabilir. Bu ayrımcılığın, ötekileştirmenin, insanı küçük görmenin sonu ne zaman gelecek, merak ediyoruz doğrusu.
Anlamayacaklardır ama söyleyeyim, zaferin nedeni çok açık ve net; kimse size ve sizin argümanlarınıza inanmadı, o kadar. Ne yazarlarınıza, ne yargınıza, ne ağzından sevgi kelimesini düşürmeyen siyasilerinize, ne her türlü temel özgürlükleri bile çok görüp özgürlükçü geçinenlerinize, ne de sömürmeye çalıştığınız genç bedenler için akıttığınız sahte gözyaşlarınıza kimse inanmadı.
Halk bütün bu organize yapıya ve kalabalığa inanmazken bir kişiye inandı ve onun arkasından gitti.
Onun da nedeni çok basit, bunu da anlamayacaksınız ama yazalım;
O, kendi dilinde konuşmayı, savunma yapmayı, okumayı, yazmayı serbest bıraktı. İnancından dolayı farklı giyinen insanların eğitimindeki engelleri kaldırdı, insanların ocağı tüttü, birbirine silah çeken, öldüren insanlar arasında kardeşlik hukukunu tesis etti, insanlara insan gibi yaşayacakları şehirler inşa etti, ülkenin azınlık bir egemene ait olmadığını, her vatandaşın ülke üzerinde aynı ağırlıkta söz hakkı olduğunu ispat etti. Girişim özgürlüğünü bir sınıfa değil tüm insanlara açtı, kamu kaynaklarını korudu ve onları bütün kamunun yararlanacağı hizmetlere dönüştürdü. İhtiyaç sahiplerini, özürlüleri, evde bakıma muhtaçları kendi kaderine bırakmadı. Ve bütün bunları yaparken yıllardır ağızlara sakız yaptığınız örnek bir köykent prototipinde değil bütün ülke coğrafyasında yaptı. Fark bu.
Peki, sadece bunları mı yaptı? Hayır. Eski halk düşmanı, özgürlük düşmanı, temel hak düşmanı bağnaz kurucu zihniyeti yıktı. Yeni bir Türkiye inşa etti ve bunu bütün halkı ile başardı. Artık yeni bir Türkiye, yeni bir kurucu lider yeni bir parti var.
Sözleriniz, yazılarınız, hülasa bütün saçmalıklarınız eskiden karşılığı olmasa bile egemen olduğunuz için anlamlıydı ama artık karşılığı ve anlamı yok. Ne derseniz deyin ne yazarsanız yazın, suya yazılan yazı kadar değeri kalmadı. Üzgünüz ama o günler geçti.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.