Topraktan fırın yapmak

04:005/10/2018, Cuma
G: 5/10/2018, Cuma
Mehmet Şeker

Ekmeğe zam var mı yok mu? Karar, fırıncılara bağlı değil. Uncusu var, belediyesi var, valilik var ve beri yanda vatandaş var.Çok eskilere gidelim ve fırıncıların çocukluğuna ve oynadıkları oyunlara kadar inelim vaktiniz varsa.Bütün oyunların maksadı, çocukları hayata hazırlamaktır. Sadece eğlenceden, vakit geçirmeden ibaret değildir hiçbiri. Çelik çomak da, ceviz oyunu da, cilli ve gazoz kapağı da avcılık ve atıcılığın temelidir.Evcilik oyunu kızları ev yönetmeye, anneliğe, komşuluğa hazırlar. Bakkalcılık,

Ekmeğe zam var mı yok mu? Karar, fırıncılara bağlı değil. Uncusu var, belediyesi var, valilik var ve beri yanda vatandaş var.

Çok eskilere gidelim ve fırıncıların çocukluğuna ve oynadıkları oyunlara kadar inelim vaktiniz varsa.



Bütün oyunların maksadı, çocukları hayata hazırlamaktır. Sadece eğlenceden, vakit geçirmeden ibaret değildir hiçbiri. Çelik çomak da, ceviz oyunu da, cilli ve gazoz kapağı da avcılık ve atıcılığın temelidir.

Evcilik oyunu kızları ev yönetmeye, anneliğe, komşuluğa hazırlar. Bakkalcılık, çocukları ticarete alıştırır. Araba oyunlarının maksadı belli.

Topraktan fırın yapmak da bunlara güzel bir örnek teşkil eder. Bina inşa etmenin ilk adımı sayılır. Uzun zaman kerpiçten evler yapıldığını düşünürsek, hak vermek zorunda olduğumuz ortaya çıkar.

Genellikle iki üç kişiyle fırın yapılır. Çocukluk döneminden itibaren bugüne kadar hiç tek başına fırın yapan bir çocuk görmedim. Keyfi çıkmaz. Paylaşmak, yardımlaşmak, tadını beraber çıkarmak güzeldir.

*

Fırın şöyle yapılır: Önce bahçede veya sokağın uygun bir köşesinde yer seçilir. Ayakaltı olmamalıdır.

Toprak kazılır. İnce hale getirilir. Bir öbek oluşturulur. Yüksekliği on beş-yirmi santim olsa yeterlidir. Biraz daha büyüğünü yapanlara da rastlanır. Onlar yaşça da biraz büyüktürler.

Yapılan öbeğin üst katmanı hafifçe ıslatılır. Elle sıvazlanır, şekil verilir. Küçük bir çadır şeklini alır.

Üst katman bir santim veya bir buçuk santim kalınlığında ıslanırsa, iyi olur.

Sonra kuru toprak ve istenirse kum karışımı ilave edilerek ovulmaya başlanır.

Ovma işlemine on dakika devam edince, yorulan görevi diğerine bırakır.

Artık bu kadar yeter kararı verildiğinde, çadırı andıran öbeğin üst kısmındaki kum ve toprak temizlenir. Ortaya güzel bir şekil çıkmıştır.

Çadıra bir kapı açar gibi, fırına bir ağız açılır. Yan tarafından ufak bir oyuk açılınca, içindeki kuru topraklar yavaşça temizlenir, dışarı çıkarılıp atılır.

Sadece daha önce ıslatılmış katman kalana kadar devam edilir.

İçi güzelce boşaltılınca, tepeye bir baca deliği açmak gerekmektedir.

Bunu titizlikle ve yavaşça yapmak gerekir. Çünkü bozulabilir, yıkılabilir. O kadar emeğin heba olmasını kimse istemez. Bu yüzden, en maharetli olanın ellerine emanet edilir. O çocuk, bir ufak çubukla, ince bir çiviyle veya cebinden küçük bir çakı çıkararak tepeye baca deliğini açar.

Fırın tamamlanmıştır. İstenirse, bir ağaç yaprağı boru şeklinde yuvarlanarak, tepede açılan deliğe sokulur ki çok şık duracaktır.

*

Fırın artık yakılmaya hazır hale gelmiştir.

Etraftan (yahut edirafdan) kuru çalı çırpı toplanır, biraz da tutuşturmak için kâğıt, çıra veya kozalak ayarlanır. (Hatırlatayım, eskiden kâğıt bugünkü kadar bol değildi.)

Fırının içi doldurulduktan sonra, evden ödünç istenen kibrit ile tutuşturulur. Evden kibrit getirecek çocuğun ikna kabiliyeti yüksek olmalı ve fırın yapıldığını ispatlamalıdır. Aksi halde büyükler kibrit vermez. Gerekirse fırını görmeye gelen de olur. Emin olduktan sonra, bazen anne, baba, abla, ağabey gibi biri bizzat gelerek fırını kendi eliyle tutuşturur veya gözü önünde çocuklardan biri tutuşturduktan sonra kibriti alır. Fırın eğlencesi bittikten sonra söndürülene kadar kimse başından ayrılmaz.

Bu konuda titizlenmenin sebebi, köylerde evlerin yangına karşı dayanıklı olmamasıdır. Kimse yangın çıksın istemez.

*

“Ne oldu?”

“Yangın çıktı”

“Nasıl oldu?”

“Çocuklar fırın yapıyordu, tutuştu …”

“Hay senin aklına… Madem gördün, niye başında durmadın sersem?”

Kimse böyle bir konuşmanın içinde yer almak istemez. Sorumluluk, büyüklerindir.

Fırını yaptık, bitirdik. Yaktık. Dumanını tüttürdük. Keyfimiz gıcır. Sıra geldi içinde ekmek pişirmeye.

Yine çamurdan minik ekmekler hazırlanır. İçinde biriken ateşin üstüne konulur, pişmesi beklenir. Bu arada ateş söner. İnce çalı çırpının ateşinden ne olacak?

Tekrar çalı çırpı eklemek, ateşi harlamak gerekir.

Pişti mi? Eh. Oldu sayılır.

O halde oyun bitmiştir. Evlere dağılabiliriz.

*

Evlere dağılmak, kolay olmaz. Çünkü o kadar zaman çamurla, ateşle oynayan çocukların elleri yüzleri çamur ve is içinde kalmıştır.

Dizler, paçalar hep çamur olmuştur. Anneler kızacaktır.

Fakat o kızgın bakan yüzü hemen yumuşatmak mümkün.

“Fırın yapdık, ekmek bişirdik” dendiğinde, o kızgınlık, tebessüme dönüşür.

“Aferin benim yavrıma… Demek fırın yapdınız da ekmek bişirdiniz ha? Aferin size. Bi dahakine daha dikkatli olun, e mi? Üstünüzü başınızı bu gadar çok kirletmeyin. Her tarafınız çamır olmuş bak.”

#toprak
#Fırın