Ülkenin doğusunda metrelerce yağan kar, kapanan yollar, paletli cankurtaranlarla taşınan hastalar, düşen çığ, altında kalan insanlar, kurtarmak için dinlenmeden çalışanların da üstüne tekrar çığ düşmesi, arabaların buruşturulmuş ve bir kenara atılmış kâğıt gibi oluşu, haber bültenleriyle ilgilenmeyen çocukların pek ilgisini çekmiyor.
Onlar, kar yağmasını bekliyor sabırsızlıkla.
Kelebeklerin uçuşması gibi kar yağışını seyretsinler, diz boyu biriken karda oyun oynasınlar, kızak kaysınlar…
Birbirlerine kartopu atmanın keyfini çıkardıktan sonra havuç ve bulabilirlerse kömür parçalarıyla, bulamazlarsa koyu renkli küçük taşları kullanarak kardan adam yapsınlar.
Her birinin gönlünden geçen bu.
***
Derste öğretmeninden kar tanelerinin çok farklı şekilleri olduğunu öğrenen abla, kardeşine de gösterince, heyecanları artmıştı.
O küçücük kar tanelerinin ne muhteşem şekli vardı.
Ayrıca her bir kar tanesinin gökyüzünden yere inerken, bir diğerine değmemesi, çok değişik gelmişti.
Elbette değmeden ineceklerdi. Kar da yağmur da hep öyle yağardı.
Fakat acaba niye değmiyorlardı?
Öğretmen demiş ki, gökyüzünde kar taneleri birbirlerine değecek ve buluşacak olursa, o zaman gökten bazen kartopu gibi düşerler. Bazen de çığ kadar büyük topaklar oluşur.
Vay canına…
Her durumda çocuklar artan bir sabırsızlık içindeydiler.
***
“Hep bekliyoruz bekliyoruz kar yağmıyor. Kar niye yağmıyor anne?”
“Ben karda oynamak istiyorum. Kar yağsın artık. Ne zaman yağacak baba?”
“Ben de… Kardan adam yapalım, kartopu oynayalım, kar üstünde yürüyelim, yuvarlanalım.”
“Üşüyünce eve gelip pencereden bakalım, kar yağışını seyredelim.”
“Belki okullar da tatil olur.”
***
Günlerdir böyle söyleyen iki evladına “Bekleyin bir gün yağar” diye sabır tavsiye eden anne baba, haberleri takip ediyor, ne zaman kar yağacağını onlar da bilmiyordu.
Hava raporlarında ara sıra “İstanbul’a kar geliyor”, “Kar Edirne’den giriş yaptı” cümleleriyle başlayan haberleri geçse de beklenen kar bir türlü yağmıyordu.
Bir önceki sene de neredeyse hiç kar yağmamıştı.
Geceden biraz serpiştirip geçmiş, üç santim yığmış, sabah vakitlerinde iki saat içinde erimişti.
***
Bir akşam baba eve geldiğinde, “Müjdemi isterim” dedi.
Karısı, kızı ve oğlu merakla baktılar.
“Hani hep kar yağsın istiyordunuz ya…”
“Eee… Kar mı geliyormuş?”
“Yok. Biz kara gidiyoruz.”
“Nasıl? Tatile mi?”
“Hayır, devamlı. Artık pencereden bakınca hep kar yağan bir evimiz olacak.”
“Nasıl?”
“Bolu’ya tayinim çıktı.”
“Bolu mu? Orası neresi baba?”
“Kışları devamlı kar yağan bir yer. Bol bol kartopu oynarsınız. Sabahları pencereden kar yağışını seyredebilirsiniz.”
***
Kız memnundu.
Küçük oğlu ise biraz düşünceli. Babası takıldı:
“Ne oldu? Sevinmedin mi sen bu işe?”
Ana sınıfındaki arkadaşlarını düşünmekteymiş o anda.
“Gizem de bizimle gelecek mi?”
“Hayır.”
“Betül?”
“Yok.”
“Cansu ile Bensu?”
“Onlar da yok doğrusu.”
“Niye?”
“Babalarının tayini çıkmadı ki onların. Onlar burada kalacaklar mecburen.”
“Olmaz. Onlar yoksa ben de gitmek istemem.”
“Bak şu kerataya!” diye yanağını okşadı baba.
Sonra karısına döndü, “Görüyor musun” dedi, “gelmesini istediği yakın arkadaşları arasında bir tane oğlan yok. Hepsi kız. Bizim ufaklık çapkın çıktı.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.