İyi bir insan olmak, büyük bir sanatçı olmaktan önce gelir. Bazı kimseler ünlü bir besteci, ünlü bir ressam, ünlü bir şair olmayı tercih etse de, ilk önce insan olmaya çalışmak gerekir.İyi olmak doğuştan gelen bir şey midir, yoksa öğrenilir mi?İkisi bir arada desek, daha uygun galiba.Mayası bozuk birini ne kadar eğitirseniz eğitin, bir yere kadar…İstediğiniz sonucu almakta zorlanırsınız.O gruba girenlerin dışındaki herkes, eğitimden nasibini alır.*“Hoyratlığın ve hırçınlığın çok hızlı yayıldığı
İyi bir insan olmak, büyük bir sanatçı olmaktan önce gelir. Bazı kimseler ünlü bir besteci, ünlü bir ressam, ünlü bir şair olmayı tercih etse de, ilk önce insan olmaya çalışmak gerekir.
İyi olmak doğuştan gelen bir şey midir, yoksa öğrenilir mi?
İkisi bir arada desek, daha uygun galiba.
Mayası bozuk birini ne kadar eğitirseniz eğitin, bir yere kadar…
İstediğiniz sonucu almakta zorlanırsınız.
O gruba girenlerin dışındaki herkes, eğitimden nasibini alır.
*
“Hoyratlığın ve hırçınlığın çok hızlı yayıldığı dünyamıza, sanatın renkleri, şiirin ahengi ile estetiğe ve zarafete dair iz bırakmayı dileyen” Nesrin Çaylı, kendi başına bir sanat ve okuma evinde öğrenci yetiştiriyor.
10-18 yaş grubu öğrencileriyle şiirden başlıyor müzikle devam ediyor, resimden yola çıkıyor, rölyefe geliyorlar.
Hepsinin temelinde adabı muaşeret, sevgi ve saygı.
Nesrin Hanım kızlarına “Bahar Çiçekleri” ismini vermiş.
Bahar çiçekleri her sene açıyor.
Bu sene de yıl boyunca hazırladıkları tablolardan bir sergi yaptılar.
“İstanbul’da Bir Tatlı Huzur” isimli sergiyle birlikte Necip Fazıl’dan birer şiirle çıktılar misafirlerin ve anne babalarının huzurlarına.
Öğrencilerin bir yıl boyunca hazırladıkları sergi ve şiir yorum performansları, Neyzen Erdinç Bal şefliğinde sanat musikisi eşliğinde sanatseverlerle buluştu.
*
Kendi başına bir Sanat ve Okuma evi kurarak gençlere destek olan, herhangi bir çıkar gözetmeksizin yıllardır bu çalışmayı sürdüren Nesrin Çaylı, çok yönlü bir sanatçı.
Bildiklerini kızlarına öğretmek için çırpınıyor.
Onlar alkış aldıkça, takdir gördükçe, sevgili hocamızın gözleri doluyor.
Sanat ve Okuma Evi’nin kurucusu ve eğitmeni Ressam-Yazar Nesrin Çaylı, programlarını her yılın bahar mevsiminde gerçekleştirme gerekçesini, “Vatanımızın her köşesinde nefes alan tüm çocuklar ve öğrencilerim Bahar Çiçeklerimiz… Onlarla, hoyratlığın ve hırçınlığın çok hızlı yayıldığı dünyamıza, sanatın renkleri, şiirin ahengi ile estetiğe ve zarafete dair iz bırakmayı diliyoruz ve gelecek zamanlarda dört mevsimi bahar eylemeye ve yaşama sanatının şifrelerini dini ve milli kodlarımızla çözmeye talibiz” şeklinde ifade ediyor.
*
Bu atölyeye niçin geldiklerinin çok iyi bilincinde olan çocuklara sorarsanız, şu on maddeyi hemen sıralayıverirler.
1) Rabbimiz’in rızası için
2) Nebiler Nebisi Peygamberimiz’in şefaati için
3) Anne-baba duası için
4) Dost vefası için
5) Sosyal hayatımız için
6) Sanat dünyamız için
7) Fikir dünyamız için
8) Duygu ve düşünce dünyamız için
9) Bedenimiz için
10) Keyfimiz için
Bu on madde, daha en baştan tespit edilmiş, kabullenilmiş.
“İyi bir kul ve iyi bir insan olmak için öğreniyorum” diyerek şöyle açıklayacaklardır:
Ben bir bahar çiçeğiyim.
Masum, temiz, doğal ve güzel… Ve ışığa sevdalı…
Çiçekler aydınlıkta açar, karanlıkta kalınca solar. Hep bahar kalmak, hep rengarenk çiçekler taşımak için sevdalıyım ışığa ve aydınlığa. Çünkü ailem için ve ülkem için bir “(Aydın!) Münevver!” Olmak istiyorum.
Çirkinleşmemek için, kuruyup solmamak için AYDINLIKTA KALMAK VE AYDINLATMAK İÇİN doğru ve hayırlı bilgilerle beslenmeliyim.
Ailem toprağımdır…
Öğrendiklerim ışık…
Öğreticim su…
Çiçeklerim ve yapraklarım; dilimden, halimden, tavrımdan yansıyan bilgilerim ve ibadetlerimdir.
Cahillik karanlıktır bu nedenle hep ışığa dönüktür yüzüm.
#Nesrin hanım
#Aydınlanma
