Gökyüzünü bulutlar kapladı… Sert rüzgârlar esti… Ardından yağmur başladı. Bir süre sonra yağmur dindi, güneş açtı… Şemsiyeler kapandı.
Güneş, görevini bitirmiş tiyatro oyuncusu gibi sahneden çekildi, hava yine bulutlandı.
Yağmur tekrar geliyor derken, kar başladı.
Hafif atıştırdıktan sonra o da bitti.
Galiba açıyor diye düşünenler, yanıldıklarını dolu yağışıyla anladılar.
Kar, yağmur, dolu, güneş, rüzgâr hepsi peş peşe bir gün içinde görüldü.
Paris havası.
Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği geçen ay Viyana'da açtığı Sultan Abdülaziz Sergisi'ni bu defa Paris'te düzenledi.
Serginin açılışı dolayısıyla geldiğimiz Paris'te işte böyle bir hava ile karşılaştık.
*
Londra ile rekabet eder gibi bir hali var dedi yıllardır orada yaşayan bir arkadaşımız.
Artık yılın üç yüz günü yağışlı geçiyor.
Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi üyeliğe alması söz konusu olduğunda, niçin günden güne, aydan aya farklı açıklamalar yapıldığını, böylece daha net şekilde anlamış olduk.
Havanın etkisi diyebiliriz.
Tam üyelik, yarım porsiyon üyelik, özel statüyü de düşünebiliriz… Bugün olmaz sonra bakalım, ileride olabilir… Hayır, hiçbir zaman mümkün değil… Neden olmasın biz destekliyoruz, diğerleri karşı çıkıyor… Sizi anlıyoruz, sizi anlamıyoruz… Şartlar, sözleşmeler, maddeler, kanunlar, sosyal yapı, problemler vs…
Türkiye'ye karşı yaklaşımların bu kadar farklılık göstermesi, birçok üye ülkenin bulunmasıyla alakası olduğu gibi, havadaki değişkenliğin de etkisi olabileceğini düşündüm.
Paris havası, bariz bir gösterge gibi geldi.
*
Sultan Abdülaziz, malûmunuz, bütün Osmanlı padişahları gibi sanatı desteklemiş.
Ayrıca kendi de yakından ilgilenmiş.
Resim yapmış, eskizler çizmiş.
Müzikte de söz sahibi.
Besteler yapmış.
Yalnızca Klasik Türk Müziği değil, Batı tarzında da besteleri var.
Sergi açılışında Kemal Karaöz, Özer Özel ve Aslı Özel, Sultan Abdülaziz'in bestelerinden örnekler sundular.
*
Sultan Abdülaziz, yalnızca sanatta değil, spor alanında da son derece aktif bir padişah.
Beşir Ayvazoğlu, sergi kataloguna yazdığı takdim yazısında şöyle söylüyor:
“Avcılık, güreş, yüzme ve cirit atma gibi sporlarla ilgilenmiş, Hasan Fehmi adında bir âlimden Arap dili ve edebiyatını öğrenmiş, dinî ilimleri tahsil etmişti. Hat sanatıyla da az çok ilgilendiği biliniyor, ama musıkiyle ilişkisi köklü ve derindi; ney hocası çok önemli bir meşk zincirinin kudretli halkalarından biri olan Neyzen Yusuf Paşa'dır.”
Sultan'ın eskizlerinin kalitesine dikkat çeken Ayvazoğlu'nun tespitleri son derece önemli.
“Söz konusu eskizler, eğitimle bozulmamış, fakat sanat heyecanını fıtratından alan bir sanatkârın zengin hayal gücünü yansıtan samimi, tereddütsüz ve özentisiz eserleridir. Sultan Abdülaziz, hiç şüphesiz, bir çırpıda çizdiği desenlerin, akademik eğitimden geçtiği belli olan Chlebowski'nin, sadece teknikten ibaret uygulamalarından daha değerli olduğunu bilmiyordu.”
İşte o eskizler, resimlerle beraber sergileniyor.
Avrupa turuna çıkan ilk Osmanlı padişahı olan Abdülaziz'in gittiği üç şehir olan Paris, Londra, Viyana'da sanatseverler ile buluşan serginin üçüncü ve son ayağı önümüzdeki ay Londra'da açılacak.
Başbakanlık Tanıtma Fonu tarafından desteklenen ve Yunus Emre Enstitüsü'nün katkılarıyla UKSD tarafından düzenlenen serginin sanat çevreleri tarafından merak ve heyecanla karşılandığını da belirtmek isterim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.