Son Başbakan Binali Yıldırım’a Devlet Şeref Madalyası verilmesinin arkasında, uzun bir hikâye yatar.
Biz o hikâyenin sadece bir kısmına şahidiz.
İDO Genel Müdürü iken tanıdık.
Ulaştırma Bakanlığı sırasında yaptığı muazzam hizmetleri heyecan ve iftiharla takip ettik.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olup kazanamadığında ‘Hayırlısı’ dedik.
Başbakan olarak görevde bulunduğu süre içinde ülkenin gelmiş geçmiş başbakanları arasında en çok sevilen ve takdir edilenler arasında yer aldı.
*
Hiçbir zaman büyüklenmedi, gurura kapılmadı.
Şahsi hesaplar içinde olmadı.
Ben yaptım demedi, biz yaptık dedi.
Önünde ve yanında bulunanları hiç unutmadı.
Arkasından gelenleri hayal kırıklığına uğratmadı.
*
Yeri geldi, şakalar yaptı.
Yeri geldi, aslanlar gibi davrandı.
Parlamenter sistemin “Son Başbakanı” olarak tarihe geçti.
“Koltuk elimizde kaldı” nüktesi, unutulur gibi değildir; hatırladıkça yüzümüze tebessüm kondurur.
Cenabı Allah ondan razı olsun.
Hizmetleri kalıcıdır; imza attığı dev projeler, ülkeyi ileriye taşıdı.
Tam anlamıyla hizmet adamıdır.
*
O şimdi Meclis Başkanı.
Millet iradesinin tecelli ettiği yerin başında.
Yakışmaz mı?
Çok yakışır.
Ama o görev Yıldırım’a dar gelir.
Yıllardır alışkın olduğu şekilde, icraatın içinde olması, pek çok yeni projeye imza atması, aktif halde koşması, koşturması gerekir.
Artık başbakanlık olmadığına göre, böyle bir konum için ancak bir tek yer var:
İstanbul Büyükşehir.
*
İstanbul’un Binali Yıldırım gibi birine ihtiyacı olduğunu söylemek, dolambaçlı bir ifade olur.
Onun gibi birine değil, İstanbul’un bizzat Binali Yıldırım’a ihtiyacı var.
TBMM Başkanlığı, protokol olarak daha yukarıda görünse bile, bu pek mühim olmayan bir ayrıntı.
Yıldırım protokol adamı değil.
Protokole kafayı takıp da “Attan inmem” diye tutturmaz.
Hem burada hizmet bekliyor onu.
Ciddi boyutta bir hizmet…
*
“İki dakika içinde sözünüzü toparlayın sayın milletvekili” demek, her vekilin yapabileceği bir iş.
“Kabul edenler, etmeyenler; kabul edilmiştir” demeyi kim başaramaz ki?
Kendi adıma Meclis Başkanlığını küçümsüyorum şeklinde anlaşılmasın; Binali Yıldırım adına düşünüyor ve o gömleğin dar geleceğini görüyorum.
*
İstanbul, pek çok ülkeden daha büyük, daha kalabalık ve daha fazla hizmet bekleyen, gittikçe büyüyen sorunlarıyla tecrübeli bir yöneticiye ihtiyaç duyan bir numaralı şehrimiz.
Seçime kadar Meclis Başkanlığı yaptığında Binali Bey zaten sıkılmaya başlar.
Aktif hizmetin içinde olmayı özler.
*
Daha önce İDO Genel Müdürü olarak hizmet verdiği bu şehre, ülkemizin göz bebeği İstanbul’a “Büyükşehir Belediye Başkanı” olarak neşter vurması, sorunlarını çözmesi gerekir.
Dünyanın en güzel şehrini, hakikaten dünyanın en yaşanılır şehri haline getirmesini istiyoruz.
Ayrıca İstanbul için riske girmeye gerek de yok.
Tecrübe kolay kazanılmıyor.
Evet, İstanbul onu bekliyor.
Kendi ifadesiyle: “Topal Dursun’un oğlunu.”
Bu, yalnızca benim fikrim değil üstelik.
Bakkal Nuri de böyle düşünüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.