Ohal için zorlayanların maksadı ne?

04:0027/03/2020, Cuma
G: 27/03/2020, Cuma
Mehmet Şeker

Elinizi yıkayın, elinizi iyi yıkayın, elinizi çok iyi yıkayın diye uyarı yapan uzmanlar, boş konuşmuyor.Elini durmadan ağzına burnuna götürenler, gözüne sürenler, bunu alışkanlık haline getirenlerin hâli duman olmasın diye, bu kadar üstüne basa basa söylüyorlar ama bazılarının hiç umurunda değil.Toplu taşıma araçları boş geçiyor.Suç oranları sıfıra indi.Artık hırsızlar mesleklerini icra edemiyor.Nasıl etsinler, bütün evler dolu.Trafik kazaları azaldı. Gasp masp hak getire.Yalnız, evlerde kavga gürültü

Elinizi yıkayın, elinizi iyi yıkayın, elinizi çok iyi yıkayın diye uyarı yapan uzmanlar, boş konuşmuyor.

Elini durmadan ağzına burnuna götürenler, gözüne sürenler, bunu alışkanlık haline getirenlerin hâli duman olmasın diye, bu kadar üstüne basa basa söylüyorlar ama bazılarının hiç umurunda değil.

Toplu taşıma araçları boş geçiyor.

Suç oranları sıfıra indi.

Artık hırsızlar mesleklerini icra edemiyor.

Nasıl etsinler, bütün evler dolu.

Trafik kazaları azaldı. Gasp masp hak getire.

Yalnız, evlerde kavga gürültü artmış. Birbirini akşamdan akşama görmeye alışkın olanlar, bütün günü bir arada geçirince gerginlik kaçınılmaz.

“Aaa, adam senin bir gözün de körmüş yahu!” diyen kadının hikâyesi sanki doğru çıkacak. Çocuklar arasındaki ilişki de pek öyle hayat bilgisi kitabının renkli resimlerindeki gibi değil. Kardeşler birbiriyle kavgaya tutuşmak için tetikte bekler gibi. Kumandaya kumanda etme konusunda olsun, banyoyu kullanma alışkanlığında olsun, sürtüşmeler kaçınılmaz.

*

Evvelce haftada bir iki defa kullanılan bazı cümleler, bugünlerde sabahtan akşama yirmi otuz defa tekrarlanmaya başladı.

“Orada yatma… Burada oturma… Şurada dikilme… Yanımda bekleme… Git başımdan… Tepemde durma… Başka işin yok mu senin… Dersine çalış… Kitabını oku… Hep ders, hep ders… Sesini kes… Televizyonu kapat… Radyoyu aç… Müziği kıs… Yeni sildim, buraya basma… Kaldır ayaklarını… Terliklerin altı simsiyah olmuş, nerelerde gezdin sen… Çıkar üstünü, kirliye at… Havlum nerede… Kitaplarımı gören var mı… Kalemimi bulamıyorum… Çorabımın teki kayıp… Balkona çık… İçeriyi duman etme… Çatıya çık… At kendini… Atacam kendimi… Çıldırmaya az kaldı… Doktorum nerede… İki arada bir derede… Yemek ne zaman… Ne var yemekte… Karnım çok acıktı… Yine mi… Çay yapalım… Kahve içelim… Dur daha yeni içtik, otur oturduğun yerde… Üstünü temiz tut… Elini yıka… Elini yıkadın mı… Kaça kadar saydın… Git tekrar yıka… Dışarı çık, bir dolaş… Yok çıkma… Geç oldu, git yat… Bu vakte kadar oturulur mu… Bütün gün de yatılmaz ki… Haydi, kalk artık… Gece yatmaz, gündüz kalkmaz… Markete kim gidecek… Yine mi zam yapmışlar… Kafam kazan gibi oldu… Kesin sesinizi… Kavga etmeyin… Gürültü hep gürültü… Bu lavabonun hâli ne böyle… En son kim girmişti… En son kim çıkmıştı… Hay ben bu virüsün… Bitsin artık şu çile de kurtulalım… İşe git işe… İş mi var ki gideyim…”

Ev hâli işte.

*

Ticaret durma noktasında. Dükkânlar kepenk indirdi. Açan olsa bile müşteri yok, neye yarar?

Kirasını bile çıkaramayacak olanlara kim yardım etsin? İşten çıkarılanların durumu daha kötü.

Oteller boş. Personel onda bire inince, işinden olanların vaziyeti kötü.

Uçaklar kenarda bekliyor. Gelen yok, giden yok.

Evde kalın uyarısına uymayanlar yüzünden sokağa çıkma yasağı gelirse, o zaman daha beter olacak.

Bunu düşünmeyenler, düşünüp de evinde oturanları zora sokacak.

Haksızlık.

Bunlar, tavsiyeye aykırı hareket edenler, büyük ihtimal “bize bir şey olmazcı takımı”. Bir de sokağa çıkma yasağı ilan edilsin, ohal uygulansın, sıkıyönetim gelsin diye tempo tutanlar var. Birinci takım bir yere kadar masum sayılsa bile, ikincilerin niyeti bozuk olsa gerek.

Olağanüstü hâl için zorlayanların maksadı ne?

Kıyamete zorladık, olmadı. Dünya savaşına çalıştık, çıkmadı. Devirmeye niyetlendik, beceremedik. Darbeye kalkıştık sökmedi. Bari olağanüstü hâl için zorlayalım, belki bir işe yarar mı diyorlar?

*

Evde İbrahim Kalın… Dışarıda Muharrem İnce… Buradan bir karikatür çıkar mı?

Çıksa ne olacak?

Millet gülüp geçer en fazla. Vatsaptan birbirine göndermekle yetinir millet ve sonra yine herkes bildiğini okur.

Söz dinlemeyenleri beygir gibi bağlamak mı lâzım?

İlla sıkıyönetim mi uygulansın?

O zaman ekmeği sütü kim alacak? Nereden alacak, nasıl alacak?

*

“Abicim, biz boşuna mı yığdık eve o kadar makarnayı, bulguru?” diye kıs kıs gülenler, kolonya stokcağızı yapanlar… “Oh, mis gibi” deyip sürünenler…

Hepinize selâm olsun. İki paket makarna da bize yollayın. Yanına bir şişe kolonya ekleyin; seksen derecelik. Parası neyse verelim.

#İbrahim Kalın
#OHAL
#Trafik
#Uçak
#Millet