Yûnus Emre’nin katline ferman

04:0022/09/2020, Salı
G: 22/09/2020, Salı
Mehmet Şeker

Köşe başlarını tutanlar… Pınarın gözünde oturanlar… Kültür sanat edebiyat âleminde racon kesenler… Antoloji hazırlayanlar… Kendilerini derelerin beyi, nehirlerin ağası gibi görenler, bazen yanılır.Bazen mi dedim?Haydi öyle olsun.Yanılmadıkları zaman da kasıtlı bencilliklere gark olur; gark gurk öterler, öttürürler.*Farzı misal diyerek, Muallim Nâci’nin bir saz şairi (âşık) ile nezaketi bir yana bırakarak alay edişini hatırlayabiliriz.“Geçen akşam Hacı Reşid’e, sazı omzunda, acâîbü’l heykel bir şair

Köşe başlarını tutanlar… Pınarın gözünde oturanlar… Kültür sanat edebiyat âleminde racon kesenler… Antoloji hazırlayanlar… Kendilerini derelerin beyi, nehirlerin ağası gibi görenler, bazen yanılır.

Bazen mi dedim?

Haydi öyle olsun.

Yanılmadıkları zaman da kasıtlı bencilliklere gark olur; gark gurk öterler, öttürürler.

*

Farzı misal diyerek, Muallim Nâci’nin bir saz şairi (âşık) ile nezaketi bir yana bırakarak alay edişini hatırlayabiliriz.

“Geçen akşam Hacı Reşid’e, sazı omzunda, acâîbü’l heykel bir şair çıkageldi. Kapıdan girince şöyle bir etrafa bakındı, kendine benzer bir kimseyi göremedi. Dönmek istedi dönemedi. Utandı mı ne oldu, geçti bir köşeye oturdu…

Beş on dakika geçti mi bilmem, o koca saza şöyle bir el attı: Tın.. tın.. tın… Sadası kıraathanenin için dolaşmağa başlar başlamaz herkesin gözü bu dostsuz saz şairine çevrildi. Bunun üzerine herif tıngırtıyı kesip epeyce şairâne olan bıyıklarını düzeltmeğe başladı.

Reşid’in yüzüne manalı manalı bakarak dedi ki: “’Evlat burada şairler varmış! Göster imtihan olalım! Meşhur-ı zaman olalım!’ Cevap alamadı. Yârân sustular. Müşteriler hep bu dehşetli şaire bakıyorlardı. Birden köşenin birinden bir ses zuhur etti. Şaire hitaben dedi ki: ‘Burada saz şairleri ötemezler, ötseler de dinleyen olmaz. Buraya gelenler hep kalem şairidir, anladın mı kuzum? Burası Tavukpazarı değildir.’ Bunun üzerine, şair için orada uzun uzadıya saz çalarak bir hicviye okumak vardı. Fakat herif yine de bira edîp imiş ki öyle yapmadı da, ‘Eyvallah babam!’ diyerek sazını omuzlayıp çıktı gitti.”

*

Bayram Bilge Tokel’in yakın zamanda çıkan “Sarayın Sesi Halkın Nefesi/Osmanlı’da Mûsıkî Hayatı” isimli kitabında yer alan bu satırlar, geçmişten günümüze pek çok önemli noktaya ışık tutuyor.

Bir vakit öncesine kadar, kılıf içinde de olsa, elinde sazla dolaşanlara koca şehirlerde küçümsenerek bakılırdı.

Bağlamayla türkü söyleyenler, sadece belli yerlerdeki kıraathanelerde, âşıklar kahvesi adıyla bilinen yerlerde görülürdü.

Tepeden tırnağa batılılaşma derdine düşmüştük ve Batı müziğiyle yatıp kalkılıyordu.

*

Daha evvelindeyse Türk’ü ve türküyü aşağılamak âdet olmuş. Hattâ, Türkçe’yi…

“Vermemiş Türk’e Hudâ hiç idrak” diye şiirler yazmak, nasıl bir kafanın eseridir?

Biz bugünkülere bakıp üzülüyoruz ama Türkçe’yi küçümseyenleri, Türkçe şiir yazanları yok sayanları hatırladıkça, hâlimize şükretmemiz gerekir.

*

Türkçe’nin en büyük iki şairi kimdir diye sorsak, hiç tereddütsüz Yûnus Emre ve Fuzûlî isimleri zikredilir.

Fakat asırlar önce bu iki dev şair, sözünü ettiğimiz o köşe başlarını tutanlar tarafından yok sayılmış, Türkçe yazdıkları için küçümsenmiş.

Şöyle söylüyor Bayram Bilge Tokel: “Yûnus Emre ve Muhammed Fuzûlî, daha yaşarken halkın büyük ilgi ve sevgisine mazhar oldukları hâlde, ölümlerinden yüzlerce yıl sonra bile Osmanlı tezkire yazarlarınca devrin şiir antolojileri olan şuara tezkirelerine alınmamışlardır.

Türkçe’nin bu iki bayrak isminden Yûnus’un en büyük kusuru, Arapça ve özellikle Farsça yazmak dururken Türkçe yazması; hem de ‘Kaba Türkçeyi kullanması. Fuzûlî’nin malum Farsça ve Arapça divanları da vardır fakat özellikle Türkçe şiirlerindeki dili, Acemperest tezkirecileri rahatsız edecek derecede sade ve güçlü bir Türkçe’dir.”

*

Derelerin beylerine göre, Karacaoğlan da şair sayılmaz.

Görseydiler, Âşık Veysel’e de itibar etmezlerdi. Belki şehre bile sokmazlardı da memleketine geri gönderirlerdi.

Belki mi dedim? Hay aksi… Burada ihtimalden söz etmek ne kadar abes. Aynıyla vâki iken, tamı tamına yaşanmışken, ihtimalden nasıl bahsedilebilir?

*

Bir adım daha ileri gidelim. Daha doğrusu, adımların sonuncusuna bakalım.

Kânûnî’nin şeyhülislamı Ebussuud Efendi tarafından verilen bir fetva ile Yûnus’un yasaklılar listesine girmesini hayret deryasında görelim.

Ebussuud Efendi, birkaç asır öncesinde yaşamış olan Yûnus’un katline ferman verirken, Molla Kâsım’ı büyük bir taş ocağında sigortasız çalıştırıp, ona 7/24 taş çıkartmayı görev bilmiş ve başarmıştır.

Öyleyse, haydi bakalım, buyurun buradan yakın, oradan uzak.

#Yunus Emre
#Fuzuli
#Bayram Bilge Tokel
#Aşık Veysel