Rusya’dan alacağımız S-400 füzeleri NATO ve ABD’ye dert oldu.
Yaptırım uygulamak istiyorlar.
Daha net ifadeyle, ceza.
Bir fırsat yakaladıklarında, hiç boşa gitsin istemezler.
Daha önce Kıbrıs sebebiyle Türkiye’ye ağır bir ambargo uygulamışlardı.
*
Yaptırım, müeyyide, ceza, ambargo…
Bunların hepsi aynı kapıya çıkıyor.
‘Hatta’ diyerek kapıyı aralayacak olsak, “Hediye, satış, hibe” bile aynı anlama gelir bazen.
Çünkü ABD denilen ölçüsüz, saygısız, haddinden habersiz bir ülke hakkında konuşuyoruz.
Daha ileri aşamada, ‘Selam’ bile.
Selam veren borçlu çıkar.
“Madem bize selâm verdin, bunun bir yaptırımı olmalı…” anlayışının kaç örneğini gördük bugüne kadar.
Birleşmiş Milletler dahi, ABD’nin dümen suyunda.
Sanki alt kuruluşu.
NATO da aynı şekilde.
*
Alacağımız o füzelerin, NATO sistemiyle arasında uyuşmazlık varmış.
Bir Amerikalı çıkıp cezadan bahsediyor…
Ertesi gün diğeri “Bunun kararını Ankara verir” açıklaması yapıyor.
Doğrusu uyuşmazlık-uyumsuzluk açısından bakacak olursak, vahim bir tablo çıkar karşımıza.
ABD ile Türkiye arasındaki uyumsuzluk, S-400 füzeleri ile NATO sistemi arasındaki uyumsuzluktan daha fazla.
*
Tabii, artık cümle âlemin bildiği bir gerçek var.
Türkiye, eski Türkiye değil.
Vur enseye, al ağzındaki lokmayı devri geçti.
Amerikalı şımarık yöneticilerin karşısında el pençe divan duran başbakanlar toprağa karıştı.
Ülkenin 70 sente muhtaç olduğunu utanmadan ilan eden, dahası o duruma düşmesine aracılık eden, vesile olan, hazinede ne var ne yoksa uçurulmasına, bankaların boşaltılmasına yol açanlar tarihe havale edildi.
Türkiye’nin menfaati neyi gerektiriyorsa…
Hangi tür silaha, hangi tür mühimmata, hangi tür makineye ihtiyaç varsa, karar verir ve ona göre davranırız.
Parasını ödediğimiz halde teslim edilmeyen silahlar söz konusu olduğunda, gece gündüz çalışır ve kendimiz üretiriz.
Üretiyoruz.
Kimsenin ağız kokusunu çekecek halde değiliz.
Bu durumu onlar da görüyorlar.
Fakat kabullenmekte biraz sıkıntı var.
Zamanla alışırlar.
Şayet alışmazlarsa, o da onların problemi.
*
S-400 füzelerinden bahsederken, özellikle üzerinde durulması gereken bir husus daha var.
Telaffuzda birlik yok.
Bir kısmı “Es dört yüz” diyor ki son derece biçimsiz hatta çirkin.
Türkçede Es diye bir harf göremezsiniz.
S harfinin okunuşu, ‘Se’ şeklindedir.
İlk kısmını İngilizce, sonrasını Türkçe söylemek abes ötesi.
Madem İngilizce başlayan, gerisini de öyle getirip “Four hundred” demeli.
Ya da “Se dört yüz” şeklinde kullanmalı.
Çok basit gibi görenler olabilir.
Gereksiz bir hassasiyet diyenler çıkabilir.
Asla öyle değil, çok önemli.
Hatta çoktan bile daha fazla önemli.
Bu dil, kimsenin evinde ürettiği, eliyle imal ettiği, keyfine kalmış bir nesne değil…
Hepimizin ortak değeri.
Bizden öncekileri ve sonraki nesilleri ilgilendiren son derece hassas bir konu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.