Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, üç kıtaya adalet ve merhametle hükmeden bir devlet varmış.
İçinde yetmiş iki milletten insanlar yaşarmış.
Devleti yönetenler kimsenin diline, dinine, geleneğine-gideneğine karışmaz, hiç kimseye zulmetmezmiş.
600 yıl boyunca hüküm sürmüş.
*
Dünya hali…
Dedik ya, bir varmış, bir yokmuş.
Her şeyin bir ömrü var; başlayan biter.
Gün gelmiş, o devlet de son bulmuş.
Çünkü hem içeriden, hem dışarıdan yıkmak için uğraşanlar çokmuş.
Yıkıldıktan sonra o topraklarda bir sürü devletler kurulmuş.
Küçük küçük parçalara ayrılınca, her biri güçsüz hale gelmiş.
Dış müdahalelere elverişli, zayıf, çelimsiz o küçük devletler, “Birlikten kuvvet doğar” sözünü unutmuşlar.
Vaktiyle ne için ve nasıl bir arada olduklarını hatırlamamışlar.
*
O küçük devletleri yönetenler, “Küçük olsun, benim olsun” düşüncesiyle hareket etmişler hep.
Ara sıra yeniden bir araya gelmeyi dillendirenlere deli gözüyle bakmışlar.
Onları asırlar boyunca bir arada tutan harcın anlamını ve önemini akıllarına getirmemişler.
Kurulan küçük devletlerden birine Irak adını vermişler, birine Suriye demişler.
Hepsini saymayalım, her birinin adı olmuş, bayrağı olmuş…
Irak denmesinin sebebi, belki de bizim orayı çok ırak bilmemizi istediklerinden.
Hâlbuki hiç de öyle değil, hemen yanı başımızda.
İçinde kardeşlerimiz yaşıyor.
Artık, nasıl yaşamaksa…
Bin bir zorluk içinde.
Türlü belalara maruz kalarak.
Büyük baskılar altında.
*
Ne var ki, böl-parçala-yut düsturuyla hareket edenler, mevcut hali de fazla görmüş.
Daha fazla parçalamak gerektiğine karar vermişler.
Günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovalamış.
Çeşitli oyunlar icat edilmiş.
O oyunlardan birinin adına da ‘referandum’ demişler.
Haydi aslanım sen yaparsın demişler; kimseden korkma, çekinme, bu senin hakkın demişler.
*
Bölmeyi kafaya koyanların uşağı o düşünceyi öyle benimsemiş, o derece içine sindirmiş ki her ne pahasına olursa olsun, krallığını ilan etmeyi kafasına koymuş.
İlle bağımsız olacağım, o tahta oturacağım, o tacı giyeceğim diye efelenip durmaktaymış.
Tabii, aklı başında kişiler bu fikrin yanlış olduğunu söylemişler.
Etme eyleme demişler.
Biraz düşün, ileriyi gör, kısa süre sonra başına ne dertler açacağının farkında değilsin, oyuna gelme demişler.
Hiç birini dinlememiş.
*
Heves, baş döndürür.
İhtiras, aklı uçurur.
Yanlış, başka bir yanlışı doğurur.
Öfkeyle kalkan, zararla oturur.
Böyle sert, böyle yakıcı rüzgâra kapılan, sonunda kör olur, gerçekleri göremez.
Bedelini çok ağır öder.
Sonradan aklı başına gelse de fayda etmez.
İş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık, hiçbir işe yaramaz.
*
Aklı mantığı çok zorlayan durumlardan bahsederken, “Masal bu ya…” ifadesi kullanılır.
Şu tablodaki durum için onu söyleyemiyoruz. Sonunda gökten üç elma da düşmeyecek.
Düşecek olan belli de (söz vücut bulur diye) adını anmaya çekiniyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.